• BIST 9549.89
  • Altın 2952.122
  • Dolar 34.4839
  • Euro 36.1941
  • Manisa 21 °C
  • İzmir 19 °C
  • 3 Vardiya Çalışacak Bay ve Bayan Aranıyor
  • Gece Bekçisi Aranıyor
  • ASDER Edebiyat Atölyesi Başlıyor
  • Vasıflı, Vasıfsız Çalışma Arkadaşları Aranıyor
  • Ramiz Et İşleme Tesislerine Çalışan Aranıyor
  • Kasiyer ve Şef Garson Aranıyor
  • İkinci el saç ve sandaviç panel bulunur

19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun

Okunma Sayısı: 5172
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
Gazilik,Türk kültüründe önemli bir unvandır. İslamiyet öncesinde "alp" olarak adlandırılan bu kahramanlık unvanı, İslamiyetten sonraki Türklerde kullanımı giderek azalmış "gazi" olarak adlandırılmıştır.

19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
Dr.Tuncay Şen-Akhisar Haber Ajansı

Gazilik,Türk kültüründe önemli bir unvandır. İslamiyet öncesinde "alp" olarak adlandırılan bu kahramanlık unvanı, İslamiyetten sonraki Türklerde kullanımı giderek azalmış "gazi" olarak adlandırılmıştır. Alp Arslan, Alp Ertunga, Konur Alp gibi bildiğimiz kahramanlarmızda ki Alp , gazi anlamındadır.

Türkiye gazileri 19 eylül 1983 tarihinde "Türkiye Muharip Gazileri Derneği" altında bütünleşmişlerdir. 19 eylül aynı zamanda Atatürk'e 19 Eylül 1921 yılında  TBMM 153 sayılı kararı ile mareşallik rütbesi ile gazilik unvanının verildiği gündür. bu nedenle, yurdumuzda her yıl 19 eylül "gaziler günü" olarak kutlanmaktadır.

 Muharip Gazi, harbe katılıp da, harpten sağ olarak dönen savaşmış kahramanlardır. Gazilik unvanı devlet tarafından verilir.  2002 senesinde çıkartılan  4768 sayılı yasa ile 18 Mart Şehitler günü ,19 Eylül günü de Gaziler Günü olarak kabul edilmiştir. Tarih boyunca hür ve bağımsız yaşamış Türk milleti işgal ve esarete alışık olmayan  bir millettir.Bu nedenle tarihinde bu uğurda çok savaş yapmış bir çok insanını şehit ve gazi vermiştir.

I.Dünya savaşından sonra cennet vatanın topraklarını işgal eden işgal güçlerine karşı Mustafa Kemal'in önderliğinde şerefli bir kurtuluş mücadelesi vermiştir.İşte bu kurtuluş savaşında batı cephesinde devam eden Kütahya-Eskişehir savaşlarında elde ettikleri başarıyı devam ettirerek ,Türk ordusuna son darbeyi vurup Ankara'yı işgal etmeyi düşünen Yunanlılar 13 Ağustos 1921 de yeni bir saldırı başlattılar.23 Ağustos 1921 de başlayan ve 22 gün 22 gece süren Sakarya savaşında atından düşüp yaralanmasına rağmen cepheden ayrılmayıp üstün komutanlık,vatan ve millet sevgisini bir defa daha ortaya koyan Mustafa Kemal Paşaya 19 Eylül 1921 de TBMM tarafından Gazilik unvanı ile Mareşallık rütbesi verilmiştir

öz vatanında vatansız kalanların, vatan yapma mücadelesi vererek, bizleri vatansız bırakmayan nice isimsiz, kefensiz, elleri ayakları öpülesi yüzbinlerce şehidimizin ve gazilerimizin aziz ruhları şad olsun. Batı dünyasının şımartılmış çocuğu , Helenin miras yedi evladı olan Yunan askerleri büyük çoşkuyla geldikleri vatanımızdan arkasında kan ve gözyaşı bırakarak defolup gitmişlerdir.

Sakarya Meydan Savaşı öncesinde Mustafa Kemal'e, Millet Meclisi, 5 Ağustos 1921'de ''Başkomutanlık'' verdi. Savaşın, 13 Eylül'de kazanılmasının ardından, ''Garp Cephesi Komutanı'' İsmet (İnönü) Paşa ile Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak) Paşa, cepheden, ''Edirne Mebusu İsmet ve Kozan Mebusu Fevzi'' imzalarıyla Meclis'e 15-16 Eylül 1921'de gönderdikleri tarihi önergeyle, Mustafa Kemal'e ''Müşirlik'' rütbesi ile ''Gazilik'' unvanı ''tevcihini'' önerdiler. Meclis'in  kanunla bu önergeyi kabul etmesiyle ''Mareşal'' rütbesi ve ''Gazi'' unvanı verilen Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Meclis'e şöyle teşekkür etti:

''... Kazanılan bu başarı, Yüksek Heyetinizin iradesiyle kuvvet bulan ordumuzun iradesi sayesinde, düşman ordusunun iradesinin kırılması suretiyle belirmiştir. Bu sebeple ödüllendirişinizin gerçek muhatabı yine ordumuzdur.''

Mustafa Kemal, 20 Eylül 1921'de orduya yayımladığı bildiride ise şunları kaydetti:

''...Zaferden dolayı sizin kahramanlıklarınızla, sizin gösterdiğiniz nihayetsiz fedakarlıklar pahasına kazanılan bu büyük muzafferiyetlerin millet tarafından takdirini gösteren bu rütbe ve unvanı, ancak size mal ederek bütün askerlik hayatımın en büyük iftihar sermayesi olarak taşıyacağım.''

 Dış düşmanlara ve onların içteki işbirlikçilerine karşı şerefle vatanını korumuş ,mücadele etmiş ve Gazi olmuş tüm gazilerimizin gaziler gününü kutluyor,onlara saygı ve selamlarımızı sunuyoruz.

Kahramanlıkları ile bazı şehirlerimize Gazilik madalyası verilmiştir.

Anadolu da ilk Gazi madalyası alan şehir Kars ilimizdir. 1855 yılında Sultan Abdülmecid tarafından Kars şehrine Ruslara karşı  gösterdiği  kahramanlığı ile Gazi madalyası verilmiştir.

İstiklal Madalyası verilen iki ilimiz bir de ilçemiz vardır. Kahraman Maraş, Gaziantep iller ve İnebolu da ilçemizdir. Gaziantep madalyasını 2008 de alabilmiştir.

Gazi vatan sevgisinin sembolüdür.

Gazilerimiz, yüreklerindeki vatan, bayrak ve millet aşkı ile tarihe destan yazdılar.

Ey gazilerimiz, vatan size minnettardır.

Gazilerimize saygı tarihimize olan bağlılığımızdır.

Gazilik nesiller boyu taşınacak onurdur

Şehitler nurlanmış, gaziler onurlanmış kişilerdir.

İSTİKLAL MADALYASI

Kurtuluş Savaşı sonuçlandıktan sonra, savaş sırasında cephede ve cephe gerisinde yararlılık gösterenlere madalya verilmesi konusu TBMM'nde görüşülür. 29 Kasım 1920 günü mecliste kabul edilen 66 sayılı kanun, 4 Nisan 1921 günü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girer. Daha sonraki yıllarda çıkarılan bazı kanunlarla ana kanun olan 66 sayılı kanuna ilaveler yapılmıştır. Örneğin 1924'te çıkarılan 525 sayılı kanun, İstiklal Madalyası'nın varislere geçişi ile hükümleri, 1926'da çıkarılan 869 sayılı kanun ise ilk defa madalya alacaklar ile ilgili hükümleri içerir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde verilen ilk madalyaların kurdele rengi yeşildir. Ancak daha sonra milletvekillerine yeşil, cephede bulunanlara kırmızı, cephe gerisinde çalışanlara beyaz renkte kurdelesi olan madalyalar verilmiştir. Cephede görev almış milletvekillerinin madalya şeritleri yarı kırmızı, yarı yeşil renklidir.

15 Mayıs 1919’dan 9 Eylül 1922 tarihine kadar süren Kurtuluş Savaşı’nda cephede veya cephe gerisinde kahramanlık ve fedakarlık gösterenlere İstiklâl Madalyası verilmiştir.

20 Kasım 1920’den itibaren 1926 yılına kadar, milletvekili, kuvay-ı milliyeci, PTT memuru, mülk-i amir ve askerlerden oluşan toplam 6920 kişi TBMM tarafından İstiklâl Madalyası ile ödüllendirilmiştir. 1968’de 1005 sayılı yasanın (1 Mart 1968 tarihi itibariyle) kabulüne kadar geçen 47 yıl içinde 17.557’si subay-astsubay ve 77.704’ü erbaş ve er olmak üzere toplam 95.261 kişiye “İstiklâl Madalyası” verilmiştir.

30 Ocak 1929 gün ve 3579 sayılı kanun gereğince; Kurtuluş Savaşı'nda milli orduda görev alan alay sancaklarına da birer İstiklâl Madalyası verilmiştir.

Türkiye'de ayrıca İstiklâl Madalyası sahibi iki şehir ve bir ilçe bulunmaktadır. Bunlar Kahramanmaraş Gaziantep ve İnebolu'dur. Gaziantep 2008 yılında istiklal madalyasını alabilmiştir.

Kahramanmaraş, 21 Ocak 1920 – 11 Şubat 1920 arasında kurtuluş mücadelesi vererek şehri Fransız işgalinden kurtaran halkın kahramanlığı nedeniyle 5 Nisan 1925’te kırmızı şeritli İstiklâl madalyası ile ödüllendirillir Kurtuluş Savaşı sonrasında Meclis’ten gelen "şehirde Kurtuluş Savaşı’na katılanların bildirilmesi" şeklindeki yazı üzerine toplanan şehrin ileri gelenlerinin

“Maraş'ta Milli Mücadele'ye katılmayan tek bir fert bile yoktur”

cevabı üzerine TBMM, madalyayı fertlere değil bütün şehir halkına verme kararı almıştır. 1925’ten beri 12 Şubat’ta gerçekleşen törenlerde şehrin İstiklâl Madalyası bayrağa törenle takılarak bu olay canlandırılır.

İnebolu ise 9 Nisan 1924 tarihli TBMM kararıyla İnebolulu kayıkçıların gayretleri ve başarıları nedeniyle beyaz şeritli İstiklâl Madalyası ile ödüllendirilmiştir. Madalya, İnebolu Belediyesi’nde muhafaza edilmektedir. Her yıl 9 Haziran'da tören alanında istiklal madalyası ile birlikte verilen berat açılıp okunur.

GAZİLİK KAVRAMI

Gazi kelimesi (çoğulu guzat, guzza, guziy), sözlükte "hücum savaşmak, yağmalamak; din uğrunda cihad etmek" manasına gelen gazanın (gavze) ism-i faili olup savaşta başarı kazanan kumandanlara, hatta hükümdarlara şeref ünvanı olarak verilmiştir. Gazi kelimesi Kur' an-ı Kerim' de bir yerde çoğul olarak yer almakta (Al-i imran 3/156) başka bir yerde de ima yoluyla şehidlikle birlikte zikredilerek övülmektedir (et-YTevbe 9/52). Ancak Kur' an' da bu anlamda daha çok mücahid kelimesi geçmektedir. Hadislerde ise gazinin ve çoğulu guzatın sıkça kullanıldığı görülmektedir. Bunların bir kısmında "el- gazi fi sebilillah" (Buhari, "Ta' bir" ,12; Tirmizi, "Zekat",18, "Da' avat",5), bir kısmında yalnızca gazi şeklinde yer almaktadır (Müsned, ı, 20,53; Buhari, "Humus" ,13). Hemen tamamında övülen gazilik mefhumunun Allah yolunda savaşan kimseler için kullanıldığı anlaşılmaktadır. (kelimenin geçtiği hadisler için bk. Wensinck, el-Mu' cem, "gaz" md.). Hz. Peygamberler' in şehitlik ve gaziliğin faziletleri hakkındaki sözleri gaziliğin değerini arttırmış ve "ölürsem şehid kalırsam gazi" düsturunun ortaya çıkmasına vesile olmuştur.

İslam ülkesinin düşman hücumuna uğraması halinde yapılan cihadın farz-ı ayın, uzaktaki düşman üzerine yapılan gazanın ise farz kifaye olduğu, önceleri birincinin "savunma", ikincinin "sefer" manasını ifade ettiği, dolayısıyla gaza ve cihad kelimelerinin anlamları arasında farklılık bulunduğu, ancak zamanla bu farkın azaldığı ve özellikle Osmanlı döneminde bu iki kelimenin eş anlamlı olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır (Tekin, TT,XIX/109, s. 13 vd.). İslamiyet'in yayılmasından sonra şehitlikle birlikte gazilik, neferden hükümdara kadar her savaşa katılanın almak istediği gibi şeref ünvanı olmuştur.

Anadolu gazilerinin manevi önderi olan Seyyid Battal' ın adı Türk edebiyatında bu ünvanla birleşmiş ve onun adı etrafında adeta bir edebi tür ortaya çıkmıştır (bk. BATTALNAME). Battal Gazi Destanı Türk gazisinin ruhunu yansıtır. Anadolu gazilerinin cihada giderken bunun ve Ebü Müslim Horasa' nin bayraklarını taşımaları, bu İslam kahramanlarının hatıralarını yaşatmaktan kaynaklanmıştır.

Selçuklu hanedanına adını veren selçuk b. Rukak, gayri müslim Oğuzlar' la yaptığı cihad sebebiyle el- Melikü' l-Gazi ünvanını almıştır. (Beyhaki, s. 122) Gazneliler devrinde Hindistan' a yapılan seferlerde gazilerde önemli rol oynadılar. Sultan Mesud zamanında Salar- ı Gaziyan Abdullah Kara Tegin gazilerin sevk ve idaresinden sorumluydu.

XI. yüzyılda Anadolu' ya yapılan Türk hücumlarına öncü olarak katılan gaziler, Alparslan' ın Bizanslılar' a karşı kazandığı Malazgirt zaferinden sonra Anadolu' nun fethinde etkili rol oynayan Emir Danişmend, Emir Mengücük, 1. Süleyman Şah gazi ünvanıyla birlikte anılırlar. Dolayısıyla Anadolu' nun fethine katılan emirlerin hepsi gaza geleneğinin temsilcisi olmuşlardır. Selçuklu Devleti' nin Bizans ile sınırı olan bölgelerine yerleştirilenlerin "üç Türkler' i" diye anılan gaziler topluluğu olduğu belirtilir. Bunlarda gazilik babadan oğula geçen ocak hükmünde bir statü idi. Ancak oğulun evvela Kendini iyi bir cengaver olarak ispatlaması gerekirdi. Aşık Paşa, alp eren (gazi) olabilmek için güçlü bir yürek, cesaret, pazı kuvveti, gayret, iyi bir at, özel bir elbise, yay, iyi bir kılıç ve süngü ile uygun bir arkadaşa sahip olunması gereğinden söz eder (bk. Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 244)

Bazı kaynaklarda ünvan olarak geçen "alp" kelimesi gazinin Türkçe karşılığı olarak kabul edilebilir. Türkler' in İslamiyet' e girmesinden sonra bazan "alp gazi" biçiminde söylenen bu kelime, tasavvuf cereyanlarının tesiriyle "alp eren" şeklinde de kullanılmıştır. Gazneliler Devleti' nin kurucusu Alp Tegin, Selçuklu Devleti' nin ikinci hükümdarı Alp Arslan olduğu gibi Osman Bey' in dedesi Gündüz' ün ünvanı da Alp idi. (Karamani Mehmet Paşa. s. 366). Osman Gazi' nin arkadaşları arasında hem Abdurrahman Gazi gibi "gazi" hem de konur alp gibi "alp" ünvanlı kumandanlar bulunuyordu.

XIII. yüzyılda Moğol baskısı sonucunda başlayan güç dalgaları ile Anadolu' ya bazı derviş zümreleri de geldi. Dervişler gazilere manevi destek ve heyecan veriyorlardı. Bu hareket. XIV. yüzyıl başlarında Anadolu beyliklerinin teşekkülüne kadar sürdü. Anadolu beyliklerinde gazilik geleneği devam etti. Fütüvvetin seyfi kolunu temsil eden Anadolu gazileri şehirlerden ziyade uçlarda yerleşmiş ve faaliyetlerini din uğrunda cihad etmek şeklinde duyurmuşlardı. XIV. yüzyıl kaynaklarında (bk. Emecen, Prof. dr. Hakkı Dursun Yıldız Armağanı, s. 191) ve özellikle ilk Osmanlı tatihçilerinden Ahmedi ve Aşıkpaşazade' nin eserlerinde bu gazilerden ve gaza ruhundan geniş olarak bahsedilmektedir. Eflaki, Aydınoğlu Mehmed Bey' in Konya' daki Mevlevi şeyhi Sultan veled tarafından törenle "gaziler sultanı" yapıldığını yazmaktadır (Menakıbü' l- arifin, 1.485). Mehmed Bey' in halefi Umur Bey de gazi ünvanıyla anılır. Gazilik anlayışının etkili şekilde yer aldığı, izahının yapılıp manevi değeri üzerinde durulduğu Osmanlı sahasında mevcut en eski kaynak olan ve eserini bazan "gazavatname", bazan da "gaziler tarihi" olarak adlandıran Ahmedi' ye göre gazi. Allah' ın yeryüzünde şirki kaldırmak için kullandığı bir silah ve hizmetkardır. Allah' ın kılıcıdır, müminlerin hamisidir: Allah katında ebediliğe ulaşır (Destan ve Tevarihi Mülük- i Al- i Osman, s. 6-8) P. Wittek' e göre Batı Anadolu' daki uç beylikleri gazi teşkilatından doğmuştur. Hepsinin gayesini fethin teşkil ettiği bu beyliklerin başlangıçta en küçüğü olan Osmalı Beyliği, coğrafi mevkii ve Bizans' a sınır komşusu olması dolayısıyla daimi cihad halindeydi, buna bağlı olarak da gaza ruhunu hep canlı tuttu. Bizans İmparatorluğu aleyhine kısa sürede büyüdü, güçlendi ve fetihlerini iyi organize eden tek devlet haline geldi. XV. yüzyıl kroniklerinde, Osmanlılar' ın Konya' daki Selçuklu Sultanlığı' na halef olacağına dair menkıbeye göre son Sulçuklu sultanı gaza alameti olarak Osman Gazi' ye sancak ve atlar göndermiştir. Yine tarihi geleneğe göre Osmanlı gazilerinin başlıca özelliği başlarına giydikleri ak börktür. Nitekim Aşık Paşazade Bursa fatihi Orhan Bey' i, "Gaza için ak börk gayüptür/ Yüzü ak işi sağ Orhan Gazi/ Ne giyse Yaraşur Orhan Gazi/ Aşık Paza zamanında idi gazi" mısralarıyla tavsif eder (Tarih, s. 43). Bunun oğlu Murad Hüdavendigar da Neşri' ye göre Memlük Sultanı Seyfettin Serkuk tarafından aynı şekilde "sutanü'l-guzatü ve'l -mücahidin" olarak anılmıştı (Cihannüma, 1, 217).

Osmanı Devleti' nin kuruluş yıllarında Anadolu' da gaziyan- Rüm' dan başka abdalan- ı Rüm, baciyan- ı Rüm ve Ahiyan- ı Rüm gibi kalenderiyye tarikatına mensup fütüvvet tekile atları da vardı (Aşıkpaşazade, s. 205). Anadolu' nun Türkleşmesinde ve fetihinin tamamlanmasında bu dini- askeri alp eren kuruluşlarının çok büyük rolü olmuştur.

Osman ve Orhan Bey zamanlarında fethedilen yerler bu hükümdarlar tarafından gazilere dirlik olarak verilmiştir. Fütüvvet geleneginin devamından başka bir şey olmayan bu uygulama zamanla daha sistemli getirilmiş ve yüz yıllarca devletin toprak ve askeri teşkilatının temelini teşkil etmiştir. Yıldırım Bayezid döneminde gaza geleneğinin daha da canlandırıldığı söylenebilir. Onun uç Bölgelerindeki gazi ailelerini ve beyleri kontrol altına almaya ve merkezi idareye bağlamaya çalışması bu anlayışın terkedildiği anlamına gelmez. Osmanlılar, XV. yüz yıl ortalarında nisbeten Anadolu' da birliği sağlayarak sınırlarını Fırat' a dayandırmışlar, XVI. yüzyılın ilk çeyreğinde islam birliği idealini önemli ölçüde gerçekleştirmişlerdir. İstanbul' un Fethinden sonra gaza ruhu bizzat Fatih Sultan Mehmed' de (a. g. e., s 160) ve Avrupa kıtasındaki sınır boylarında mevcut akıncı birliklerinde devam etmiştir. Öte yandan "İ" la- yi kelimetullah" idealinin ve anlayışınında özellikle XVI. yüzyılın ikinci yarısında kaynaklarda bolca işlendiği, hatta ferman ve hükümlerde de yer aldığı dikkati çekmektedir.

Osmanlılar'da bütün askerlere "guzat- ı İslam" denilerek gazilik geleneği çeşitli şekillerde yüzyıllarda devam ettirilmiştir. Sipahiliğin babadan oğula geçmesi ve timar teşkilatını oluşturan birime "kılıç denilmesi tesadüfi bir adlandırma değildir (bk. TİMAR) . Gazilik geleneğinin devamı yeniçeri teşkilatında daha açık olarak görülür. Bektaşi tarikatıyla manevi ilgisinden dolayı yeniçerilere "gaziyan- ı Hacı Bektaş- ı Veli" denirdi. Yeniçeri Ocağı adeta gazi adetlerinin sistemleştirilmesidir. Başlangıçta savaş esiri hıristiyan çocuklarının eğitilerek devlet hizmetine alınmaları, başlarına ak börk giydirilmesi hep bu gelenekten kaynaklanmıştır. Osmanlılar' da tahta çıkan padişaha umumiyetle bir tasavvuf büyüğü veya nakibüleşraf, bazan da şehülislam tarafından kılıç kuşatılması gazilik gelenegiyle açıklanabilir. Aynı şekilde zafer kazanan kumandana törenle gazi çelengi takılması da doğrudan bununla ilgili bir uygulamadır. Osmanlı padişahları da bizzat katıldıkları seferlerde kazandıkları başarılar sebebiyle bazı müelliflerce gazi ünvanıyla anılmışlardır. Mitekim Peçuylu İbrahim Kanüni Sultan Süleyman' ı bu ünvanla anar (Tarih, 1, 18). Ancak daha sonra bizzat sefere çıkmasaa kazanılan zaferler dolayısıyla bu ünvanla anılanlarda vardır. Mesela 1732' de Tebriz' in alınması üzerine 1. Mahmud' a 1769 Rus ordularının Hotin' den püskürtülmesi dolayısıyla III. Mustafa' ya gazi ünvanı verilmişti. I. Abdülhamid ise Osmanlı- Avusturya Rus savaşlarının ilk yıllarda elde edilen bazı askeri başarılardan dolayı 1788' de bir fetva ile gazi ünvanının hutbelerde okunması için hertarafa ferman gönderilmiş (Emecen, TD, XXXIII (1982), s. 252). Bu anlayış daha sonrada devam etmiş, II. Abdülhamid Doksanüç Harbi' n den dolayı Şeyhülislam Hayrullah Efendi' nin fetvasıyla gazi ünvanını almış, tuğrasına ve devrinde basılan paralara bu ünvanını koydurmuş, hutbelerde okunması için ferman çıkartmıştı. Aynı Savaşta gösterdikleri kahramanlıklar dolayısıyla Pelevne müdafii Osman Paşa ile Doğu Anadolu cephesi Kumandanı Ahmet Muhtar Paşa' ya Sultan Abdülhamit tarafından gazi ünvanı verilmiştir. Nihayet Sakarya Meydan Savaşı' ndan sonra 19 Eylül 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Mustafa Kemal' e mareşal rütbesiyle birlikte gazi ünvanı verilmesi de bu geleneğin bir devamıdır. Laikliğin ve soyadı kanununun kabulünden sonra bile gazi ünvanı kullanımı devam etmiştir. İstiklal Savaşı' na katılarak İstiklal Madalyası alanlara "İstiklal Savaşı Gazisi" denmektedir. Aynı şekilde Kore savaşına katılanlar Kore Gazisi ve Kıbrıs savaşlarına katılanlar da Kıbrıs Gazisi ünvanıyla anılır. Terörele mücadele de yaralanan askerler de Gazi ünvalı almaktadırlar.

  Gazilere kanun ile sosyal ve özlük haklar tanınmıştır. Bundan daha önemlisi Türkiye halkı şehid yakınları ve gazilerine olan minnettarlığını bireysel olarak göstermekte, birçok işyeri ücret alınmama geleneği başlatmıştır.

 

19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun
19 Eylül Gaziler Günü Kutlu Olsun

  • Yorumlar 0
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
REKLAM ALANI
  • Amerikan Kültür Dil Kursu
  • Amerikan Kültür Dil Kursu
  • Kuzey Ege Kurs
  • Kuzey Ege Kurs
1/20
Başlangıç Tarihi
Başlangıç Tarihi
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 Akhisar Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.