ADD, Suç Duyurusunda Bulundu
Akhisar Haber Ajansı-AHA
Akhisar Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Akhisar Şube Başkanı Av. Günhan Bakırlıoğlu, yönetim Kurulu ve üyeleri saat 14.00'de Adliye Sarayı önünde Akit televizyonu hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunan abasın açıklaması yaptı.
ADD Akhisar Şube Başkanı Av. Günhan Bakırlıoğlu'nun okuduğu suç duyurusu basın açıklamasının tam metni
Sabrımız Sonsuz Değildir
Atatürk’e ve Cumhuriyete yapılan çirkin saldırlar sınır tanımıyor. Atatürk sevgisinin ve Cumhuriyete bağlılığın milyonlarca yurttaşımızda nasıl kök saldığını görenler bu saldırılarını azgınlık ve terbiyesizlik noktasının da ötesine götürüyorlar.
Cumhuriyetimizin 92. yıl kutlamalarındaki büyük coşku ile Mustafa Kemal Atatürk’ü kaybedişimizin 77. yıldönümünde, büyük öndere olan bağlılık ve sevginin bir kez daha kendini göstermesi bu saldırganlığın boyutlarını en üst noktaya taşıdı. Bu saldırganlıklarının özellikle 10 Kasım günü yinelemeleri bir yerlerden işaret ve cesaret aldıklarının göstergesidir.
Bu saldırganlıkta ön sırayı kimseye kaptırmayan Yeni Akit adlı sözde basın ve medya kuruluşunun siyasal iktidarla olan ilişkisinin yandaşlıktan çok öte olduğu bilinmektedir. Siyasal iktidarın yerel temsilcilerinin Atatürk anıtı yerine “çay bardağı heykeli” koymaya kalkıştığı bir dönemde bu saldırıların tekil ve siyasal iktidarın hoşgörüsü dışında olamayacağını düşünmek doğaldır.
Bu türden çirkin saldırılara karşı Cumhuriyet savcılarının doğrudan yetkilerini kullanarak derhal harekete geçmemeleri halinde adalet sistemi üzerindeki “siyasi vesayet” söylemleri de doğal olarak güç kazanacaktır.
Bu ve benzeri çirkinlikleri yapanların amaçları Atatürk’e gönülden bağlı halkımızı çileden çıkararak kışkırtmak ve kargaşa yaratmak ise amaçlarına ulaşamayacaklardır. Ancak bu saldırılara karşı sabrımızın sonsuz olduğu da düşünülmemelidir.
Her fırsatta dini referanslar gösterenlerin İslam dininde “ölen insanın arkasından” kötü konuşulmayacağı etik anlayışını dahi çiğneyerek, Türk yurduna ve Cumhuriyetine hayat veren Büyük Önder’in anısına yaptıkları bu çirkin saldırıyı şiddetle lanetliyor VE SUÇ DUYURUSUNDA BULUNUYORUZ.
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ
AKHİSAR ŞUBESİ YÖN.KUR.ADINA BŞK,
A.GÜNHAN BAKIRLIOĞLU
10 Kasım 2015 AKHİSARCUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
Yakınan..:ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ AKHİSAR ŞUBESİ
Adres…...:Paşa Mah.125 sok.,Kayalı iş hanı.kat:1,no:105 AKHİSAR
Şüpheliler: Akit televizyonu yetkilileri.
Adres.......: Şehit Mehmet Erol Sokak No: 10/3 Mahmutbey-Bağcılar/İstanbul
Suç...........: Atatürk'ün manevi hatırasına basın yoluyla hakaret.
Suç Tarihi: 10 Kasım 2015
AÇIKLAMALAR
Giriş
Büyük önderimizi kaybettiğimiz bugünde yüreğimiz yaralı iken Atatürk'e, ilke ve devrimlerine sürekli olarak saldırmaktan bıkmayan Yeni Akit gazetesi bu kez kendisine ait televizyonda akan görüntü üzerinde uzun bir süre "ZULÜM 1938'DE SON BULDU. MUSTAFA KAMAL YILLAR ÖNCE BUGÜN ÖLDÜ" yazısıyla birlikte, yine aynı haberde yer alan konuşma metni, ses tonu uygun olan bir kişi tarafından okunarak Atatürk'e olan saldırısını yinelemiştir.
Maddi İrdelemeler:
Atatürk ile aynı çağda yaşayan Pakistanlı büyük din bilgini Muhammed İkbal'in, keza yine aynı yıllarda Libya'yı işgal eden İtalyanlara karşı mücadele eden Şeyh Ahmed Sunusi gibi ünlü kişilerin övdüğü, takdir ettiği; yine ünlü İngiltere başbakanı Lloyd George'un " "İnsanlık tarihi birkaç yüzyılda bir dahi yetiştirebiliyor. Şu talihsizliğimize bakınız ki Türklerden çıktı." demek zorunda kaldığı Atatürk'e saldırırken, tarihi de çarpıttığı açıkça görülmektedir. Haberde geçen "Mesela bin yıllık tarihimiz onun marifetiyle bir gecede yok olup gitmişti" sözünün bilimsel hiçbir temeli yoktur.
Yine Atatürk'ün kıyafet devrimi peçeye el uzatma olarak nitelenmiş ve Sütçü İmamadı verilen tarihi kişilik, Atatürk'ün karşısına çıkarılmıştır. Oysa merhum Sütçü İmam, Atatürk'ün mücadele ettiği yıllarda ona karşı koymak değil destek çıkmış bir insandır. Sütçü İmam'ın aksine Atatürk'e karşı çıkanlar, Yeni Akit gazetesi gibi düşünen Ahmet Anzavur, Çapanoğlu, İskilipli Atıf hoca, Ali Kemal vs. gibi kişilerdi.
Aynı konuşmada Türkiye'deki demokrasi aşağılanmakta, Irak işgali sırasında ABD'nin bile Bağdat'ta böyle bir demokrasi görmediği belirtilmektedir. Bu yazıyı kaleme alan vicdansız, pekala bilmektedir ki, Ortadoğu gibi belalı bir coğrafyada dimdik ayakta duran tek Müslüman devlet Türkiye Cumhuriyeti'dir ve Atatürk'ün kurduğu cumhuriyet sayesinde ayaktadır.
Keza Almanya'yı överken, Atatürk'ün getirdiği demokrasiyi aşağılamakta ve Almanya'nın yüzlerce anlaşma ile eli kolunun bağlandığını iddia etmektedir. Oysa 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya'ya yüklü miktarda Amerikan yardımı yapılmış, disiplinli olan Alman halkı çalışarak kendini çabuk toparlamıştır. Çünkü Almanya'da, bizdeki gibi her yeniliğe balta sallamaya çalışan yobaz takımı veya hainler yoktur.
Hukuki İrdelemeler
1950 seçimlerinde Demokrat Parti'nin iktidara gelmesinden sonra, CHP'nin iktidarda olduğu yıllarda zarar gören, yasal soruşturmalara maruz kalan, ceza alan, bu yüzden CHP'ye ve Atatürk'e hınç duyan, kin besleyen bir takım kişilerin Atatürk'e dil uzatmaları üzerine, zamanın hükümeti tarafından 25.07.1951 tarih ve 5916 sayılı "Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Üzerine Kanun" çıkarılmış,
1. madde de "Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır";
2. madde de "1. madde de yazılı suçlar;...yahut basın vasıtasıyla işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispette arttırılır" hükmü yer almıştır.
Bu suçun oluşması için bir kimsenin Atatürk hakkında konuşurken Atatürk'e sövmesi ya da küçük düşürücü ifadeleri kullanması gerekir. (Gökcan, Hasan Tahsin-Artuç,. Kamu Görevlisi Kavramı ve Özel Soruşturma Usulleri, Ankara 2007) (Bu dipnot, Yargıtay C. savcısı Kerim Tosun ve Yargıtay Tetkik Hakimi Mustafa Artuç tarafından kaleme alınan Türk Hukuku'nda Suçlar ve Kabahatler, Cilt 1, Sayfa 303, Ankara 2008 Basım kitabında yer almaktadır)
Yargılama sırasında sanığın amacı, kişiliği ve geçmişi, suçun işlendiğinin sabit olması bakımından çok önemlidir. Diğer bir deyimle kullanılan sözlerin Atatürk'ün manevi varlığını, onun eseri olan Cumhuriyet ve Devrimler rejimini, eserlerini tahkir kastıyla yapılıp yapılmadığı araştırılmalıdır.(Ahmet Gündel, Atatürk'e ....Hakaret Suçları, Ankara 1997)
Suçun alenen işlenmesi gerekir. Yine Yargıtay kararlarına göre bu suçun oluşması için Atatürk'ün adının doğrudan geçmesi önemli değildir.
Bu bilgilerden hareketle olaya baktığımızda Akit televizyonunun bugünkü tarihli yayınında, "Zulüm 1938'de son buldu. Mustafa Kamal yıllar önce bugün öldü" cümlesinde Atatürk'ü zalim olarak nitelediği, Arapça olan "Kemal" kelimesinin yazılışı "Kamal" olmadığı halde sırf Atatürk'ü aşağılamak için bilerek Kamal kelimesini kullandığı ve böylece manevi hatırasına apaçık bir hakaret suçu oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bunun aksinin düşünmek hukuk mantığıyla, 5816 sayılı yasanın amaç ve ruhuyla bağdaşmayacaktır.
. Gerçi "yel kayadan ne alır" deyiminden hareketle bu kişilerin, milletimizin gözünde Atatürk'ün değerini düşüremeyecekleri açık ise de bir kısım vatandaşlarımızı etkiledikleri de göz ardı edilemez.
Atatürk'e ve Devrimlere Saldırmanın Tarihsel Temelleri
Bu bölüme İngiliz işgal kuvvetleri baş tercümanı Ryan'ın sözüyle başlayalım: "Amacımız bölmek ve hükmetmek olmalıdır. Biz, gerçek ideali dinmiş gibi davranacak çıkarcı bir grubu idareci olarak takdim etmeye çalışacağız". (Prof. Y. Nuri Öztürk, Kuran Penceresinden Kurtuluş Savaşı'na Bakış, Sh: 60)
Kazım Karabekir Paşa'nın şu sözü de çok önemli bir gerçeği ifade etmektedir: "KuvayiMilliye'nin dinsiz olduğu yolunda propaganda, İstiklal Harbi'ni tehdit eden en zehirli ve alçak propaganda idi".
Önderi olduğu milleti çağdaş uygarlıklar seviyesine çıkarmayı amaç edinen ve bunun için de yüzünü Batı'ya dönen bir insanı, Batı'nın sürekli yıpratmaya çalışmasının sebebi nedir? Çünkü Atatürk çok büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülkenin lideridir. Kurtuluş Savaşı'nı başardığı zaman, kendi ağzıyla "mazlum milletler" diye tabir ettiği Hintli, Pakistanlı, Ortadoğulu, Afrikalı Müslümanların umut kaynağı olmuştur. 1919-1924 yılları arasında İslam dünyasının kahramanıdır. Türk ordusu 9 Eylül 1922'de İzmir'e girdiği zaman Fas'tan Endonezya'ya kadar pek çok Müslüman ülkesinde toplantılar ve sevinç gösterileri yapılmıştır. Kudüs'te, Gazze'de, Nablus'ta Türk bayrakları asılmıştır. (François Georgeon, Kemalizm ve İslam Dünyası, Sh: 29-33)
O yıllarda "topraklarında güneş batmayan ülke" olarak anılan Britanya İmparatorluğu'nun yönetiminde pek çok Müslüman ülke vardı. Bu topraklarda yaşayan Müslümanların Atatürk'ü önder olarak alıp bağımsızlık mücadelesine girişmesi elbette ki İngilizlerin işine gelmeyecekti. Bu nedenle her fırsatta fakat özellikle el altından Atatürk'ü ve onun yaptıklarını kötülemeye çalıştılar.
Rauf Orbay'a "bu millet koyun sürüsü, bir çoban lazım. O da benim" diyen son padişah Vahidettin İngilizlere sığınmış, fakat bunu Peygamberin hicret sünneti gibi göstermiştir. (Orhan Koloğlu, Gazi'nin Çağında İslam Dünyası, Sh: 313)
Saltanatından başka bir şey düşünmeyen Vahidettin, zamanında Damat Ferit Paşa, Mustafa Sabri, İskilipli Atıf Hoca gibi kişiler "İngiliz Muhipleri (Dostları) Cemiyeti", "Tealii İslam Cemiyeti" gibi cemiyetler kurarak ve tabii ki dini kullanarak halkı Kurtuluş Savaşı'nı yapan kişilerden soğutmaya ve onları kafir ilan etmeye kadar vardırmışlar, ancak başaramamışlardır.
O yılların emperyalist Batı alemi (halen de bu niteliğini terk ettiği söylenemez) Atatürk'ü ve yaptıklarını yıpratmak için kullanılacak en büyük silahın "din"olduğunun farkındadır. Bunun için Atıf hoca gibi pek çok ve din bilgini geçinen kişileri kullanmasını bilmiştir. Çünkü Atatürk ve devrimleri, çok önemli ve belalı bir coğrafyada yer alan Türk milletini güçlü bir devlet haline getireceği gibi mazlum milletlere örnek olacak ve bu durumda emperyalist ülkelerin çıkarları zarar görecektir. Çocukluğumuzdan beri gördüğümüz ve duyduğumuz iç batı Anadolu'da yaşayan cami cemaatına mensup olup özünde iyi niyetli fakat kandırılmaya çok uygun olan insanların Atatürk'e soğuk bakışları, attıkları iftiralar, taktıkları küçültücü isimler hepbu zihniyetin paralı askerleri olan din kisveli kişilerin ürünüdür ve hepsinin arkasında emperyalist ülkeler bulunmaktadır.
İslam dünyasında, emperyalizme karşı mücadele ederek onu mağlup edip, ona rağmen devlet kuran tek ülke Türkiye'dir. Tek kişi ise Mustafa Kemal Atatürk.Onun içindir ki emperyalizmin temsilcileri, uzantıları ve dahildeki hizmetçileri Atatürk'ü içlerine asla sindiremiyorlar. Onu yıkmak ve yok etmek için dört koldan saldırıyorlar.
Prof. Y. N. Öztürk'ün deyimiyle Müslümanlığı ibadet ve cihat Müslümanlığı olarak ikiye ayırırsak, Batı'nın istediği İslam modeli ibadet Müslümanlığıdır. Diğer bir deyimle Türk insanı anlamını bilmeden, Arap harfleriyle yazılmış duaları okusun, bol bol cami yapılsın, beynini çalıştırmasın, kafasını dünya ve ülke meselelerine takmasın, akılcı düşünmesin. Burada Kenya'nın kurucu lideri 1894 doğumlu Jomo Kenyatta'nın şu sözü bugünlere ışık tutmaktadır: "Avrupalılar geldiklerinde onların elinde İncil, bizim elimizde ise topraklarımız vardı. Bize gözlerimizi kapatıp dua etmeyi öğrettiler. Gözlerimizi açtığımızda baktık ki İncil bizim elimizdeydi. Topraklarımız ise beyazların olmuştu."
SONUÇ VE İSTEM
İlgililer hakkında Basın Yasası'nın 11.ve 13.maddelerinden hareketle 5916 s.lı yasanın 1 ve 2.,TCY.nın 53.maddeleri uyarınca cezalandırılmaları için haklarında kamu davası açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
12.11.2015
ŞİKAYETÇİ
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ
AKHİSAR ŞUBESİ YÖNETİM KURULU ADINA YÖN. KUR. BŞK
A. Günhan BAKIRLIOĞLU