Akhisar Demokrasi Platformu basın açıklaması yaptı
Akhisar Haber Ajansı-AHA
Ankara Garı önünde 104 vatandaşın10 Ekim 2015 hayatını yitirdiği ölüm yıldönümünde Akhisar Demokrasi platformu saat 18.00'de Şehit Teğmen Tahir Ün Caddesi Öğretmenevi önünde basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasına DİSK Emekli-Sen, Eğitim-Sen, CHP, CHP Kadın Kolları, Akhisar Çevre Derneği, EMEP, Sol Parti, SES, ÇYDD, Cem Evi, HDP, Manisa Tabip Odası, Kadın Derneği, Alevi Kültür Derneği, Halk Evleri, Akhisar Mimarlar Odası katılım göstererek destek verdiler. "Savaş Değil, Barış İstiyoruz", "İnadına barış, İnadına Demokrasi", "10 Ekim, Unutma, Unutturma", 10 Ekim Davasında, Adalet İstiyoruz", "Savaşa Değil, Halka Bütçe", "Onlara Sözümüz Barış Olacak", "Herkes İçin Adalet, Herkes İçin Demokrasi", "Faşizme Karşı Omuz Omuza", "Faşizm Halka Hesap Verecek" sloganları altında basın açıklamasını Eğitim-Sen Akhisar İlçe Yönetim Kurulu üyesi İlhan Gedük okudu.
İlhan Gedük'ün okuduğu basın açıklamasının tam Metni;
Basına ve Kamuoyuna;
10 Ekim Katliamı’nı Unutmayacağız, Unutturmayacağız!
7 Haziran 2015 seçimleri sonrasında ülkede egemen hale getirilmeye çalışılan şiddet ve korku iklimine karşı demokratik bileşenler barışı, demokrasiyi ve emeğin haklarını savunmak için tüm yurttaşlarımızı “Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi’ne katılmak üzere Ankara’ya davet etmişti. Yapılan çağrıya kulak veren on binlerce yurttaşımız emek, barış ve demokrasi özlemiyle Türkiye’nin dört bir yanından yola çıkmış ve Ankara Garı önünde buluşmuştu. 10 Ekim 2015 sabahında bu alanda yüreklerinde sevgi, gözlerinde gülümseme, dillerinde barış türküleri olan on binlerce kişi kardeşçe yan yana bulunuyordu. O karanlık dönemde hepimize umut veren bu coşkulu birliktelik saat 10’u 4 geçe birbiri ardına patlayan iki bomba ile kana bulandı. IŞİD üyesi iki canlı bomba tarafından gerçekleştirilen kanlı saldırı sonucunda 104 arkadaşımız hayatını yitirdi. 500’e yakın arkadaşımız yaralandı ve sakat kaldı. Türkiye tarihinin en büyük kitle katliamında kaybettiğimiz bütün arkadaşlarımızı saygı ve özlemle anıyoruz. Arkadaşlarımıza olan hasretimiz, her geçen gün daha da büyüyor. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz yıllarda, tutuklu sanıklar yönünden 10 Ekim Davası karara bağlandı ve 9 kişi hakkında 101 kez ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi. Ayrıca, Ana dosyadan ayrılan firari sanıkların yargılandığı dosya, Türkiye’de ilk defa İnsanlığa Karşı Suç kavramının yargıya konu edilmiş dosyası oldu. Bu yönüyle 10 Ekim Katliamı, Türkiye siyasi tarihi ve yargı tarihi bakımından da kamuoyunu ilklerle buluşturan bir konumdadır. Halihazırda ceza dosyası kapsamında 16’sı firari, biri tutuklu 17 sanık yönünden yargılama devam etmekte olup davanın duruşması 27 Aralık 2022 tarihinde görülecektir. Nitekim, 7 yıldır katıldığımız her duruşmada, katliamda ihmali olan kamu görevlilerinin ve sorumlulukları bulunan siyasetçilerin de yargılanması gerektiğini dile getirdik. Ne yazık ki, geçen bu süreçte mahkeme heyetinin değiştiğine, katılan ve mağdur olanların sanık olarak addedildiğine, “adalet” isteyenlerin mahkeme salonlarından çıkarılmak istendiğine tanıklık ettik. Mahkeme salonlarında denk gelmediğimiz adalet, kamuoyu vicdanında da tecelli etmiş değil! Ceza dosyası kapsamında dosyaya katılanlar olarak bizlerin talepleri ile damla damla kazandırılan deliller ile artık hepimiz biliyoruz ki; bugün 7. yıl anmasını yaptığımız, devasa acılara karşılık gelen bu katliam önlenebilirdi. İki seçim arasında, 2015 yılının karanlık bir dönemine tekabül eden 10 Ekim Ankara Katliamı siyasi bir cinayettir. Yakın tarihimizin en karanlık döneminin aydınlığa kavuşması için siyasetçileri de ellerini vicdanlarına koymaya, gerçekleri açıklığa kavuşturmaya çağırıyoruz: Türkiye’nin barış umuduna darbe vuran, insanları sokağa çıkamaz hale getiren 7 Haziran ile 1 Kasım 2015 seçimleri arasında yaşanan olayların sorumlusu kimdir? Bizim çocuklarımız neden öldürüldü. Bildiğiniz gibi, 10 Ekim katliamı, kendinden önce aydınlatılmamış 5 Haziran 2015 Diyarbakır ve 20 Temmuz 2015 Suruç katliamları gerçek anlamda araştırılsa ve failleri bulunsaydı hiç yaşanmayacaktı. Kamusal sorumluluğun katliamlardaki yerinin ortaya koyulabilmesi , devletin hizmet kusuru” olduğunun bir mahkeme kararında geçebilmesi adına açmış olduğumuz tam yargı davalarının pek çoğunda artık Danıştay aşamasına gelinmiş bulunmaktadır. 2021 yılı Temmuz ayında Danıştay tarafından verilen, devletin bu katliamlardan dolayı “kusursuz” olduğu ve ölenlerin, yaralananların kusurlu ve borçlu çıkarıldığına dair kararı, katliamın 6. yılında vicdanları yaralamaktadır. İlk derece mahkemelerde açık ve bariz kamusal kusura işaret edilirken üst mahkeme süreçlerinde devletin sosyal risk sorumluluğundan dahi bahsedilmemesi büyük bir çelişki ve sorundur. Elbette ki, verilen her yanlış ve hatalı karara karşı bu ülkenin iç hukuk yollarını tüketmek amacıyla her türlü hukuki başvuruyu yapmış bulunmaktayız. Eşitlik, özgürlük, demokrasi ve barış mücadelesi, yitirdiğimiz arkadaşlarımızın en büyük emanetidir. Bizler bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu doğrultuda kararlı mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Katliamın 7. yılında, acı dolu yüreklerden, acı dolu meydanlardan bir kez daha sesleniyoruz: Kaybettiklerimizi unutmayacağız, unutturmayacağız! Sorumlularını unutmayacağız, affetmeyeceğiz! Yaşasın Emek, Barış ve Demokrasi Mücadelemiz!