Akhisar’da akciğer kanseri olguları artıyormu?
Haber Merkezi
Akciğer kanseri olgularında, sigara içiminin yaygınlaşmasıyla doğru orantılı olarak, ülkemiz genelinde bir artış olduğu bilinmektedir. Özel Doğuş Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ergun Tozkoparan’dan aldığımız bilgilere göre kendi hastanelerinde yeni tanı konan akciğer kanseri olgularında geçen yıla göre belirgin bir artış gözlenmiş. Yaptığımız söyleşide, Prof. Dr. Tozkoparan “2018 yılı içinde hastanemizde yeni tanı konan akciğer kanseri olgu sayısı 12 iken, 2019 yılının sadece ilk üç ayında 9 yeni olguya akciğer kanseri tanısı konmuştur. Tabi ki sadece bu verilere bakarak Akhisar’da akciğer kanseri olgularında artış olduğunu söylemek olanaklı değildir. Akhisar’ın tüm diğer hastanelerinde tanı konan ya da tanı konamayıp Akhisar dışına (Manisa, İzmir vb.) sevk edilip orada tanı konan Akhisar’lı hastaların sayılarına da bakmak gerekir. Ancak bizim hastanemizde yeni tanı konan akciğer kanseri olgularında bu yıl geçen yıla göre belirgin bir artış olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
Soru: Akciğer Kanserinin belirtileri nelerdir? Akciğer kanserine nasıl tanı konuluyor?
Öncelikle akciğer kanserinde şüphelenilmesi gerekiyor. Özellikle uzun süre yoğun sigara içenlerde inatçı öksürük ve balgam çıkarma akciğer kanserinin ilk belirtisi olabilir. Akciğer kanseri sigara içmeyenlerde de görülebilir ancak bildiğiniz gibi en önemli nedeni sigaradır. Uzun süredir yoğun bir şekilde sigara içenlerde kronik bronşite bağlı olarak zaten kronik öksürük ve balgam çıkarma olmaktadır. Bu olgularda akciğer kanseri geliştiğinde ilk olarak öksürük ve balgam çıkarma yakınmalarının niteliğinde ve şiddetinde artış olmaktadır. Daha şiddetli ve uzun öksürük nöbetleri ile balgam miktarında artış gelişmektedir. Ne yazık ki kronik bronşitli hastalar öksürük ve balgam çıkarma yakınmalarındaki bu değişiklikleri “Ben zaten sigara içiyorum, benimkisi sigara öksürüğü” diyerek çoğu kez önemsememekte ve tanıda gecikmeler yaşanmaktadır. Öksürük ve balgam çıkarmanın yanı sıra ağızdan kan gelmesi yada kanlı balgam çıkarma, göğüs ağrısı, nefes darlığı, kilo kaybı da akciğer kanserinin belirtileri arasında sayılabilir.
Yukarıda saydığımız yakınmaları olan ve muayenede akciğer kanserinden kuşkulandığımız olgularda ilk yaptığımız inceleme akciğer röntgeni çektirmektir. Akciğer filmi her zaman kanseri tam olarak göstermeyebilir. Filmde kuşkulu bulgular saptandığında Bilgisayarlı Tomografi çektirmek gerekir. Bilgisayarlı Tomografide hemen hemen her zaman Akciğer Kanserini net olarak görebiliriz. Bazı nadir olgularda akciğer kanseri Tomografide Zatürreye benzer bulgular verebilir, ancak bu tür durumlarda da antibiyotik tedavisine yanıt alınamaması bize bulguların akciğer kanserine bağlı olduğunu düşündürür.
Tomografide akciğer kanserini gördükten sonra yapılması gereken şey kanserli dokudan biyopsi alınmasıdır. Biyopsi birçok olguda, bronşların endoskopik cihazla gözlenmesi veya akciğer endoskopisi olarak da tanımlanabilecek Bronkoskopi adını verdiğimiz işlem aracılığıyla yapılır. Bronkoskopinin tanısal etkinliğinin düşük olduğu akciğerin uç kısımlarındaki lezyonlarda Bilgisayarlı Tomografi veya Ultrasonografi eşliğinde yapılan iğne biyopsileri ile de tanı konabilir. Eğer kanser, akciğerin zarları arasında sıvı birikimine yol açmışsa o zaman Ultrasonografi rehberliğinde yaptığımız ve torasentez adı verdiğimiz işlemle akciğerden alınan sıvının patolojik olarak incelenmesi de akciğer kanseri tanısı koydurabilir. Bütün bu yöntemlerle tanı konamayan çok az olguya (yaklaşık % 3-5 civarı) açık yada kapalı akciğer ameliyatları ile tanı konmaktadır.
Soru: Bu tanı yöntemlerinden hangileri hastanenizde yapılabilmektedir?
Az önce sözünü ettiğimiz tanı yöntemlerinden Bronkoskopi, Ultrasonografi eşliğinde İğne Biyopsisi ve Torasentez (akciğer zarlarında sıvı alınması) hastanemizde, Özel Doğuş Hastanesinde yapılabilmektedir.
Soru: Bronkoskopi nasıl bir işlem? Zor mu? Anlatabilir misiniz?
Bronkoskopi, akciğer ya da bronş endoskopisi olarak tanımlanabilir. Akciğer kanserinde önemli tanı yöntemlerinden birisi hatta en önemlisidir. Aslında halk arasında ‘mideye hortum salmak’ olarak da bilinen mide endoskopisine teknik olarak çok benzer. Mide endoskopi cihazındaki ile aynı teknolojiye sahip, ancak boyut olarak daha ince, ucunda videokamera olan bir cihaz ile ağızdan veya burundan nefes borusuna ve bronşlara girilir. İşlem öncesinde solunum yolları sprey, jel ve buhar şeklindeki ilaçlarla uyuşturulur. Ayrıca hasta tam olarak uyutulmaz ancak hafif düzeyde sedatize edilir. Genellikle işlem hastaların büyük çoğunluğu tarafından iyi tolere edilir. Yaklaşık %3-5 civarında çok az sayıda hastada genel anestezi gerekir. Bronkoskopi ile bronşların içi ekrandan görülür. Bazen bronş içindeki tümör tam olarak görülür ve biyopsi alınır. Bazen de cihazın ulaşma mesafesinin ötesinde ve gözle görülemeyen lezyonlardan farklı tekniklerle biyopsiler alınır.
Soru: Bronkoskopi her hastanede yapılabilir mi?
Bronkoskopi göğüs hastalıkları veya göğüs cerrahisi uzmanları tarafından yapılabilir. Bir çok hastanede yapılabilmektedir. Ancak oldukça deneyim gerektiren bir işlemdir. Bronkoskopi işlemi ile her akciğer kanseri olgusuna tanı konamayabilmektedir. Bronkoskopinin tanısal etkinliğinde en önemli unsur deneyimdir. Yirmi yıla yaklaşan deneyimimiz ile Özel Doğuş Hastanesinde bronkoskopi işlemini başarılı bir şekilde yapmaktayız.
Soru: Son olarak akciğer kanserinden korunmak için nelere dikkat etmeliyiz?
Akciğer kanseri için en önemli risk faktörü sigara içimidir. En sıklıkla sigara içenlerde görülür ancak tabi ki sigara içmeyenler de akciğer kanserine yakalanabilir. Sigaranın bırakılması büyük oranda kansere yakalanma olasılığını azaltır. Sigara bırakıldıktan sonra her geçen gün akciğer kanserine yakalanma olasılığı azalır. Bazı araştırmalara göre sigara bırakıldıktan 10 yıl, bazılarına göre de 15 yıl sonra akciğer kanserine yakalanma riski hiç sigara içmeyenlerle aynı düzeye gelir.
Akciğer kanseri için ikinci en önemli risk faktörü pasif içiciliktir. Sigara içiminin toplu ortamlarda ve evlerde özellikle çocukların yanında engellenmesi de akciğer kanserinden korunmada önemlidir.
Uranyumun yıkılması sonucu doğal olarak toprak ve suda bulunabilen ve binalarda biriken radon gazı, ayrıca halk arasında beyaz toprak olarak da bilinen asbest minerallerine maruz kalmak da akciğer kanseri riskini arttırabilmektedir. Radon gazı sıklıkla topraktan gelmektedir ve evlerin bodrum katlarında birikmektedir. Renksiz ve kokusuz olduğunda anlaşılması zordur. Bu konuda özel ölçüm yapılması gerekir.
Bu arada bilinenlerin aksine hava kirliliği akciğer kanserine yol açmaz. Ayrıca antioksidanlar ve çeşitli vitaminler sigara içenlerde akciğer kanserine yakalanma riskini azaltmaz.