Azerbaycanlı kadın
Bir gün otururken dükkânda yalnız başıma
Bir kadın bir erkek koltukta oturdu karşıma
“Merhaba” dedim, Adam engelli, kadın sağlam.
Yanında çocuk, kadın işte bu da benim balam.
Kadın mahzun, hem yüzünde okunurdu hasret
Her hâliyle belli çökmüştü içine gurbet.
“Nerelisin kardeş?” dedim, dedi ki: “Nahçıvan”
Dedim: “Zibadır Nahçıvan, hem de Azerbaycan”
Bende o lehçeyle dedim “bacı yahşimisan?”
Hemen güldü garibin yüzü, dedi: “Yahşiyam”
O an okudum bir şiir, çeşminden yaş geldi,
Tülbendiyle gizlice gözyaşlarını sildi.
Ay özen kurban zatın, menim atama benzer,
Şiir okuyuşun aynen menim babama benzer.
Çıkardı mendilini, kapattı o gözlerine,
Derununda ah çekti yaş döküldü dizlerine.
Okudum edebiyatı, âşığım şiirlere,
Aşinayem Farisi İngiliz Rus dillere.
Gelin geldim ben, Ege'nin bir ücra köyüne,
Kerpiç yapı, eski harabe köhne evine.
Men yazarem okurem, gülerler bu hâlime,
Kitabı alıp da çapayı verirler elime.
Koca cahil köylü cahil, yok içlerinde ahil,
Hep derler “iş bilmez bizim gelin ne de cahil”
Sekiz yıldır gitmedim vatanıma, anama,
Gurbet zor iş, hasretim kardaşıma atama.
Bilgenin cahillerle kalması essah gurbet,
Alay ederler de, hiç kimseden görmez hürmet.
Dedim: “Hatun adın nedir?”, dedi ki: ”Aypare”
Dedim ki: “Kulluk yapasın sen hakiki yâre”
Dedi: “Kur'ân bilerem, odur derdime çare,
Erimi hiç kırmam ki, bizde böyledir töre.
Sıkılınca alırım elime hoş kalemi,
Yazarım gönlümdeki acı yaman hasreti.
Kalem çok yahşi nesnedir, etmez itiraz,
Yeter ki dertli yürek teline, dokun biraz.
Menim adım Aypare, yüreğim pare pare,
Rabbim sılaya gitmem için, verir bir çare.
Orhan Yavuz Ejder-Akhisar