Bazen 1000 adam 1 adam yapmaz
Gönlü mühürlü, hırsı ve kine gözünü karartmış insanların var olan olaylar ve ortaya çıkan tarifsiz acılar üzerinden siyaset yapıyor olmaları ve bundan medet ummaları ne denli çaresiz ve ne zor durumda olduklarının en büyük göstergesi.
Öylesine çaresiz ve büyük bir zavallılık içerisindeler ki bu hem fikren hem ruhen tükenmiş durumdalar. Masum insanların katledildiği ve tarifsiz çirkin savaşın sonuçlarından sadece bir insana yüklenmeleri ve oynanan büyük oyunu görmezden gelerek terörizmi meşrulaştırmaları asla ama asla affedilecek gibi değil. Bunu fikri özgürlük ve demokrasinin bir gereği olarak görmek modern dünyanın kabul edebileceği türden bir şey değil.
Bilim adamlarının, eğitimcilerin üst bilişsel düşünme yani kendi düşünmeleri üzerine düşünme, düşüncelerini kontrol edebilme yetenekleri üst düzeyde olmak zorundadır. Bunlardan bu onurlu davranışı beklemek hepimizin hakkıdır. Beklentimiz de budur. Böyle olmalıdır. Fanatizme düşmemek ve objektifliğini kaybetmemek bu guruplar için olmazsa olmaz hükmünde olmalıdır. Fakat görülüyor ki bu konuda kendisine akademisyen diyen ya da bir şekilde bu liyakati almış bulunanların ne büyük bir fanatizm içerisinde olduğunu görüyoruz. Bu gerçekten çok acı.
Toplumsal olayları bilim ışığında ve objektif bakış açısını koruyarak tartışmak ve meselelere aydın yaklaşımında bulunmak apayrı bir şey, ölümler üzerinden yok edemedikleri bir fikri, kişi ya da kişileri ya da siyasi erki sorumlu tutarak buradan saldırıya geçip kendilerine bir tünel oluşturmak bu inanılır gibi değil. Hele bunu yaparken terörizmi ve ayrılıkçılığı kutsamak asla kabul edilebilir bir durum değil. Bu ne demokrasiye sığar, ne insan haklarına.
Engizisyon mahkemeleri, Ortaçağ Avrupa’sında kurulan Katolik kilisesinin dini inançlara karşı gelenleri cezalandırmak amacıyla kurduğu kilise mahkemeleridir. Aydın olmasını beklediklerimiz, bilimsek akademik çalışmalara imza atmasını arzu ettiklerimiz bu mahkeme yargıçlarına dönüşmüşler oysa.
Engizisyon mahkemeleri ile kilisenin baskıcı düşünce sistemine karşı çıkılması engellenmek istenmiştir. Karşı çıkanlar en ağır cezalara çarptırılarak çeşitli işkenceler uygulanmıştır.
Bu adamların 2016 senesinde yapmaya çalıştıklarının bundan ne farkı var.
Cadı avına çıkmış gibiler adeta.
Engizisyon mahkemeleri, uyguladıkları acımasız işkence yöntemleriyle tarihe geçmişlerdir. Akla mantığa sığmayacak işkence yöntemleri kullanmışlar hatta suçlu bulunan kişi ölmüşse mezarından çıkarılarak işkence edilebileceğine inanmışlardı.
Şimdi soruyorum bu adamların kini bu değil mi? .Her olumsuzluğu ve ters giden ne ise bunu birine yükleme çabalarının bundan ne farkı var?
Engizisyon mahkemelerinin uyguladığı birçok işkence yöntemi mevcuttu. En korkutucu olanı ve adından en çok bahsettireni; “BÖĞÜREN BOĞA” yöntemidir. Bu yöntemde suçlu; metalden yapılmış boğanın karnına konulur ve ateşe tutularak canlı canlı yakılarak öldürülüyordu. Bu yöntemde suçlu bulunan kişi çok büyük acılar çekerek yavaş yavaş bağıra bağıra can vermekteydi.
Bu adamlar yani kendilerine akademisyen diyenler inanıyorum ki ellerine fırsat geçirdiklerinde bu işkencelerden daha beter işkenceleri uygulamaktan geri kalmayacaklardır.
Nereden mi biliyorum?
Zire masum bebek ölümlerini amaçları için kullananlar engizisyon yargıçlarından daha acımasızlarda ondan.