Bir avuç toprak, biraz da su…
Unutmayınız ki; işin ehli olmak önemlidir.
İşi mutlaka bilen kişilere verdiğin takdirde gözün arkada kalmaz. Ama bizim ülkemizde işler öylesine dağıtılıyor ki; işe göre adam değil de… Adama göre iş yaratılıyor. Mantık şu: “Bizim adamımız olsun da…”
Hani “Ne iş yaparsın?” sorusuna “Ne iş olsa” cevabı veriliyor ya… Bizimkiler de “İşe alalım da, sonra yapacağı bir iş buluruz” saplantısı olunca Hz. Mevlana’nın şu sözü aklıma geliyor:
“Kunduracının önünde çiftçinin aleti, köpeğin önünde saman, eşeğin önünde kemik bir şey ifade etmez…”
Bu söz size çok büyük dersler vermeli diye düşünüyorsunuz ama gel gör ki; Onların umurunda bile değil!
Aslında; “İş, ehli olmayan kişilere verilince kıyameti bekle, kıyametin kopması pek yakındır” derler.
Cenap Şahabettin’i hepimiz tanırız değil mi? Özlü bir sözü var. Bayılıyorum: “Eşeği mektep müdürü yaparsan, dershaneyi ahıra çevirmesine laf edemezsin.”
Buna karşılık Arthur Miller de şöyle demiş: “Kurbağayı koltuğa oturtsan, o yine çamura atlar.”
Şimdi bu sözleri uzatmanın ne gereği var…
Bilen zaten biliyor…
Bizimki bilmeyenlere…
Veya işine gelmeyenlere!..
Konu işin bilen insanlar tarafından yapılmasına gelince, sporda bu çok önemli…
Aslında sadece spor mu? Bilinen, bilinmeyen yeni, eski işler için geçerli olması gerekir…
Bizim işimiz ve konumuz spor olunca, dönüp dolaşıp yine konuyu spora getiriyoruz… Ne yapacaksınız; 53. Yıla girince insanın frenleri de tutmuyor sanki…
O kadar bilgi, birikim, deneyim, tecrübe…
Yaş, birikim, deneyim, üstatlık ne olursa olsun… Bizler; “Ustalara saygı” da asla kusur etmeyiz. Etmemeliyiz… Ettirmeyiz!..
Böyle öğrendik, böyle öğreteceğiz…
İşimizi bildiğimiz noktada kesinlikle ahkâm kesmeyiz. Sadece fikirlerimizi söyleriz…
Konu biz değil de, siz olunca iş değişiyor.
Siz; bilseniz de bilmeseniz de o koltuğun getirdiği gücü silah olarak kullanıp da, günleri sayılı yıllarda atıp tutarsınız!.. Daha fazla yıllarda şans yakalayıp da koltuğa gömülenler yok değil… Onlar da iş yapsa ne ala!..
“Laf ola, beri gele, torba dola” diye halk arasında söz vardır. Bu; bir sözün saçma, anlamsız olduğunu belirtmek için söylenir… Söz; halk arasında bugüne gelinceye kadar da anlamsız, gösteriş için, faydası olmayan ve yapılmış olsun diye yapılan iş için de söylenmiştir…
Bazıları da vardır ki; tuttuğunu altın haline getirir. Değerini yükseltir. Belki yoktan var eder ve zirveye çıkarır. “Yiğidi öldür ama hakkını yeme” derler. Çok doğru!
“İş bilenin, kılıç kuşananındır…”
Yaşamımız da; bunlara da rastlıyor, onlarla birlikte yaşıyor ve takdir ediyoruz…
Örneklemeyi yapabiliriz ancak bugünlük konumuz başka… Şimdi size birisini soracağım.
Bülent Sağlam’ı tanır mısınız?
Cevap olarak; “Tanırım, tanımam, ne bileyim…” gelecektir.
Çok normal.
O zaman anlatayım.
Çocukluk ve delikanlılık dönemimden arkadaşım. Birlikte aynı okul ve kulüp takımında futbol oynadık.
Öğretmenlik, şirketlerde profesyonel yöneticilik yaptı. Başarılı bir özgeçmişi var. Sporun, üstelik de siyasetin içinde. Hiç kimse kusura bakmasın ama konusunda işin ehli… 65’li yaşları aşmasına karşın okumaktan, üniversite bitirmekten bıkmadı… Her yıl sınava girse, bir başka bölüme devam edecek… Öylesine de kendisini geliştiren birisi…
Yukarıda da bahsettik ya; işimiz gücümüz spor diye…
Bülent’in de işinin bir ucunda spor var. Çünkü seviyor.
Geçenlerde Özgür Özel’e bir dosya ulaştırdı…
Şimdi “Bu da kim?” diye sormayın… O kadar çok TV’lere çıkıyor ki; dizilerdeki başrol oyuncularını bile kıskandırıyor…
Özgür Özel’in ismini mutlaka duymuşsunuzdur. Manisalı eczacı. Ama siz onu CHP Grup Başkanvekilliğinden tanıyacaksınız. 24., 25., 26. ve 27. dönem Manisa milletvekili. 24 Haziran 2015 tarihinden beri Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilliği görevini sürdürmekte.
Başarılı bir siyasetçi. Gerçekten takdir ediyorum… El attığı işi “dört dörtlük” yapmaya çalışıyor…
Şimdi siz, “Spor… Siyaset ve Bülent ile Özgür arasındaki ilişki ne alaka?” diyeceksiniz.
Haklısınız…
Bülent Sağlam, İzmir’de, Karşıyaka’da oturmasına karşın bir ayağı Akhisar’da olan, doğduğu kentle bağlarını hiç koparmayan, fırsat buldukça da şehre gidip halkla, arkadaşlarıyla birlikte olup sohbet eden birisi. “Akhisar Aşığı.”
Bu aşk onu son yerel seçimlerden önce “Akhisar’a hizmet” için CHP Akhisar Belediye Başkan Adaylığına soyundurdu ve aday adayı oldu. Ancak ön seçimde kaybetti…
Yenilgiye karşın Akhisar’dan kopmadı, partisine daha sıkı sıkı sarıldı. Akhisar’a daha fazla gitmeyi, orada kalmaya fazlalaştırdı.
Özgür Özel ile bağlantısı bundan… İlişkilerini koparmadı…
Spora gelince…
60 Maddelik Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi, TBMM Başkanlığına sunulduğu dönemde Özgür Özel’e bir spor dosyası sundu…
Dosya bende de var… Gerçekten çok yararlı bilgileri içeriyor…
Özgür Özel bakar mı, okur mu, ilgilenir mi? Bilemem…
Manisalı hemşerim olan milletvekilini tanımam… Sadece TV’lerde gördüm. Sesini duysam “İşte o derim” o kadar!..
Bülent Sağlam’ı çok iyi tanırım.
Sizin de tanımanızı isterim. Şimdi, bir röportajında kendisini nasıl tanıttığına göz atalım:
“Akhisar´da doğdum. İlk, orta, lise öğrenimini Akhisar´da tamamladım. Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü Fizik, Kimya, Biyoloji bölümünü, Anadolu Üniversitesi Yerel Yönetimler bölümünü ve Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünü bitirdim. Rize- Kalkandere Lisesinde Fizik öğretmeni ve yönetici olarak çalıştım. Öğretmenlik görevinden istifa ettikten sonra 190 ülkede faaliyette bulunan Ünilever de 15 sene boyunca satış ve ticari pazarlama departmanında yönetici pozisyonunda görev yaptım. Toprak Holding bünyesindeki Toprak Tüketim Malları Pazarlama ve Ticaret A.Ş de Türkiye Satış Müdürü, Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Başkan vekilliği ile Toprak Kâğıt Sanayi A.Ş de Yönetim Kurulu Üyesi olarak 8 yıl çalıştım. Siyasete CHP Gençlik Kollarında atıldım. 5.000 üyeli Proje Akhisar´ın kurucusuyum.”
Bülent Sağlam’ın kenti yönetmek için harika projeleri var. Bunları ön seçim öncesi birkaç kez gezdiği Akhisar’da herkese tek tek anlatmış, Özgür Özel’e de sunmuştu. Aday olamadı. Aday olan arkadaşına seçildikten sonra tebrik ziyaretine gitti ve “Her konuda yardıma, desteğe hazırım” dedi… Proje dosyasını sözlü olarak sundu… O gün el sıkıştığı başkanla bir daha görüşmedi… Nedeni de arayan soranın olmamasıydı…
Anlayacağınız Akhisar için yıllarca ürettiği projeleri havada kaldı…
İnşallah spor yasası için sunduğu dosyayı okuyan biri çıkar!
Spor ve siyasetin iç içe olduğu günümüzde “Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu” amacına uygun olarak yürürlüğe girer ve Türk Sporuna, Türk Spor Kulüplerine büyük yararı dokunur.
Bekleyip göreceğiz…
Yukarıda “işin ehli olmak” demiştim ya…
Gerçekten işin ehli olanlar kendilerine sunulan dosyaları bırakın, söylenecek bir tek sözü bile “Belki işe yarar” diyerek havada kapar…
Bir yanda ülkesi için Ankara’da siyaset yaparak hançerelerini yırtan Özgür Özel…
Diğer taraftan doğduğu şehre hizmet aşkıyla yanıp tutuşan Bülent Sağlam…
Ve diğer taraftan da kibirle el sıkmayı bile lüks gören, küçümseyen… İşin ehli olmadığı halde kendisine öylesine süs veren… Gerçek değerlere tepeden bakan…
Biz ise; Yunus Emre’nin dizelerine sığınmış, yaşamımıza mütevazi şekilde devam eden, halka ve hakka hizmette kusur etmemeye özen gösterenleriz. Kim miyiz?
“Bir avuç toprak,
Biraz da suyum ben,
Neyimle övüneyim
İşte buyum ben.”