Bu yorumu da sizlerin hür vicdanına bırakıyorum
İslam tarihinde ezan ve minarenin ayrı bir yeri vardır. Ezan da minare de İslam’ın en mühim sembolüdür. Yabancı bir beldeye ilk gidildiğinde hemen o beldenin minaresine bakılır eğer minare varsa işte burası bir Müslüman belde olduğu kolayca anlaşılır. Minareye, Müslüman Türk tarihinde, diğer Müslüman milletlerden daha çok önem verilmiştir. Tarihimizde bugüne kadar yapılan minareler ortadadır. Mesela Sultan Ahmet Camii, Süleymaniye, Selimiye camilerinin üç şerefeli minareleri hâlâ da turistlerinin hayranlıkla gezip ziyaret ettikleri yerlerdir. Minarede müezzinin o yüksek küçük yuvarlak balkona çıkıp ezan-ı şerifi okuduğu için oraya "şerefe" ismini vermişler, yani ezanla şereflendi bunun adı "şerefe" oldu.
Maalesef üzülerek yazıyorum bu narin mimari ve estetik minare şerefeleri şimdi müezzinin çıkıp okuyacağı ezandan mahrum kalmışlar. Bu şeref, şerefelerin elinden alınmıştır.
Geçen ramazanda torunlarımla sohbet ediyordum çocuklar oruçlu idi. İftar vakti yaklaşıyordu. Ben vakit geçsin diye çocuklara küçüklüğümde yarım gün tam gün tuttuğum oruç hatıralarımı anlatıp onları güldürüyordum. Ben, “çocuklar bizim çocukluğumuzda hoca minareye çıktı mı hocayı minarede gördük mü, çok sevinirdik” dedim. Torunlardan biri bana “Dede, müezzin intihar etmek için mi o minarenin yüksek yerine çıkıyor?” deyince, sanki tepemden aşağı kaynar sular döküldü. Şaşırdım donakaldım. Dedelerim üç şerefeli minareler yapmış, torunlarım bu şerefelerin ne işe yaradığını bilmiyor! Yeni nesil de haklı. Sorun bakalım yeni nesilden kaç kişi müezzini minare şerefesine çıkıp ezan okurken görmüş? Maalesef gören yok. Bu güzel minare şerefe ezan geleneği ne yazık ki unutuldu gitti...
Yetiklerden rica ediyorum bu güzel minareden ezan okuma geleneğinin tekrar hayata geçirilmesi, en azında her şehrin beldenin bir merkez camisinde müezzin efendinin minarenin şerefesine çıkıp ezan okumasını sağlamak çok önemli. En azında çocuklarımız bu güzel minare şerefe kültürümüzü gözleriyle görsünler. Bir sonraki nesillere aktarsınlar. "Merkezî ezan sitemi" sebebiyle böyle giderse hocalarımız ezan okumayı da unutacaklar!..
Dinî, tarihî, millî köklerimizi sağlamlaştırmalıyız. Bakın Avrupa’nın en büyük devasa kiliselerini gezme imkânım oldu. Almanya Köln Dom Kilisesi, Paris Notre Dam Kilisesi buna benze birçoğunu inceleme imkânım oldu. Hiç birisinde elektronik cihaz bile yok. Kilise papazları kilise çanlarını elle çaldırıyorlar ki bu ülkeler ses sisteminin en iyisini yapabilecek olan devletlerdir. İsteseler o mabetlerinin her tarafını elektronik dijital lazerle ve benzeri teknolojilerle donatamazlar mı?
Minareleri şerefelerini ezan şerefinden mahrum bırakılmamalı. Şimdi birileri diyebilir ki: “Yahu senin yazdığın da iş mi? O yüksek minare şerefelerine her gün beş vakit ezan okumak için hiç çıkılır mı? Buna güç mü yeter?” Peki eski hocalar yavan ekmek tarhana çorbası yerken o zayıf hâlleriyle nasıl çıkıyorlardı? Veya birisi her minare şerefesine çıkana ücret verse, mesela birinci şerefeye 1000 TL ikinci şerefeye 2000 TL üçüncü şerefeye 3000 TL konulsa aşağıda ezan okuyana da hiç para verilmese ve uygulama serbest bırakılsa, acaba hangi şerefede çok ezan okunur? Bu yorumu da sizlerin hür vicdanına bırakıyorum. İnsanlar övünüyorlar ya gördün mü şurada çift minareli cami yapılmış buraya dört minareli cami yapılmış -ki övünsünler haklarıdır amma maalesef o minare şerefeleri ezandan mahrum ve mahzun!
Orhan Yavuz Ejder Akhisar-Manisa