DİSK Emekli-Sen, yaptığı Basın açıklamasında Kırmızı Kart gösterdi

11.01.2025 13:54

Okunma Sayısı: 112

DİSK Emekli-Sen Akhisar Şubesi, Türkiye genelinde eş zamanlı olarak, emekli ve asgari ücret zamları ile ilgili basın açıklaması saat 13.00’te Öğretmenevi önünde basın açıklaması yaptı.

DİSK Emekli-Sen, yaptığı Basın açıklamasında Kırmızı Kart gösterdi
Akhisar Haber Ajansı

DİSK Emekli-Sen Akhisar Şubesi, Türkiye genelinde eş zamanlı olarak, emekli ve asgari ücret zamları ile ilgili basın açıklaması saat 13.00’te Öğretmenevi önünde basın açıklaması yaptı.

Demokrasi Platformu Bileşenleri destek verdiği basın açıklaması “Susma Haykır Yoksulluğa Hayır”, “Emekliler haykırıyor Geçinemiyoruz”, “Emekliyiz, Haklıyız, Kazanacağız!”, “Çetelere Değil Emekliye Bütçe”, “ Sadaka Değil Hakkımızı İstiyoruz”, “ Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek”, “Direne Direne Kazanacağız!”, “İnsanca Yaşamak İstiyoruz”, “ İnsanca Yaşamak İstiyoruz”, “Birleşe Birleşe Kazanacağız”, “Sefalete teslim Olmayacağız”, “Direne Direne Kazanacağız”, “Emekliyiz Geçinemiyoruz”, “Gün Gelecek, Devran Dönecek AKP Halka Hesap Verecek”, “Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek”, sloganları adlında açıklamayı DİSK Emekli-Sen Akhisar Şube yönetim kurulu üyesi Mustafa Bulgurcu okudu.

Mustafa Bulgurcu’nun okuduğu basın açıklamasının tam metni;

DEĞERLİ BASIN EMEKÇİLERİNE VE HALKIMIZA Ülkemiz, ekonomisinden siyasetine, sosyal yaşamından kültürüne kadar toplumsal yaşamın her alanında adı konulmamış derin bir kriz yaşamaktadır. İktidar blokunun, uyguladığı yanlış ve yanlı ekonomik politikalar nedeniyle emekliler, emekçiler her geçen gün daha da yoksullaşırken, bir avuç mutlu azınlık ise servetine servet katmaya devam ediyor.

Günümüzde emekliler; devalüasyon, enflasyon ve zam canavarının çarkları arasında ezilmiş ve adeta cehennem hayatı yaşamak zorunda bırakılmışlardır. Oysaki emekliler, yaşamlarının en verimli dönemlerinde mal ve hizmet üreterek ülkenin gelişip kalkınmasına hizmet etmiş ve emekli olunca da rahat, huzurlu ve refah içinde bir yaşam yaşamayı hep düşleyerek, yaşamayı ertelemiş insanlardır. Bugün geldiğimiz noktada ise aldıkları emekli maaşlarıyla zorunlu ihtiyaçlarını bile karşılayamamaktadırlar.

Milletvekili emeklileri dışındaki diğer emeklilerin neredeyse tamamı yoksulluk sınırının ve hatta ezici çoğunluğu ise açlık sınırının altında bir emekli maaşı ile yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar. ( 1 )

Görünen o ki iktidar bloku, biz emeklileri gözden çıkarmış ve ülke ekonomisine gereksiz bir yük olarak görmektedir. Oysaki biraz düşünseler; bugün bindikleri uçak, vapur ve arabasından tutun da geçtikleri yol ve köprüsüne kadar her şeyi yapımında emeği olan bizleriz. Ülkenin gelişme ve kalkınmasının her miliminde bizlerin alın teri vardır. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2025 yılına ilişkin belirlediği Asgari Ücretin "açlık sınırının altında", geçimlik değil sefalet ücreti olmasıdır. Emekçinin ve emeklilerin günün ekonomik koşullarına göre İnsanca yaşamasını olanaklı kılacak, insanlık onuruyla bağdaşacak, bilimsel, objektif yöntemler ve güvenilir veriler temel alınarak TABAN ÜCRET olmalıdır. 2025 Yılına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı emekçilerin karşı karşıya bulundukları geçim koşullarını dikkate almadan, çalışanların temsilcilerinin katılmadığı bir toplantıda İşveren Temsilcileriyle "ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum" gerekçe gösterilerek AÇLIK SINIRININ bile altında ASGARİ ÜCRET belirlemesi kabul edilemez. ( 2 ) 2025 yılına ilişkin belirlenen ASGARİ ÜCRET ile "Türkiye Cumhuriyetinin uluslararası piyasa koşullarında rekabet edebilmesi için ve Suriye başta olmak üzere yurt dışında girişilen Yeni Osmanlıcılık Politikaları emekçileri fedakârlığa zorlamayı hedeflenmektedir. Kendilerinin neden oldukları ekonomik ve siyasi krizin bedelini emekçilere ödetmeyi hedeflemektedir. Türkiye'de asgari ücret, Avrupa Birliği üyesi ülkelerde geçerli olan ASGARİ ÜCRETİN oldukça altındadır. Çalışanların %60'ı asgari ücret seviyesinde çalışmaktadır. Bu oran Avrupa ülkelerinde%6'yı geçmemektedir. Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu TBMM tarafından onaylanmış ve yürürlüğe girmiş Uluslararası Sözleşmeler ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, ASGARİ ÜCRET DÜZENLEMESIYLE, emekçileri "aşırı düşük ücretlere" karşı korumayı güvence altına almaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "Ücrette Adalet Sağlanması" başlıklı 55. Maddesinde de "ücret emeğin karşılığıdır" denilmekte ve devlete/hükümete "çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli önlemleri alma" görevi vermektedir denilmektedir. Bugün16 milyona yakın emeklinin nerede ise yarısı asgari ücret veya altındaki ücretle geçinmek zorunda bırakılmıştır. En düşük emekli aylığı 12.500.-TL’ dir. ( 3 )

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında en düşük emekli aylığı asgari ücretin%40 üzerindeydi. Emekliler sefaletle yaşamaya mahkûm edildiler. TÜİK, enflasyon rakamları düşük göstererek emeklileri devamlı mağdur etti. TÜİK'in enflasyonu bile %45 seviyesinde ve vergi oranı % 47 iken emeklilere %11,54 zam artışı reva görülmüştür. Gerçek enflasyon rakamları ise%80'leri aşmaktadır. Buda emeklilere yaşamayın demektir. (4)

İşçiler, emekçiler ve yurttaşlar bu anlayışı kabul etmemeli, bu anlayışa karşı "KİTLESEL, BİRLEŞİK ve BARIŞÇIL" direnme hakkını kullanmalıdır.

Bugün bu vahim tablo ülkenin her düzeyinde yaşanmaktadır.. Balıkesir’de ZSR isimli çok uluslu/çok ortaklı "Askeri Mühimmat Üretim Tesisinde" İş ve İş Sağlığı Güvenliği önlemlerinin zamanında alınmaması nedeniyle meydana gelen patlamada 8'i kadın olmak üzere 11 işçinin iş cinayetine kurban edilmesinde yaşanıyor. Mitolojide bin pınarlı İDA diye bahsedilen Kaz dağlarında Cengiz Holding ile doğanın katledilmesiyle yaşanıyor. Akhisar’da organize sanayi bölgesinde THY tekstil fabrikasında işten çıkarılan işçilerle yaşanıyor. Karadeniz ‘de Hes’lere karşı direnen köylülerle yaşanıyor. Sağlıkta ‘’eziyet yönetmeliğine’’ karşı sağlık emekçileriyle yaşanıyor. Ülkenin her yerinde emeğe ve doğaya karşı bir mağduriyet yaşanmaktadır. Biz bunları kabul etmiyoruz işçiler, emekçiler, emekliler olarak hep birlikte haykırıyoruz. ‘’Birleşe birleşe kazanacağız’’.(5)

Taleplerimiz; *2025 yılına ilişkin belirlenen ASGARİ ÜCRETİN Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında güvence altına alınan "geçim şartları" yaklaşımına göre iptal edilip yeniden belirlenmesini,

*Emekçilerin insani ve sürdürülebilir yaşamasını olanaklı kılacak ve insanlık onuru ile bağdaşacak İNSANCA YAŞANACAK bir gelire yükseltilmesini,

*ASGARİ ÜCRET sonrası ilk vergi basamağı için uygulanacak Vergi Adaleti yapılmasını, çok kazanandan çok, yoksulluk sınırı altında ücret alandan hiç vergi alınmamasını,

*İş yeri çalışma koşullarının ve ortamının İşçi Sağlığı ve Güvenliği önlemleri esas alınarak düzenlenip, periyodik olarak denetlenip eksikliklerin saptanması ve saptanan eksikliklerin giderilmesini,

*İş yeri çalışma koşullarının ve ortamının kadınların özgül ihtiyaçlarını da içerecek şekilde insani, sağlıklı ve güvenilir hale dönüştürülmesi,

*Ülkemizde giderek sıradanlaşan "kadının en yakınındaki erkekler" tarafından katledilmesini yanında İş Cinayetlerine kurban edilmesini protesto ediyor, ve ülkemizin bu ayıbı taşımasını kabul etmiyoruz.