Eşin tasarruf yetkisinin kısıtlanması mümkün müdür?
Türk Medeni Kanunu eşlerin gerek birbirleri ile gerekse üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde sözleşme özgürlüğü ilkesini kabul etmiştir. Medeni Kanunumuzun 193.maddesine göre, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, eşlerden her biri, diğer eş ve üçüncü kişilerle her türlü hukuki işlemi yapabilir. Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere eşler arasında kabul edilen eşitlik prensibi uyarınca, kadının/erkeğin bazı hukuki işlemleri için hakimden izin almasına gerek görülmediği gibi eşler de birbirlerine karşı borçlarını ifa etmeli, aksi halde sonuçlarına katlanmalıdır. Yani kural olarak eşlerden her biri diğer eş ile her türlü hukuki işlemi yapabileceği gibi, üçüncü kişilerle de her türlü hukuki işlemi yapabilir. Buna göre bir eş herhangi bir yetkili makamın onayını almadan ve diğer eşin rızası olmadan kural olarak her türlü hukuki işlemi yapabilir, bu konularda hakim kararına gerek yoktur.
2002 yılında kabul edilen Medeni Kanunu’nun 193. Maddesinde öngörülen sözleşme yapma serbestisine, aynı kanunun çeşitli maddeleri uyarınca bazı kısıtlamalar getirilmiştir. Bu kısıtlamalar sayesinde eşlerden birinin yapacağı bazı işlemler diğer eşin ya da hakimin onayına bağlı olarak geçerli olabilecektir. Bu kısıtlamalardan biri de 199. Maddede karşımıza çıkmaktadır: “Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğünün yerine getirilmesi gerektirdiği ölçüde, eşlerden birinin istemi üzerine hakim, belirleyeceği malvarlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak onun rızasıyla yapılabileceğine karar verebilir. Hakim bu durumda gerekli önlemleri alır. Hakim, eşlerden birinin taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisini kaldırırsa, re’sen durumun tapu kütüğüne şerh edilmesine karar verir”. Bu maddeden anlaşılacağı üzere, eşlerden birinin ailenin ekonomik geleceğini tehlikeye sokması veya evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğü yerine getirmeyeceğinin anlaşılması durumunda, diğer eş dava yolu ile bazı tedbirlerin alınmasını talep edebilecek ve bir malın satışı gibi hukuki işlemlerde kendi rızasının aranmasını sağlayabilecektir.
Tasarruf yetkisini kısıtlamanın şartları nelerdir?
Eşlerden birinin talebi üzerine, hakim kararıyla diğer eşin tasarruf yetkisinin kısıtlanabilmesi için kanunda aranan şartlar gerçekleşmiş olmalıdır.
- Eşlerden birinin bir mal veya hak sahibi olması
- Bu eşin tasarrufta bulunma tehlikesinin varlığı (bir malı satma, sahip olduğu bir hakkı başkasına devretme, bir malı karşılıksız olarak bağışlama vb…)
- Ailenin ekonomik varlığının veya evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğün yerine getirilmesinin tehlikede olması gerekmektedir.
Ailenin ekonomik varlığının tehlikeye girdiğinden bahsedebilmek için; eşin bir taşınmaza satış ilanı vermiş olması, eşlerden birinin gelişigüzel, gereksiz, yersiz harcamalarda bulunması veya tüm gelirini kumarda kaybetmeye başlaması, eşin malvarlığındaki ani ve hesapta olmayan azalmalar, taşınmazını düşük bedelle satacağı konusunda bir şahsa söz vermesi, evlilik devam ederken eşlerden birinin üçüncü kişiyle ilişki kurması ve malvarlığının o tarafa gideceği tehlikesinin ortaya çıkması gibi bir durum söz konusu olmalıdır.
Evlilik birliğinden doğan mali yükümlülüğün yerine getirilmemesi hususu ise özellikle boşanma hazırlığı içerisinde olan çiftleri ilgilendirmektedir. Eşler arasında uyuşmazlıkların varlığı halinde, eşlerden biri diğer eşe zarar vermek veya nafaka ve tazminat vermemek amacıyla sahip olduğu malları elinden çıkarma gayreti içerisine girebilmektedir. Bu sebeple bazı satış veya devir işlemleri gerçekleştirme girişiminde bulunma ihtimali vardır. İşte bu gibi durumlarda diğer eşin karşı karşıya kaldığı tehlikenin bertaraf edilmesi için 199. madde ile eşlerin malları üzerindeki tasarruf yetkilerinin diğer eşin rızasına bağlanabileceği kabul edilmiştir.
Yukarıda izah ettiğimiz şartların varlığı halinde, ailesinin ekonomik geleceği tehlikeye giren veya evlilik birliğinden doğan bir mali yükümlülüğün yerine getirilmeyeceği endişesi taşıyan eş, dava yoluyla kendi rızasının aranmasını talep edebilir. Tasarruf yetkisinin diğer eşin rızasına bağlı tutulduğu malvarlığı değerleri her türlü ev eşyası, otomobil, banka hesabı, aile konutu dışındaki taşınmazlar, hisse senetleri yatırım fonları olabilir. Yetkisi kısıtlanacak olan eşin bu durumdan kurtulmasının tek yolu ise hakime, söz konusu tehlikeyi ortadan kaldırmaya yeterli bir teminat göstermesi olacaktır. Mahkeme kararıyla eşlerden birinin rızasına bağlanan hukuki işlemler, eş onay vermediği sürece geçersiz olacaktır.
Anlaşılacağı üzere bu konu, ailenin ekonomik varlığının korunması amacıyla düzenleme alanı bulmuş olup ancak dava yolu ile yetkili ve görevli mahkemeler aracılığıyla ileri sürülebilecektir. Bu hususta daha ayrıntılı bilgi sahibi olmak ve sorularınıza sağlıklı yanıtlar almak için avukat yardımı almakta fayda olduğu kanaatindeyim. Yeni yazılarda görüşmek üzere, güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle…
Av. Tuğba ÇIĞ
İletişim: av.tugbacig@gmail.com
Kaynakça: http://dergiler.ankara.edu.tr