Evlilik
Cemiyetin cinnet haline kafa yormadan önce kendi cinnetimizi gözden geçirmemiz gerekiyor.
Asla ihtiyacımız olmayan şeyleri ihtiyaçmış gibi göstermek küresel sömürü düzeninin inanılmaz başarısıdır.
Sahabe döneminin referanslarından yola çıkarak yaşam belirleyen dostların evlilik törenlerini izlemek acı verici.
Kadın kendisine takılan takı değerince şahsını değerli buluyorsa ve erkek bununla övünüyorsa mayına basılmış demektir.
Gelinlik denince akla stpaplez gelinlikten başka bir şey gelmiyorsa durum vahim demektir.
Düğünlerde çiçek göndermek kadar büyük israf olamaz. Mutlaka düğün sahiplerinin misafirlerini yardım kurumlarına yönlendirmeleri gerek.
Giderek ticari bir sömürü aracına dönüşen düğün organizasyonlarından kaçınılmalı. Asla özendirilmemeli.
Ortalık yerde pek çok çocuğun koşturduğu bir ortamda sema gösterisi yaparak muhafazakâr düğün yapıyorum acziyetinden kurtulunmalı.
Evliliği cinnet haline dönüşen törenlerden kurtarmamız gerekiyor.
Mutlak itaat beklentisini din gibi savunmak evliliğe zarar veriyor.
Aynı kültür ve görgü çevresinden insanların evlilikleri daha sağlam oluyor. Kültürel farklar ileride sıkıntı oluşturuyor.
Kadının ve Erkeğin kendini yeniden ele alması gerektiği zamanlardayız.
Evliliği ne çok zorlaştırmalı ne de hafife almalıyız.
Anadolu da bir tabir vardır (kırk bir bağın otunu yemek) .İşte böyle olunca evlilikler kötü anılar üzerine inşa edilmiş olur .
Cemiyet neden bu hale geldi sorusunu sormadan önce herkes aile kavramına ve yuvasına bakmalı ve derlenip toparlanmalı.
Muhabbet, şefkat ve merhamet sarmalında kurulmamış bir evlilikten dünyaya gelen çocukların el bombasına dönüşmesine şaşmamak gerek.
Evliliği matematiksel bir hesap ve madde planlı bir şirket sözleşmesine çevirdiğiniz anda toplumsal olarak çöküş hızlanır.
Evlilik müessesesinin giderek ticari bir zihniyet alması toplumsal çöküşün işareti.