• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • Manisa 19 °C
  • İzmir 19 °C
  • 3 Vardiya Çalışacak Bay ve Bayan Aranıyor
  • Gece Bekçisi Aranıyor
  • ASDER Edebiyat Atölyesi Başlıyor
  • Vasıflı, Vasıfsız Çalışma Arkadaşları Aranıyor
  • Ramiz Et İşleme Tesislerine Çalışan Aranıyor
  • Kasiyer ve Şef Garson Aranıyor
  • İkinci el saç ve sandaviç panel bulunur

Görükle’ de “Umudum Sevdandı”!

Tuncay Şen

Görükle’ de “Umudum Sevdandı”!

1993 yılında Uludağ Üniversitesi Görükle yerleşkesinde ki öğrenci yurdunda ard arda açılan üç resim sergisinin hikayesidir.

UMUDUM SEVDANDI

Serin bakışlım

Ağlatan gülüşlerinle

Turuncuya boyamışsın denizi

Ben onda arıyorum yalnızlığımı

Ulaşabilirsem

Umut haykıracağım boşluğa

Bir sen duymayacaksın. 1992

 

Uludağ Üniversitesi,Bursa da Görükle yerleşkesindedir. Hemen yakınında ki bir kasabadan ismini almıştır. Bu yerleşke içerisinde bir kasabadan daha fazla nüfus barındıran Kredi Yurtlar kurumunun yurdu bulunmaktadır.

  Bu öğrenci yurdu içerisinde 1993 yılında  peşpeşe üç resim sergisi açılmıştır. İkisi kişisel sonuncusu da karma sergidir. İlk sergi “Umudum Sevdandı” ismiyle bana aitti.İkincisi “penceremdeki Güneş” ismiyle Gülbin Arslan’a  ve sonuncusu da bu iki sergiyi açanların gayretiyle açılan “Mozaik” isimli karma resim sergisidir.

90 lı yılların başlarındaki Uludağ üniversitesi ve yerleşke içerisinde ki öğrenci yurdunun panoraması hatırlatılmadan bu sergileri anlatmak ve anlamak yavan kalacaktır Sol öğrenci hareketinin ivme kazanarak üniversite ve yurtta hakim olduğu yıllardı. Yurt idare binasının işgali, rektörlük binası işgali, öğretimin verildiği amfilerin işgalleri, geniş katılımlı yemekhane boykotları, o dönemleri yaşamışların hafızasında kaldığı şekliyle olağan olaylar gibiydi.Bu hakimiyete karşı çıkan kesimin itirazı ile zaman zaman cephesel öğrenci çatışmaları yaşanırdı.Ardından jandarma olaya el koyar, göz altılar başlardı.

Böyle süreçte süreçte başlayan 1992-93 öğrenim yılında Görükle öğrenci yurdu müdürlüğüne Yılmaz Yalçın atanmıştı. Öğrencilerin yurt idaresine başvurusu ve idarenin onayı ile yurtta sosyal, kültürel ve sanat kolları kuruldu. Ben bunlardan resim kolunun başkanlığını üstlenmiştim.Haftada iki gün akşamları kurs öğrencileri olarak bize tahsis bir oda da toplanırdık. Resim bölümünden hocalar bize teorik ve uygulamalı dersler verirdi.Fotoğrafçılık kolu, Tiyatro kolu, Gazetecilik kolu ile yakın bağlar kurmuştum. Fotoğrafçılık kolunun karanlık odasına girmişliğim, “Arkadaş” isimli yurt gazetesi çıkaran gazetecilik kolu çalışmalarını izlemişliğim ve tiyatro kolunun hazırlandığı provaları seyretmişliğim vardı.

 Yurt müdürümüz Yılmaz Yalçın dan resim sergisi açmak istediğimi söyledim. Kültür ve sanata beni şaşırtacak düzeyde ilgisi vardı. Hayata farklı pencerelerden bakıyor olsak da birbirimizi anlayabiliyorduk. Bazen odasında saatlerce sanat üzerine sohbet yapardık. Sergi için bana izin vermekle kalmadı, Yurt yemekhanesinin altında ki  atıl bir salonu sergi salonu olarak hazırlatacağını söyledi. Sözünde durdu.idareden hatırladığım kadarıyla Bilal Kot, o salonun sanat galerisine dönüşme sürecinde hep yanımda olmuştu.Salon boyandı, ışıkları değiştirildi. Spot ışıklar takıldı.

İdarenin de katılımıyla sergi açılışı yapıldı. Sergi girişinde bir pano hazırlamıştım. Sergiyi gezmeden önce kişilere bir duygu yüklemesi yapmayı düşünmüştüm. (O yazıyı altta sunuyorum). Sergiyi gezenlerin duygu düşünce ve eleştirileni yazabileceği bir  defter koymayı ihmal etmedim. O yeşil kaplı defteri hala saklar ve okurum.  Kitaro, fon müziği olarak hep çaldı. İdaresinin kokteyl jestini hala unutamam.

“Umudum Sevdandı” sergisi, şiir ve resmin bütünleştirilmeye çalışıldığı bir sergiydi. Bu tarz bir sergiyi ressam ülkü Acar da daha önceleri görmüştüm. Resmi de seviyorum, şiiri de. Bu sergide bu iki sevgimi bir arada  sunmak istedim. 80 kadar eser vardı. Bunların yarısı , karakalem, suluboya ve pastel boyalarla yapılmış çalışmalar idi. Diğer eserlerin büyük çoğunluğu usta şairlerden seçilmiş sevda şiirleriydi. A4 boyutunda ki eserler de şiirleri el yazımla yazmış, boşluklara da sulu boya  ile o şiirleri okurkenki ruh halimle desenler yapmıştım. Bana ait şiirlerden oluşan eserleri de usta şairlerin aralarına serpiştirmiştim. Şiirlerim bir bakıma görücüye çıkıyordu.  Bu sergi 10 gün kadar açık kaldı. Kasaba büyüklüğünde ki yurt öğrencilerinin hepsi gezmiştir diye düşünüyorum. Kalınca anı defteri yazılanlarla doldu.

 Sergi süresince bir acı yaşadım. Yemek için sergiden ayrılırken sergi kapısı kapatmamıştım. O arada densizin biri müstehcen bulduğu için birkaç resmimi karalamış, geri dönüşsüz bir şekilde tahribata uğratmış ve “ bu resimler müstehcendir !” diye de not düşmüş.kanım çekilircesine üzülmüştüm. Panoya koyduğum bazı yazıları yırtıp yere atmışlardı.Bu saldırıya karşı hemen kınama yazısı hazırlayıp fotokobile çoğaltarak , yurdun hemen hemen her yerine astım. Yurt müdürümüz de dahil olmak üzere tüm arkadaşlarım ve sanat severler bu üzüntülü süreçte yanımda yer aldılar.Bana moral ve motivasyon verdiler.

“Umudum Sevdandı” sergim daha sonra Tokat a gitti, ve Akhisar da da sergiledim.

Bu sergimden sonraki aylarda resim kolunda oldukça üretken arkadaşlarımızdan Glbin Arslan' ı yüreklendirip “Penceremdeki Güneş” isminde sergi açmasını sağladık. Ve o yılın final sergisini de “Mozaik” ismiyle karma sergi olarak sunduk. Karma sergi açılışımıza fırçasız ressam Cemil Başo ‘yu ve kursumuza gelen resim hocalarımızı davet etmiştim. Bizi kırmadılar geldiler.Yurt idaresinin şu an hatırlamadığım bir nedenle tiyatro koluna karşı olan olumsuz tutumu yüzünden bukol tiyatro eserini sergilemeyi durdurmuştu. Diğer kollarda destek amacıyla bütün faaliyetlerini durduklarını deklare etmeye başladılar. Ben resim kolu olarak bu karara uymayacağımı karma sergimizi açacağımızı, açılış konuşmasında kınayacağımı söylemiştim. Nitekim öyle oldu. Açılış konuşmasında bizi dinleyen idareciler dönüp kınamamı yaptım. Oysa üç sergide bize umduğumzdan fazla destek sunmuşlardı. Müdürümüz Yılmaz Yalçın ın gözünde 'yaramaz çocuklardık'.Kınama metnini okurken gözgöze geldik, tebessüm etti.Ama olay yerini terk etmedi. O gün ki olgunluğuna hayran kalmıştım. Alınmamış helalliğin acı sızısı sinemde yıllardır beni paralar durur.

“Mozaik” isimli sergiye katılanlar; Tuncay Şen (tıp) 12 resimle, Gülbin Arslan(iibf) 10 resimle, Sema Korkmaz  (ziraat ) 31 resimle,Filiz başarır (tıp) 4 resimle, Cumadilhan kerimbek isimli Kazakistanlı arkadaşımız  16 resimle, Özgür Bertir (iibf) 3 resimle Murat Kurtman  (tıp) 3o fotoğraf ile, Yaşar Acar (felsefe)  3 fotoğraf ile, soy isimlerini şu anda hatırlayamadığım Sibel  (iibf)arkadaşımız 7 resimle ve Yüksel (tıp)arkadaşımız  7 fotoğraf ile katılmışlardı.

Uzun yıllar sonra zor şartlarda sergi açılabileceğini hatırlatmak adına yazmak istedim. O sergiler de anı fotoğrafları çekilmişti. Ellerinde bulunan varsa bana gönderirlerse aşağıda sunduğum belgelere ekleyeceğim. Görükle öğrenci yurdunun şimdi ki öğrencilerine sanat ilgi duymalarını sanatı sevmelerini diliyorum, onlardan sergiler bekliyorum.

...

UMUDUM SEVDANDI sergi panosunda ki yazım:

 “Sevgiyi anlatmak… çok zor…

Yaşayanlara bırakıyorum bunu.

Bir masal anlatayın öyleyse…Yıllar öncesi kadar uzak, dün kadar yakın.. Belki geleceğe taşacak kadar taze..

Daha henüz uçmayı bile bilmeyen minik bir kuş varmış…Uçmaya sevdalı…Kavuşunca kendine uçmayı öğreteceklere, sevinç kaplamış yüreğini. Ona bir sıcak el uzandığında epeyce bir zaman geçmiş. Belki de aylar…diğerlerinin tersine sadece uçmayı öğretebileceğini söylemiş o sıcak el, o minik kuşa… yalnızca uçmayı…uçmayı öğrenmen rehberin olacak; istediğin yere uçar,istediğin dala konarsın  özgürce demiş.

Aradan aylar geçmiş yine…

Hem sıcak ele, hemde diğerlerinin yanına gidip gelmiş.Hala da öğrenememiş uçmayı…Hissedememiş o sıcak elin sıcaklığını yüreğinde.

Ve diğerlerinin yanına kaymış, bir daha da dönmemiş…

Diğerlerinin uçmayı öğretişi, önceden belirlenmiş bir yolda uçmaktan ve beli dallara konmaktan başka bir şey değilmiş…

Bu kadarını anımsıyorum. Belki de uyuyuvermişim masal bitmeden tüm çocuklar gibi.. Belki de rüyada görmüşümdür devamını. Anımsamıyorum. Tek şey var anımsadığım o gece kabuslar görmüştüm.

Yıllar öncesi  kadar uzak ,dün kadar yakın bir masal…Geleceğe taşabilecek kadar da taze…Adı üstünde masal , bu yaşta masalla mı uğraşacağız diyecek bir kısmınız. Hem de yarım kalmış bir masal… Tıplı yarım kalmış bir şiir,yarım kalmış roman , yarım kalmış resim gibi…

Sevgiyi anlatmak …çok zor!

Düşlerimizden bir türlü somuta indirgeyemediklerimizi  anlatmakta zorluk çekeriz…Bir şaire yazmadığı şiiri , bir ressama yapmadığı resmi ve bir yönetmene henüz çekimine bile başlamadığı filmi anlatınız deseniz ne kadar da zorlanırlar , değil mi?

Benim sevgiyi anlatışımda zorlanışımın nedeni de böyle olmalı.

Sevgiyi anlatmak… Çok zor!

Umut ve sevda olmuş yıllardır en sevdiğim sözcükler. Değişik zamanlarda değişik şekillerde  ama hepsinde de beni en iyi anlatabilecek şekilde bir arada yan yana kullanmışımdır bu en sevdiğim sözcükleri. Şu an benden  bugün için kullanır mısınız deseydiniz, “ Umudum Sevdandı” derdim. Sanki bu isteği duymuşcasına sergime de aynı ismi verdim : UMUDUM SEVDANDI!

 

 

Tuncay Şen Resim Sergisi
Tuncay Şen Resim Sergisi
Tuncay Şen Resim Sergisi
Tuncay Şen Resim Sergisi
Tuncay Şen Resim Sergisi
Tuncay Şen Resim Sergisi
Tuncay Şen Resim Sergisi
Tuncay Şen Resim Sergisi
Tuncay Şen Resim Sergisi
Tuncay Şen Resim Sergisi
Tuncay Şen Resim Sergisi
Tuncay Şen Resim Sergisi
Tuncay Şen Resim Sergisi
Tuncay Şen Resim Sergisi
Tuncay Şen Resim Sergisi
Tuncay Şen Resim Sergisi
Tuncay Şen Resim Sergisi
Tuncay Şen Resim Sergisi
Tuncay Şen Resim Sergisi
Tuncay Şen Resim Sergisi

12167848_10153812043894683_249364135_n.jpg

Bu yazı toplam 3678 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 6
    Yazarın Diğer Yazıları
    REKLAM ALANI
    • Amerikan Kültür Dil Kursu
    • Amerikan Kültür Dil Kursu
    • Kuzey Ege Kurs
    • Kuzey Ege Kurs
    1/20
    Başlangıç Tarihi
    Başlangıç Tarihi
    Tüm Hakları Saklıdır © 2003 Akhisar Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.