HAYAT VE ZAMAN
Hayat ve zaman cenabı Allah’ın kullarına eşit olarak verdiği bir imkândır, bu hayat ve zamanı iyi veya kötü kullanmak kulun cüzi iradesindedir. İnsan ne kadar zamanını iyi geçirse de yine de çevrenin çarşı, pazarın, sokağın, okulun ve sosyal medyanın, kötü hal ve tavırlarında insanlar etkileniyor.
Hani bir atasözünde deniliyor, üzüm üzüme baka baka kararır. Küçüklüğümde ailem hayvancılıkta yapıyordu onun için çok sığır at koyun keçi baktım. Yine bir ata sözünde, Hayvanı hayvanın yanına bağlarsan ya huyunda ya da tüyünde alır. Hakikaten bazı hayvanlar sakin zararsız sevecen olurdu o hayvanı birkaç gün huysuz bir havanını yanına bağladık mı? O sakin hayvanda huysuz olurdu bunu defalarca denemiştik. Yaşadığımız şu anki atmosfere bir bakın iyilik yapanda var kötülük yapanda var, amma maalesef kötülük hızla yayılan bir mikrop gibi hızla dağılıyor ve insanlarda hayvanata da tabiata da bu yayılan hastalıkta az çok hissesine düşeni alıyor.
Zamanın Akıllısı değiştiği gibi Delisi de değişti, diyeceksin yahu deli zaten delidir neyi değişebilir? Evet delilerde değişti. Eskiden deli bir insan minareye çıkıp vakitsiz ezan okurdu, şimdileri caminin camını kırıyor ve caminin kapısını kirletiyor.
Zamanın çocukları da değişti, eskiden çocuklar camiye girdimi yanındaki adama bakarak namaz kılmaya çalışırdı, üç beş sefer secde ederdi, Şimdiki çocuklar camilerde koşturup takla atıyorlar sanki spor salonu ve büyüklerine karşı hep bağırarak konuşurlar.
Eskiden genç çiftler Bayramlarda büyüklerini ziyaret ederlerdi herkesin evinde bayramın manevi huzuru olurdu, aile büyüklerinin ellerini öpüp hayır dualarını alırlardı. El an sahillerde otel sahiplerinin elini öpüp memnun ediyorlar. Eskiden gelinler kaynana yanında kalırlardı, şimdi kocasını anasının yanına bırakmıyor üç sefer koca ana babaya ziyarete gitti mi? kıyametleri koparıyorlar evde huzur diye bir şey kalmıyor. Hanımın akrabası eve gelince bolluk oluyor, adamın akrabası evlerine gelince sanki kıtlık çıkıyor.
Bu yayılan nahoş akımlarda Müslüman Türk ailesi öyle çetin darbeler yedi ve yiyor. Sinsice yavaş yavaş alıştıra alıştıra.
Türkiye de nerdeyse evlenenler kadar boşananlarda var, nerdeyse örf adetlerimize uygun giyinen insan kalmadı. Beş on sene önce yadırgadığımız açık saçık kıyafetleri, şimdi kızlarımız kadınlarımız maalesef giyiyor. Dünyanın çoğu milletlerini gördüm ve sohbet ettim inan ki şunu iddia ediyorum Türkiye kadar inanç ve kültür erozyonuna uğramış asimle olmuş başka bir millet bulamasınız. Herkes gariban covit virüsünün üzerine abandı, imanımıza ahlakımıza örf ve güzel adetlerimize kültürümüze dinimize dilimize bulaşan bunca virüsleri görmemezlikten geldik ve bu virüsler derunumuza kadar girdi ve maalesef istila etti.
Bir kötü akım başladı mı? Bu yayılan kötü davranışlarda iyi insanda kötü insanda bu kokudan etkilenir üzerlerine siner, çünkü hepimiz Dünya denilen bu küçük gezegende aynı gemide hep beraber yolculuk yapıyoruz gemi su aldı mı? herkes etkilenir. Oysa herkese kısa denilecek bir ömür biçilmiş zamanı geldi mi bu Dünyadan alıp götürülüyor. Cenabı Allah’ın kullarına verdiği eşit zaman mefhumunu onun rızasına uygun geçirmek lazım. Kayıp ettiğimiz malı parayı geri kazana biliriz, amma geçen zamanı tekrar geri getiremeyiz ( vakit nakittir) büyüklerin bir sözü ve Arapça denilir,(ibni vakt) anını iyi yaşa zamanın oğlu ol, denilir. Bu değeri biçilmez zamanı güzel kullanmak, zamanı öldürmek değil, zamanı değerlendirmek şiarımız olsun.
Yazan Orhan Yavuz Ejder. Akhisar -Manisa.