İslam'ın Eşsiz Sembolleri Camiler
Camiler, günde beş defa minarelerden yankılanan ezan sesleriyle insanların kulluğa davet edildiği, içerisinde ibadet edilen, gönüllerin huzur bulduğu, kapıları herkese açık olan kutsal mabetlerdir. Köken olarak Arapça “cem’an” lafzından türeyen cami kelimesi, Arapçada fakülte anlamına da gelir. Bu noktadan hareketle camiler sadece ibadet edilen mekanlar değil, aynı zamanda bir eğitim öğretim merkezleridir. Özellikle İslam'ın ilk yıllarında ashabın yetişmesinde caminin bu yönü daha çok ön plana çıkmaktadır. Peygamberimiz, ashabını camilerde eğitiyordu. Nitekim ilk dini bilgiler camilerde alınır, namaz kılırken okunacak sure ve dualar camide öğrenilir. Yapılan sohbetler, okunan hutbelerle manevi hayatımızı camilerde inşa ederiz. Din görevlilerimizin okuduğu Kur’an-ı Kerimlerle hüznümüzü camilerde hafifletir, manevi hastalıklarımıza şifa ararız.
Dini kaynaklarda mabetlerin inşasının insanlık tarihiyle eş zamanlı olduğu ifade edilir. Nitekim Al-i İmran suresinde “ Gerçek şu ki, insanlar için yapılmış olan ilk ev (mabet), âlemlere bir hidayet ve bereket kaynağı olan Mekke’deki (Kabe) evdir.” (Al-i İmran, 96.) Bir başka ayette ise Kabe’nin daha sonraki dönemde tekrar ilk temellerinden itibaren Hz. İbrahim ve oğlu İsmail (a.s) tarafından yeniden inşa edildiği belirtilmektedir. Tüm bu ayetler bizlere insanın olduğu her dönemde mabetlerin her daim var olduğunu göstermektedir.
Camiler aynı zamanda her şey bitti denildiği bir anda İslam ümmeti için topyekün diriliş ve şahlanışın yeniden başladığı merkezlerdir. Bu durumun örneklerini geçmişte ve yakın tarihimizde
-Kurtuluş Savaşında, Çanakkale Zaferinde- millet olarak yakinen müşahede ettik. Camilerde yapılan vaaz ve sohbetlerle, okunan hutbelerle milletimiz düşman karşısında topyekün mücadeleye çağrılmış, buradan yapılan çağrıyı kutsal bilen halkımız cepheye koşmuş ve Allah’ın inayetiyle yedi düvele karşı zafer elde etmiştir. Aynı şekilde 15 Temmuz hain darbe girişimi karşısında minarelerden yükselen selalarla halkımız meydanlara inmiş, hainlere asla unutamayacakları bir ders vermiştir. Yıllar önce Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşımızda bu durumu ne güzel ifade ediyor:
Ruhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin temeli,
Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.
Camiler insanların maddi ve manevi kirlerden arındığı nadide mekanlardır. Namaz kılmak için camiye gelen kişi ilk olarak abdest alır. Çünkü abdest namazın farzlarından biridir. Abdest esnasında bedenindeki pek çok organı yıkar. Bu sayede maddi kirlerden kurtulur. Huşu içerisinde kıldığı namazla gönlündeki kötü duygu ve düşüncelerden arınır. Nitekim Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
– “Ne dersiniz? Birinizin kapısının önünde bir nehir olsa da o kimse her gün bu nehirde beş defa yıkansa, üstünde kirden bir şey kalır mı?” Sahâbîler:
– O kimsenin üzerinde kirden hiçbir şey kalmaz, dediler. Resûl-i Ekrem:
– “Beş vakit namaz da işte bunun gibidir. Allah beş vakit namazla günahları silip yok eder” buyurdular. (Buhârî, Mevâkît 6; Müslim, Mesâcid 283.)
Tüm bunlardan hareketle diyebiliriz ki, camiler bizim için çok önemlidir. Müslüman bir toplum camisiz yapamaz. Camilerimiz bizim can damarlarımızdır. Rabbim yokluğunu göstermesin. Camilerimizden cemaatimizi, minarelerden ezanlarımızı, gönderlerden ay yıldızlı bayraklarımızı eksik eylemesin. Bu cennet vatana düşman ayağı bastırmasın. (Amin)
Muhammet SALMAN
Akhisar Müftüsü
