• BIST 9652
  • Altın 2960.569
  • Dolar 34.6806
  • Euro 36.7281
  • Manisa 11 °C
  • İzmir 16 °C
  • Uğur Mumcu Kültür ve Sanat Merkezi Kursları
  • Akhisar Kadınlar Matinesi
  • Psikolojik Danışman/Rehber Öğretmen Aranıyor
  • 3 Vardiya Çalışacak Bay ve Bayan Aranıyor
  • Gece Bekçisi Aranıyor
  • İkinci el saç ve sandaviç panel bulunur

İyiliği Emretmek Kötülükten Sakındırmak

Muhammet Salman

İyiliği Emretmek Kötülükten Sakındırmak

            İslam dininin gönderiliş gayelerinden biri de yeryüzünde iyilik ve güzelliklerin hakim olması, kötülüklerin ise yok olmasıdır. Dini literatürde bu durum “Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker “ şeklinde formüle edilmiştir.. Yani iyiliği emretmek kötülüklere engel olmak için çalışmak.

            Bugün şahit olduğumuz yürek sızlatan olumsuz bir eylemden sonra niçin bunlar oluyor? Toplum olarak nereye gidiyoruz? tarzında benzer ifadeleri artık hep duyar olduk. Yaşadığımız olumsuz örnekler bizi düşündürüyor. Tüm bu yaşanan olumsuzluklar bizleri tekrar “Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker” olgusunu gündemimize almaya mecbur kılıyor. Bugün bu olumsuzlukların yaşanmasında ahlaki erozyonların ve inanç bakımından körelen vicdanların etkisi elbette yadırganamaz. Yeryüzünde güzelliklerin tekrar hakim olması için topyekun bir mücadele verilmesi gerektiğini söylemek zaid olacaktır.

            Geçmişte bu işin öncüllüğünü peygamberler yapmıştır. Nitekim ilk peygamber Hz. Adem (a.s.)’den  son peygamber Hz. Muhammed (a.s.)’e kadar gönderilen tüm peygamberler tevhid ve Allah’a kulluk çağrılarının yanında en çok bu yönde mücadele etmişlerdir. Bu hususun dile getirildiği bir ayette  yüce Allah, “Onlar, ellerindeki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı buldukları o elçiye, o ümmî peygambere uyarlar. Peygamber de onlara iyiliği emreder ve onları kötülükten meneder; yine onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar.” (Araf, 157.) buyurur.

            İyiliği yayma kötülükleri engelleme vazifesi sadece peygamberlere veya belli bir gruba yüklenen bir sorumluluk değil aksine tüm Müslümanların ortak görevidir. Muhammed ümmetinin yeryüzündeki en hayırlı ümmet olarak nitelendirildiği ayette bu husus şöyle dile getirilir: “Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emredersiniz, kötülükten alıkoyarsınız ve Allah’a inanırsınız. Ehl-i kitap da inanmış olsalardı elbette onlar için hayırlı olurdu; içlerinden inananlar da var, fakat çoğu yoldan çıkmıştır.” (Ali İmran,110)

            İslam inanç sisteminde bana dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışına asla yer yoktur. Maalesef günümüzde pek çok konuda insanlar yapılan yanlıştan eğer kendilerine, yakınlarına bir zarar gelmiyorsa çok rahat onu görmezden gelebiliyor. Halbuki yapılan bir yanlışın er yada geç zararı, mutlaka tüm fertlere sirayet eder. Bu noktada  peygamberimizden (a.s.) gelen bir rivayet çok şey anlatır bizlere.  Rivayet edildiğine göre, bir gurup insan gemide yolculuk etmek için aralarında kura çekmişler. Onlardan bir bölümü geminin üst kısmına düşmüş, diğerleri de alt kısmına düşmüş. Alt kısımda kalanlar, su ihtiyacı olduğu zaman üst güverteye çıkıp su ihtiyacını gideriyorlarmış. Bir gün şöyle demişler: ‘Bizim bölümden bir delik delelim de rahat edelim ayrıca üsttekilere eziyet etmeyelim. Peygamberimiz buyuruyor ki: “Eğer üsttekiler, onlara ilişmez de serbest bırakırsa, hepsi helâk olur. Eğer ellerinden tutup engel olurlarsa onlar da kurtulur, kendileri de”  Bu hadise baktığımızda anlıyoruz ki gemi delindiği zaman yani haddi aşıp harama helale dikkat edilmediğinde, meşru yoldan uzaklaşıldığında, kötülük yaygınlaşınca zarar görecek olanlar, sadece gemiyi delenler, haddi aşanlar değil, geminin içerisindeki herkestir. O halde toplumdaki yaşanan kötü olaylara, ahlaka aykırı hâdiselere şahid olduğumuz zaman görmezden gelmeyip, ayetlerin ve hadislerin emrine uyarak hepimizin dünya ve ahiret selameti için toplumda iyiliği hakim kılmaya çalışmalı, kötülüğü engel olmalıyız. Ayrıca peygamberimizin şu hadisini hiç aklımızdan çıkarmamalıyız: “Sizden her kim bir kötülük veya çirkin bir şey görürse onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse diliyle değiştirmeye çalışsın. Ona da gücü yetmezse kalbiyle onu hoş görmeyip kabullenmesin ki bu da imanın en zayıf derecesidir” (Müslim, İman 78)

Unutmayalım ki gayret kuldan, tevfik ise Allahtandır.

                                                                                                           Muhammet SALMAN

                                                                                                           Akhisar Müftüsü

Bu yazı toplam 308 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
REKLAM ALANI
  • Amerikan Kültür Dil Kursu
  • Amerikan Kültür Dil Kursu
  • Kuzey Ege Kurs
  • Kuzey Ege Kurs
1/20
Başlangıç Tarihi
Başlangıç Tarihi
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 Akhisar Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.