Kadın Erkek Beyin Beyinsiz
Erkek beyni kadın beyninden yaklaşık yüzde on daha ağırdır. Böyle bir cümle ile başlayınca hemen İstanbul sözleşmesine gönderme yaptığım sanılmasın.
Konuşma merkezi her orta yaşlı insanın bildiği (en azından tahmin ettiği gibi) farklıdır kadın ve erkeklerde. Fakat kadın en azından türümüzün gelişmesine öncü olan türlerde ve yaklaşık üç yüz bin yıldır türümüzde, daha az adale kitlesi ile erkeklerin yanında 2. sınıf insan gibi görüldüğünden bambaşka beceriler geliştirmiştir.
Beynimizin ince bir tabakasını – ki sadece 3-4 mm kalınlıktadır, korteks olarak, yani “kabuk” olarak isimlendiririz. Yaklaşık son 8-60 milyon yılda gelişmiştir. İnce olmasına rağmen kıvrımlardan dolayı beynimizin yaklaşık yüzde 70 den fazlasını yapar. Bizi biz yapan bölüm, yani yeni kabuk’un (neokorteks) ise, bu haliyle son milyon yıl içinde belki de son 300 bin yılda geliştiğini tahmin edebiliriz
Onun içi olarak görebileceğimiz bölüm ise memeli beyni veya limbik sistemdir. Son 200 milyon yılda gelişmiştir.
Beynin sapı veya omurilik ve beyincik ise 500 milyon yıldan beri var. Bu bölüme gazetelerde sürüngen beyni de diyorlar.
“Tekrar ile!” öğrendiğimiz her şey bir süre sonra “ezber” haline gelir ve ABD de “adale hafızası ” denilen şekilde otomatikleşir. Yani düşünmeden yapılır.
“Beyinli” her daim muzafferdir falan diye kibirlenmeyelim. “Beyinsiz” bir virüsün nelere kadir olduğunu şu anlar hep beraber yaşamaktayız.
Bu kadarı genel kabul gören bilgiler şimdi biraz serbest atışa (işkembeden? ) geçeyim izninizle. Beyin ile çok da fazla gururlanmayalım. Epeyce nöron bağlantısı karında da var! Sayıları yaklaşık omurilikte ve beyincikte olanlar kadar olarak tahmin ediliyor!
Kadınların bundan 2000 sene önce olduğu gibi bu gün de bir çok ülkede veya zihinde ayni konumdalar, yani “ mal” olarak görülürler. Ne der kutsal kitaptaki onucu emir? :” Komşunun karısına, yahut kölesine, yahut cariyesine, yahut öküzüne, yahut eşeğine tamah etmeyeceksin.”
Kadınların bu binlerce yıllık eğitim ve deneyim ile daha geniş perspektiften olaylara bakabildiklerine, daha gerçekçi olduklarına ve dolayısı ile adale gücünün önemsizleştiği çağımızda onların daha az kavgacı, genelde daha az kibirli, daha farklı perspektifi bir ümit olabilir. Kadın liderlerin sayılarının giderek artması ezberlerle yaşamayı seven türümüz için bence kısırdöngüleri aşmak için bir fırsattır.
Şimdi bir de moda olduğundan ve filmciler de birbirinden kopya çektiğinden her üç filmden birinde gördüğümüz homoseksueller, biseksiüeller transseksüeller var . Tarihte çok acı çektiler. Hala da bir çok ülkede dışlanıyorlar. Her bir birey çok değerli ama tahmin edilen oran yüzde 2. Bu sayıyı vermek marjinalleştirmek falan da değil! Şu anki bilimsel netice ve tabii on veya bin yıllarda değişebilir. Erkek ve kadın beyinlerinin ağırlığı gibi.