Kalem ne güzel bir nesneydi
Kalem üzerine ciltlerle dolu yazılsa yeridir. İlkin Cenab-ı Allah’ın kullarına verdiği en faydalı araçlardan, güzel bir nimettir kalem. Kalemdir bembeyaz defteri nakış eden ve ona değer kazandıran. Kalemdir şairin güzel kelamlarını beyan eden. İnsanoğlunun bir derdi ve mutlu bir anı olduğu zaman köşesine çekilir duygularını kaleme döker. Kalem, sahibinin elinde aynı teneşirdeki mevta gibi hangi yöne çevirirsen çevir hiç itiraz etmez. Onu yazan hayır murat ederse hayır yazar şer murat ederse şer yazar sevabı da günahı da yazana bırakır.
Âşıklar maşukunun güzelliğini kalemle tasvir eder, cananın kaşlarını kaleme benzetir, kalemle onun güzelliğini ifade eder. Kalem hoş bir nesnedir dertlilerin dert ortağı âşıkların teselli kaynağıdır.
Âlimin en sadık dostu, ediplerin vazgeçilmez refikidir daima cebinde gezdirir, onsuz ilmini şiirini duygularını izah edemez. Kalem müşkülleri halleden problemleri çözen, Kalemdir insanoğluna ilim irfan kazandıran.
Kalemle yazı yazmak zihni açar stresi giderir iç ferahlığı verir, radyasyon yaymaz gözü yormaz. Kalem için çok mâniler söylenmiş iyi dileklerde bulunulmuş. Kalem için mâniler yazılmıştır... “Mektup yazdım kış idi/Kalemim gümüş idi/Daha çok yazacaktım/Parmaklarım üşüdü.”
Kalemi, tarih boynunca insanlar hep güzellikle zarafetle kibarlıkla tasvir etmişlerdir. İlmin irfanın medeniyetin timsali olmuştur. Ne var ki bunca övgüye rağmen dijital bir çağ gelip her şeyi tepetaklak ettiği gibi kalemi de hâk ile yeksan etmeye yetti. Şimdi sıradan yüz kişiye sorsanız “kaleminiz var mı?” diye %99’u “taşımıyorum” diye cevap verir. Kalemle birlikte kelamın da kelamla birlikte iletişimin de bittiği herkesin bu dijital çağda tek başına kaldığı bir meçhule doğru sürükleniyoruz. Keşke kalemi defteri kitabı hayatımızdan hiç çıkarmasak...
Orhan Yavuz Ejder/Akhisar-Manisa