KIYAMET KOPUYOR
Yargının siyalaştığı ve rejimin bekası için kararlar aldığını pratikte gerçekleşen kararlar ile tespit ediyoruz.
Bu ülkede yargılaması sonuçlanmamış bir milletvekili tahliye edilir iken bir kısım milletvekilinin tahliye edilmemesi durumunda bu ülkede adaletin işlediğinden nasıl emin olabiliriz ki? Geciken adalet adaletsizliğin ta kendisidir sözü pratik bulmuyor mu? Kürt milletvekillerinin tutukluluklarının devam ediyor olması ile nasıl bir toplumsal barış bekliyor adalet ?Bunu anlamakta zorlanıyoruz.
Aynı yargı eğer medya ile işbirliği halinde bir çırpıda toplu kararlar verebiliyorsa,ve bu konuda hiçbir kural ve kaide tanımıyorsa ,adliye önlerinde bildiri dağıtabiliyorsa, adalete olan güven sarsılmaz mı?
Bakınız bu ülkede darbe yapmak için bir sürü illegal eylemler düzenleyen ve düzenleten sayısız apoletliler tutuksuz yargılanma hakkından faydalanırken, halk tarafından seçilmiş şahsiyetler bir yılı aşkındır tutuklu olarak yargılanmasını ve tahliye edilmemeleri konusundaki ısrar edilmesi ile nasıl bir toplumsal kargaşa planlanıyor? Kürt kökenli belediye başkanlarının ,halkın iradesi ve verdiği oylar ile seçilmiş bu insanlara koruma tedbirleri uygulanabilecekken hala tutukluluklarını sürdürmek ile nasıl bir algı oluşturulmaya çalışılıyor.
Bunu anlamakta zorluk çekiyoruz.Çevik Bir in tahliyesinin verildiği bir hukuk sisteminde Kürt Milletvekillerinin tahliye edilmemesi nasıl açıklanabilir?
Toplumun pek çok kesimi bu adaletsizliğe dikkat çekip, uyarılarda bulunurken, yargı çifte standart yaklaşımlarda ısrar etmeye devam ediyor olması toplum nezninde yargıya olan güveni yok etmektedir.
‘Adalet Mülkün Temelidir’ sözünün altında adaletle hükmedilmesi gerekir düşüncesindeyim. Yargının siyasallaşması, vahim toplumsal olaylara potansiyel zemin oluşturur.
Dava ile ilgili olarak hüküm kesinleşinceye dek yorum yapmak, görüş bildirmek yasaktır.
Kesinleştikten sonra yorum ve eleştiri serbesttir.
Yasa koyucu, bu sınırın gözetilmemesini Basın ve T. Ceza yasalarında suç (mad. 19, 288) olarak öngörmüştür. Bu düzenlemeyle korunan değer, yargının yansızlığıdır.
Nitekim söz konusu 288. maddenin gerekçesinde şöyle denilmektedir: Adalet cihazının yansızlığı için sadece iktidarlara karşı koruyucu güvenceler yeterli değildir; kamuoyunda, kapıları tutanların etkisinden de adaleti kurtarmak ve sükûnetle çalışılmasını sağlamak gereklidir.Gördüğümüz kadarı ile bu tamamen yok olmuş bulunmaktadır.
Kitle iletişim araçlarıyla yürütülen ve yargısız infaz olarak tanımlanan uygulamalar ile toplum mühendisliğine soyunmak ve Hukukun evrensel ilkelerini yok saymak kabul edilebilir bir şey değildir.
Yargı tarafsız olarak ortaya koyması gereken görüntüsünü vermeyip ,yanlı ve tarafgir bir görüntü sergiler ise kirlenir.Sistemin var olan kirleri temizlenemez.
Tartışma, rejimin içinden üzerine kayar.
Temiz toplum için çıkılan yolda yargı kirlenir ise o zaman KIYAMET KOPUYOR diyebiliriz.