Köşe Yazarı Mustafa Tatlı'nın 09 Ağustos 2018, 15:07 tarihli yazısı...
Beyaz gömlekli, kır saçlı, hafif kirli sakallı adam. Aradım, taradım, Süper Kupa ile çekilmiş bir tane fotoğrafına rastlamadım.
Anlam veremedim.
Akhisarspor’un son 8-9 yılında başlıca rol oynamış, o dönemlerde adı sanı duyulmamış bir kulübü, sağlam temellere dayandırarak, Türkiye’nin örnek kulübü yapmış, futbola ve spora verdiği katkıyla, ilçesini Türkiye’nin en çok tanınan ilçelerinden biri arasına sokmuşken, “nasıl olur da kupayla fotoğrafı olmaz” dedim.
Türkiye’nin doğasına aykırıdır bu mütevazılık. Süper Kupa’nın alındığı günün gecesi ve ertesi günü; herkes onun bu başarısını sahiplenmişken, O yine alçak gönüllülükten, mütevazılıktan ödün vermemişti. Adına açılmış bir sosyal medya hesabı var mı diye baktım, belki oradan kupayla çekilmiş bir fotoğrafı vardır diye düşündüm ama bulamadım.
Süper Kupa zaferinin fotoğraflarına iyice baktım, seremoni fotoğraflarını didik didik ettim, protokole baktım. Ve en sonunda buldum. Ama kupayla poz verirken değil. Protokolün arkalarında köşe bir yerinde, belediye başkanı olduğu ilçesinin takımını gururla seyrederken gördüm onu. Pür dikkat heyecanla maçını izliyordu. Bıraktığı eserle gurur duyuyordu. Beyaz gömlekli, kır saçlı, hafif kirli sakallı adamın, bu büyük başarılara yönelik, TV’lerde bir tane röportajını görmedim. Gazetelere, elinde kupayla, basın açıklaması yaptığını görmedim.
Helal olsun sana be beyaz gömlekli, kır saçlı, hafif kirli sakallı adam!
Akhisarspor Süper Kupa şampiyonu olmuş ama sen Akhisar Belediyesi’nin resmi facebook sayfasından hiçbir şekilde ismini yayınlamadan teşekkür ve tebrik yayını yaptın. Kupa zaferine ilişkin Akhisar Belediyesi’nin ilk paylaşımı, “Süper Kupa zaferiyle bizleri bir kez daha sevince boğan Akhisarspor’umuza teşekkürler” oldu. Ardından aynı hesaptan ikinci paylaşımda ise hem Türkiye Kupası hem de Süper Kupa fotoğraflarının yan yana olduğu fotoğraf paylaşılarak, “Süper Kupa yüklenmiştir” mesajı yayınlandı. Aynı hesaptan daha sonraki gün ise Spor Toto Akhisar Stadyumu’nda temizlik işçilerinin stat tozunu alırken ki fotoğraflarının yer aldığı şu paylaşım geldi: “Yeni zaferler için stadın tozunu alıyoruz!”
Duruş budur. Çalışkanlık budur. Vizyon budur.
Kendi egolarını tatmin etmek değil de kurum başarısını öne çıkarmak budur. Bir ilçenin kaderini değiştirmek budur. Bir ilçenin adını Avrupa’ya dünyaya duyurmak budur. Futbolun nasıl büyük bir tanıtım aracı olduğunu ispatlamak budur. Liderlik budur. Halkın belediye başkanı olmak budur. Futbolla uzaktan yakından alakası olmayan insanlar, belki bu yazdıklarıma, “Sen ne masallar anlatıyorsun? Bize ne futboldan? İşiniz gücünüz futbol oldu. Ekonominin, doların, euronun, durumunu görün” gibi saçma sapan yorumlar yazabilir. Onlar futbolun, sporun gücünün farkında olmasalar da, ben yazmaya devam edeceğim.
Bir şehirde ilçe takımına verilen önemle, il takımına verilen önemi karşılaştırmaya devam edeceğim. Bu şehrin adını taşıyan ve bu şehirde yaşayan 1.5 milyon insanı temsil eden takımın üzerinde yapılan oyunları yazmaya devam edeceğim. Akhisarspor’un son yıllarda yaptıkları, büyük bir başarı hikayesidir. Okullara tez konusudur. Ancak bu tablo, ilin takımı Manisaspor'u sahipsiz bırakanlar için gurur değil utanç vesikasıdır.
Akhisarspor'un başarısını sosyal medyada sahiplenmeleri kadar absürt bir şey görmedim. Bırakın absürtlüğü de, Beyaz gömlekli, kır saçlı, hafif kirli sakallı adamın yaptıklarını örnek alın. Beni bilenler bilir. Samimi yazarım. İçten yazarım. Şimdi de her Manisasporlunun içten sesini yazıyorum; “Keşke bizim de bir Salih Hızlı’mız olsa!”