11 KASIM 2016 TARİHLİ CUMA HUTBESİ YAYINLANDI
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayınlanan cuma hutbelerine ve cuma namazıyla ile ilgili bilgilere haber detayımızdan ulaşabilirsiniz
11 Kasım 2016 Cuma 08:43
Cuma, İslâm dininde çok önemli kabul edilen haftalık toplu ibadet günü dür. Çeşitli hadislerden anlaşıldığına göre cuma günü, daha önce Yahudi ve Hıristiyanlar için haftalık ibadet günü olarak belirlenmiş, fakat onlar bunu değiştirerek Yahudiler cumartesiyi, Hıristiyanlar pazarı haftalık toplantı ve ibadet günü kabul etmişler; son olarak cuma günü, Müslümanlar için yeniden haftalık ibadet günü kılınmıştır.
Cuma gününün önemine ve haftalık toplu ibadet günü seçilmesinin anlamına ilişkin olarak Hz. Peygamber'den birçok hadis rivayet edilmektedir. Bunlardan bazıları şöyle sıralanabilir: "Güneşin doğduğu en hayırlı gün cumadır; Âdem o gün yaratılmış, o gün cennete girmiş ve o gün cennetten çıkmıştır. Kıyamet de cuma günü kopacaktır" (Müslim, “Cum‘a”, 18). Başka bir hadiste bu günde yapılan duaların kabul edileceği bir anın (icabet saati) bulunduğu haber verilmektedir. Bir rivayete göre Hz. Peygamber "Ben icabet saatinin, hangi an olduğunu biliyordum, fakat Kadir gecesi gibi, bu da bana unutturuldu" (Hâkim, I, 279) buyurmuştur.
Hutbe okunurken konuşmak, cuma vakti alışveriş yapmak ve cuma günü yolculuğa çıkmak gibi yapılması, cuma namazının terkine yol açabileceği endişesiyle hoş karşılanmayan davranışların hükümleri aşağıda ele alınacaktır.
Diyanet (11 Kasım 2016) Türkiye Geneli Cuma Hutbesi
İLİ : GENEL TARİH : 11.11.2016 KELİME-İ ŞEHÂDET
Aziz Müminler!
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “İlâhınız bir tek olan Allah’tır. O’ndan başka ilâh yoktur. O Rahmân’dır, Rahîm’dir.”1 Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Kim samimiyetle Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Elçisi olduğuna şehadet ederse Allah, ona cehennemi haram kılar.”2
Mümin Kardeşlerim!
Bir kelime düşünün; kişiyi mümin ve Müslüman eyleyen. Bir söz düşünün; bizleri kula kul olmaktan kurtarıp sadece Allah’a kul yapan. Bir cümle düşünün; hayatımızın anlamını, yaratılışımızın gayesini ifade eden. Bir söz düşünün ki; insanın ahiretini ve ebedi hayatını kurtaran. İşte bu söz, bu kelime, kelime-i şehadettir. Yani demektir.
Kıymetli Kardeşlerim!
Kelime-i şehadet, varlık sahnesine çıkışından başlayıp sonsuzluğa uzanan yolda insanın hayatını sürekli aydınlatan bir hakikat beyanıdır. Kelime-i şehâdet, ömrümüz boyunca mümince bir duruş sergileyeceğimize dair Rabbimize verdiğimiz sağlam bir misaktır. Kelime-i şehâdet, coğrafyalarımız, dillerimiz, ırklarımız farklı olsa da bizleri aynı inanç, aynı duygu ve aynı ideallerde buluşturan, birbirimize sımsıkı kenetleyen ve Efendimize ümmet kılan bir tevhid ve vahdet beyanıdır.
Kardeşlerim!
Bizler, yeni doğan yavrularımıza isim koyarken onun sağ kulağına “şehâdetleri dinin temeli” olan ezanı okuruz, sol kulağına aynı şehâdeti tekrarlayan kâmeti getiririz. İslâm’la müşerref olacak kimseye öncelikle kelime-i şehâdeti öğretiriz. Hayatının son demlerinde olan kardeşlerimize kelime-i şehâdeti telkin ederiz. Aslında bütün bunlar, insan ömrünün, kelime-i şehâdetle başlayıp, kelime-i şehâdetle nihayet bulmasının gereğine dair mesajlar içerir.
Aziz Müminler!
Kelime-i şehâdet, İslam’ın özünü oluşturan iki temel üzerine kurulmuştur. Kelime-i şehadetin, ْن َل َ ْش َه ُد أ أ هَ إّل َ ِلَ إُ للا şeklindeki birinci kısmı, sadece Allah’a kul olunması, kula kulluk edilmemesi, Allah’tan başka kimseye boyun eğilmemesi anlamına gelir. Bu söz öyle bereketli bir anlam içerir ki; her muhtaç, aradığını onda bulur. Bunu bir mazlum söylediğinde, “Zalimin zulmü varsa mazlumun Allah’ı var.” demiş olur. Bunu bir yetim, kimsesiz, boynu bükük bir garip söylediğinde, “Dayanağım, sığınağım, ümidim sadece sensin Ya Rabbi!” demiş olur. Bir âlim söylediğinde, “Mutlak bilginin kaynağı sensin Allah’ım. Sen her şeyi hakkıyla bilensin.” demiş olur. Bir idareci, bir yönetici dediğinde, ال اّللاُ” ِ galip başka Senden! Rabbim “yaniَ” ل َغاِل َب إ yoktur. Güç ve kuvvetin yegâne sahibi sensin. Ben de senin bir kulunum.” demiş olur.
Değerli Kardeşlerim!
ْش َه ُد أ ان ُم َح امداً َعْب ُدهُ و َرسُولُهُ şehâdetin i-Kelime َ وأ şeklindeki ikinci kısmı, İslam Peygamberi Muhammed Mustafa (s.a.s)’in peygamberliğini kabul ve tasdiktir. Bu söz, “Allah bizleri yarattı ve başıboş bırakmadı. Rızasına uygun bir hayatı nasıl yaşayacağımızı öğretmek için bizlere elçiler gönderdi. Bizi önemsedi. Bizleri Son peygamber Muhammed Mustafa (s.a.s)’e ümmet olmakla şereflendirdi.” demektir. “Bizler, Kur’an ile birlikte Peygamberimizin sünnetine ve rehberliğine tabi olacağız.” diye söz vermektir.
Kardeşlerim!
Unutulmamalıdır ki, kelime-i şehâdet bir bütündür. ْن َلِإلَهَ إّل Sadece َ ْش َه ُد أ َ ْش َه ُد أ ان ُم َح امداً َعْب ُدهُ و َر ُسولُهُ deyip للاُ أ َ وأ kısmını kabul etmeyen kişi iman etmiş olmaz. Zira Allah’a, Peygamberimize ve onun getirdiklerine tereddütsüz bir şekilde inanmadan mümin olunamaz.3 Bu esas, bidayetinden kıyamet sabahına kadar İslam’ın, asla değişmeyecek olan bir hakikatidir. Aziz
Kardeşlerim!
Yüce Rabbimiz, bizleri kelime-i şehâdetin bereketinden bir an olsun mahrum bırakmasın. Bizleri onun doğrultusunda bir hayat sürenlerden, her nefesini de son nefesini de kelime-i şehadet ile tüketenlerden eylesin.
HUTBEYİ İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ
1 Bakara, 2/163.
2 Buhârî, İlim, 49.
3 Nisâ, 4/150-151; A’râf, 7/158.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2003 Akhisar Haber