26 Aralık 2024
  • Manisa11°C
  • İzmir11°C

ALEV ALATLI (1944 - .... )

Bahadır Yenişehirlioğlu

18 Ocak 2012 Çarşamba 17:13

Alev Alatlı (1944 - .... )

 

1944’de, İzmir'de dünyaya geldi. Ankara'da başladığı ilkokulu, babasının mesleği dolayısıyla ülkenin muhtelif okullarında tamamladı. Ortaokuldan sonra da babasının ateşemiliter olarak Tokyoya gönderilmesi Alev Alatlı'nın da Tokyo macerasını başlattı. Lise'yi Amerikan Kolejinde bitirdi. Daha sonra Türkiye'ye döndüler ve Alatlı üniversiteyi de Ortadoğu Teknik Üniversitesi Ekonomi-İstatistik bölümüne girdi.
 

Üniversite'yi bitirdikten sonra yüksek lisans yapmak üzere Amerika'ya gitti. Daha sonra doktorasını Felsefe üzerine verdi. Alatlı bu dönemde ilgi duymaya başladığı Düşünce Tarihi ve İlahiyat üzerine Türkiye'ye döndüğünde 5 yıl araştırmalar yaptı. Bu dönemde İstanbul Üniversitesi ve DPT'de görev aldı. Daha sonra Universty of California, Berkeley'in Türkiye'de yürüttüğü bir psiko-dilbilim projesinin İstanbul ayağını üstlendi. Cumhuriyet Gazetesi ile ortak "Bizim English" isimli, Türkçe temelli bir İngilizce öğretim dergisi çıkardı. YAZKO yazarlar kooperatifinde görev aldı. 1984 yılında hep yapmak istediği bir işi yapmak için eve çekildi ve yazmaya başladı.

 

 

   Kısaca tanıtmaya çalıştığım ve  önemsediğim  Alev Hanım  ı biraz olsun sizlere tanıtmaktır amacım  Alternatif görüş ve fikirleri ile tanıman bu yazarımızın Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı RECEP TAYYİP ERDOĞAN  ile alakalı olarak yazdıklarını sizlerle paylaşmak istedim.

 

ALEV ALATLI  HANIM  diyor ki

 

 ((Bir kere liderlik bir haslettir, başlı başına. Bazı insanlarda var, bazı insanlarda yok. Öyle görünüyor ki Tayyip Bey'in kumaşında liderlik var. Bu kumaş harekete geçiriyor. Biz bunu gördük. Bakın çok benzeri bir liderlik Mustafa Kemal'inkidir. Çevresindekilerin, halkın potansiyelini hayatCanlı organizmalar söz konusu olduğunda "sıfır sorun" olsa olsa ütopik bir durumu vurgulamak için kullanılan hüsnü-tabirdir. Yoksa, iki kardeş arasında bile sıfır-sorun durumu yoktur.

 

 Sayın Davutoğlu'nun "büyümek sürtüşmeyi gerektirir" tesbiti, diyalektiğin yasasına rasyonel bir göndermedir. Bu bağlamda birbirlerini yadsıyan politikalar olarak düşünmemek lâzımdır. Zaten o etki-tepki hesabının Türkiye'de çok iyi yapıldığı kanısındayım. Biri evinize saldırırken "sıfır sorun, aman" diyemezsiniz, yeni yetme genç kız ürkekliğidir o. Dünya tarihinde yeri yoktur. Ve ben Türkiye'nin dünyayı doğru okuduğu kanısındayım.a geçiren liderlik vasfı, Benim gördüğüm, AK Parti'nin "evden" konuşan bir iktidar olmasıdır. Birinci vasfı, bence "yerlilik"tir.

 

 Hal böyle olunca, kitlelerin ruh halinin en gerçekçi cismanileşmesidir derim.

 

Nitekim, Erdoğan'ın BM konuşması, Konya'da, Nevşehir'de ya da Parti meclisinde yaptığı bir konuşma kadar "yerli" ve "sahici"ydi. Ancak, şunu da eklemeliyim: Çoğunluk her zaman en doğru, en haklı değildir. Bunun tarihte de pek çok örneği vardır. Bununla beraber, iktidar-seçmen birlikteliğinin yanlıştan dönmeyi kolaylaştıran bir niteliği de vardır. Nihayet, kimsenin elinde sihirli değnek yok, yanlış yapılacaktır.

 Önemli olan, yanlıştan dönme cevvaliyetinin yitirilmemesidir. herkeste olması da beklenmez“Devlet” dediğimiz başına buyruk bir aygıt değil. Deyiş yerindeyse, sizin benim akrabalarımızdan oluşan, 657 sayılı yasaya tabi bir memurlar kitlesidir. Bu bağlamda, “pısırık veya atak” olması, silâhlı silâhsız bürokratlardan oluşan bu kitleyi yönlendiren seçilmişlerin tercihlerini yansıtır.

 Değişen bir şey varsa, günümüz iktidarının dünya görüşü ve buna bağlı olarak dünya ile halleşme biçimidir derim. Her şeyden önce daha bütünlüklü bir iktidar anlayışı görüyorum ben. İşin bir ucundan tutarken diğer ucunu boşlamamayı amaçlayan bir tarz, dünyayı doğru okumak için daha üstün bir gayret görüyorum. Daha az üşengeçlik görüyorum. Hepsi bir araya geldiğinde ona göre tedbir alan, almaya, öngörmeye çalışan, daha bütünlüklü bir iktidar. Aradaki fark bence budur.))

 

Hayatı ve insanları  tanımlamanın  ve bu konuda  insaflı  olmanın  önemine  inananlardanım.Yapılanların asla inkar edilmemesi  ve takdir etmenin de bir erdem olduğunu söylemek isterim .Basmakalıp ve tekdüze günübirlik düşüncelerden sıyrılarak  mukayeseli ve vicdanlı düşünmemiz gereğini hatırlatmayı da bir vazife olarak görüyorum.

Saygılarımla     AV BAHADIR N YENİŞEHİRLİOĞLU

 

Not: Son  olarak İzmir Büyükşehir belediyesinin dergisinden Büyük dedem ile alakalı olarak bir bilgiyi paylaşmış idim .Bu yazımın altına bir kardeşimizin yorum yazdığını gördüm daha doğrusu bir soru idi. Kardeşimize şunu söylemeliyim SONER YALÇIN ın EFENDİ kitabını okuyunuz  bu durumda sorunuzun absürtlüğü kendiliğinden ortaya çıkacaktır.

Yorumlar