23 Kasım 2024
  • Manisa20°C
  • İzmir18°C

BBP İL DİVAN TOPLANTISI AKHİSAR DA YAPILDI

Büyük Birlik Partisi (BBP) il divan toplantısını Akhisar'da yaptı. Manisa il ve ilçelerin BBP İlçe başkanlarının katılımıyla yapılan il divan toplantısına ev sahipliğini Akhisar BBP İlçe Teşkilatı üstlendi.İl Divan Toplantısına BBP İl Başkanı Fatih Ovalıo

BBP İL Divan Toplantısı Akhisar da yapıldı

02 Mart 2010 Salı 00:03

Bu haber toplam 3814 defa okunmuştur

BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ  İLDİVAN TOPLANTISI AKHİSAR DA YAPILDI
Akhisar (Kenan MOLLA)

             Büyük Birlik Partisi (BBP) il divan toplantısını Akhisar'da yaptı. Manisa il ve ilçelerin BBP İlçe başkanlarının katılımıyla yapılan il divan toplantısına ev sahipliğini Akhisar BBP İlçe Teşkilatı üstlendi.İl Divan Toplantısına BBP İl Başkanı Fatih Ovalıoğlu, Turgutlu İlçe Başkanı Ahmet Ay, Soma İlçe Başkanı İsmail Hakkı Bakır, Kırkağaç İlçe Başkan vekili Ahmet Albayrak, Alaşehir İlçe Başkanı Nevzat Ay, Akhisar İlçe Başkanı  Nurettin İbaş, yönetim kurulu üyeleri Mehmet Kulaksız, Yahya Kemal Sarı, Mustafa Çınar, Mehmet Savaşçı, Hakan Uncu, Hasan Mumcu, Şaban Çamkıran, Erdoğan Göksugür,  Zekai Çümen, Mustafa Damran, Erkan Aydınlıoğulları, Nedim Gerçek, Niyazi Özer, Mustafa Hanaylı, Özer Özkarakaş, Hasan sarı, Nasuh Ateş ve BBP üyeleri katıldı.

            İl ve ilçe teşkilatlarının katılımıyla gerçekleşen il divan toplantısında “Beyaz Buluşmaya Davet” Başlıklı basın bildirisini Akhisar İlçe Başkanı Nurettin İbaş okudu. Nurettin İbaş;” 25 Mart-31 Mart 'Muhsin Yazıcıoğlu Haftası' kapsamında; 'Sonsuzluğun  Sahibi'ne ulaşan ile Sonsuz bir özlem duygusu içinde; 25 Mart 2010'da  Kabri başında buluşuyoruz… 

            Anadolu insanı  O'na Muhsin Bey derdi…O, ülkücülerin Muhsin Başkan'ı, Alperen'lerin ve BBP'lilerin Ebedi Siyasi Lideri, Türk-İslam âleminin ve bütün mazlumların umudu, zalimlerin korkusu,  kimsesizlerin kimsesiydi… O, bütün iyi  insanların 'dik duran, doğru söyleyen, düz yürüyen' diye söz ettiği, 'adam gibi adam' olarak imrendiği istikamet sahibi bir dava adamıydı…

Tanıyanlar bilir ve şahadet ederler ki;

            O, secde-i rahman'da iki büklüm kul, ayağının değdiği her yerde içimizden biri olarak olabildiğine mütevaziydi fakat söz konusu vatan, millet, din, adalet, hürriyet olunca vakar ve asaletinine yakışır bir duruşa sahip aslan yürekli bir kahramandı. O; bütün hayatını  inandığı değerler uğruna adadı… Hiçbir zaman yorgunluk, bıkkınlık ve umutsuzluk içine düşmedi…  O, dünyanın en güzel gülen insanıydı… O'nun can yakan fakat yürek ısıtan tebessümü, zorlu kaderin tecellisi olarak yüreğine sabırla nakış nakış dokunmuş sonsuz teslimiyetten yüzüne yansıyan kavi bir imanın ışığı gibiydi… Yüzüne bakınca insan huzur bulurdu…

O'nun bir hayali vardı;

            Önce insan diyebilen bir felsefeyle bu cennet vatan toprağında başı açığı, başı kapalısı, Alevi'si, Sünni'si, Kürt'ü, Türkmen'i, Laz'ı, Çerkez'i, Arap'ı, Boşnak'ı hep birlikte hep beraber ay yıldızlı al bayrağın altında doğduğu yerde doysun, başı dik karnı tok olsun… bu ülkenin bütün çocukları bireysel özgürlüklerin önünün açık olduğu, güvenli, özgür ve refah içinde tam bağımsız güçlü bir Türkiye'de yaşasın. ab kapılarında sürünmek veya global emperyalist projelerin figüranı olmak yerine Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kaynaşmış ve birleşmiş büyük bir Türk-İslam dünyası olsun. Büyük yürekli dev adam, bu hayalini  gerçekleştirme uğruna gecesini gündüzüne katarak mücadele verirken 25 mart 2009'da çıktığı yolculuktan geri dönemedi! Takdir-i ilahi'nin tecellisi olan kader, O'nu beş yol arkadaşıyla birlikte çok sevdiği sonsuzluğun sahibi'ne ulaştırdı. O, canından aziz bildiği  büyük Türk milletinin vicdanında bugün yetmiş iki bin  şüphe ile açık duran şahadet dosyasını, kırk yıllık misyonunu ve siyasi kadrolarını aziz milletine emanet ederek sonsuzluğun sahibine ulaştı…

O,  bizimle birlikte sonsuza kadar yaşayacak fakat fiziki olarak da bugün yanımızda olsaydı bu açık dosyanın kapanmasını, şüphelerin ortadan kaldırılmasını ve bunun için herkesin üstüne düşeni yapmasını isterdi. O, kendi ve beraberindeki  beş canın hukukları üzerinden milletin geleceğinin aydınlanmasına ve sistemin çarpıklıklarının giderilmesini isterdi.

O, Keş dağlarında kar altında kalmakla kalmayıp, İsmail'in kanıyla çalı dibine düşen devlet itibarının kurtarılmasını isterdi. O'nu tanıyanlar olarak hepimiz duyar gibiyiz, O, bugün yanımızda olsaydı  ' Ey siyasetçiler, bürokratlar, milletvekilleri, başbakan, cumhurbaşkanı, genelkurmay başkanı, yol arkadaşlarım, gönüldaşlarım, kadrolarım, teşkilat mensuplarım, büyük milletim ve dünyanın bütün iyi insanları gelin bu meseleyi çözelim, hepimiz sorumluyuz görevimizi yapalım' derdi.

            Biz de O'nun gibi diyoruz, O'nun gibi istiyoruz. Her geçen gün kördüğüme dönüştürülmeye çalışılan bu meseleyi nefes alıp vermek gibi hayati bir mesele olarak görüp bir an önce çözülmesini istiyoruz.  Çünkü O'nun tek derdi ve bütün misyonu milletini, vatanını, devletini canından çok sevmekti! Bütün bunlardan sonra sorumluluğumuz ve görevlerimizin bilinciyle 25 mart 2010 Perşembe günü saat 10.30 ile 14.30 arasında kabri başında buluşmaya; O'nu dualarla anarken 'neyi yaptık, neyi yapamadık, ne istiyoruz?'  diye kendi kendimize bir kez daha sorarak, emanetin vakar ve ağırlığına yakışır şekilde davranıp ve taleplerimizi yüksek sesle hep beraber söylemeye; O'nun manevi şahsiyetini yüreğimizdeki her zerrede hissederek;  Vuslatın birinci yılında, O'nunla kabri başında,'Beyaz Buluşmaya  bekliyoruz” dedi.




Yorumlar