05 Ekim 2024
  • Manisa25°C
  • İzmir25°C

BEKLENTİSİZLİK ZORBALIĞI

Esma Güç Çınar

30 Eylül 2024 Pazartesi 16:43

Beklentisizlik Zorbalığı

 

Varlık serüvenimizde birinden bir şeyler beklemeden ya da bir şeyin olmasını ummadan geçirdiğimiz vakit çok azdır. Gerek aile ilişkilerimizde gerek arkadaşlık ilişkilerimizde gerek ikili ilişkilerimizde sürekli bir beklenti içindeyiz. Önümüz, arkamız, sağımız, solumuz hep beklenti.

Biz bu beklenti silsilesi içerisinde iken genel kanı beklentinin olmaması gerektiği yönünde şekilleniyor.  Beklenti içinde olmanın insanı üzeceği; bu yüzden beklenti içinde olmamak gerektiği güçlü şekilde vurgulanıyor.

Peki, beklenti içinde olmak lanse edildiği gibi kötü müdür? Her yerimizi saran bu beklenti ağı içerisinde beklentiyi minimize etmek gerekli midir?  Ya da beklentisizlik hali insani midir?

Öncelikle beklenti içinde olduğumuz kişiler yakın temasta bulunduğumuz kişilerdir; eşimiz, aile üyelerimiz, dostlarımız gibi. Hiç tanımadığımız ya da sadece selamlaştığımız kişilerden yana herhangi bir beklentiye zaten girmeyiz. Dolayısıyla yakın temasta bulunduğumuz ve onlara bize “yakın” olma vasfını verdiğimiz kişilerden yana beklenti içinde olmak kadar doğal ne olabilir ki! Ayrıca beklenti içinde olmak bu yönüyle hayatımızdaki yabancılarla yakınlarımızı birbirinden ayırmamızı sağlayan noktalardan biridir. Bu sebeple pohpohlanan beklentisizlik halinin gayriinsani olduğunu düşünmekte mahsur görmüyorum. Bence insan umar; en başta Allah kulundan umar, kul Rabbinden umar ve insan insandan umar.

Umma ki küsmeyesin, der büyükler. Küsmek, kırılmak, incinmek bunlar kaçınılması gereken duygular değil ki. Küsmeden, darılmadan, sinirlenmeden, üzülmeden bir hayat yaşamaya çalışmanın çabası bu. Hâlbuki insan olmak bu duyguları da içinde barındırmak demektir. Biz gayet tabii olan bu duygularımızdan sıyrılmaya çalıştıkça insani noktadaki hasletlerimizden oluyoruz. Bir robottan farkımızın kalması için üzülmemiz de kırılmamız da beklentiye girmemiz de gerekiyor. Bu duyguları dışlayarak yaşamaya çalışmak hayatı yavan hale getirir. Bu duygular insanı besleyen, geliştiren, olgunlaştıran duygulardır. Beklentide olduğumuz bir şey gerçekleşmediğinde hissettiğimiz üzüntü bize insana ve hayata dair bir şeyler öğretir, bu duygular bizi büyütür, çiğ halimizden kurtulmamızı sağlar. Dolayısıyla beklenti içinde olmamamız gerektiğini ısrarla dile getiren hatta bu konuda zorbalığa varacak kadar güçlü tonlamalarla konuşan insanları pek dinlememek gerek. Beklemekte, kırılmakta, üzülmekte insan olmaya dâhil sevgili okur.

Beklediklerinizin beklentilerinizi karşılaması ümidiyle..

Yorumlar