26 Aralık 2024
  • Manisa14°C
  • İzmir14°C

BUGÜNDEN YARINLARA

Halil Erdost

15 Ocak 2020 Çarşamba 13:35

Bugünden yarınlara

Dün bügünlerin tarlasıydı, bugün de yarınların tarlası. Bugün ne biçiyorsak, dün tarlamıza ektiğimiz tohumun sonucudur. Yarın ne biçmek istiyorsak bugün onun tohumunu ekmeliyiz. Arpa ekip buğday biçemeyiz.

Sağlıklı bir gelecek, güzel bir yarın  mı istiyoruz? Bunun önlemlerini, hem geçmişin hatalarından ders alarak hem de günümüzün  “ihtiyaçları ihtirasa dönüştüren” tüketim ekonomisini teşvik eden uygulamalarının piyonu olmayarak alabiliriz.

Gerek bireysel gerek toplumsal hafızamızı yokladığımızda geçmişte pek çok keşkelerimizin olduğunu görürüz: Keşke bunu öyle yapmasaydık;  keşke şu uygulamadan vazgeçmeseydik; keşke büyüklerimizin söylediklerini dinleseydik; keşke zamanımızı daha verimli kullansaydık; keşke karşılıklı fikir tartışmaları sonrasında oluşacak ortak akıllarda buluşsaydık, “Ben yaptım oldu” dayatması içinde olmasaydık… Keşke,keşke,keşke… Oysa keşke demektense “ İyi ki yapmışız” diyebilseydik.

Her ne kadar toplumlar bireylerden oluşuyorlarsa da yani her bireyin yaptığının doğurduğu sonuçlar o toplumu öyle veya böyle etkiliyorsa da; etki alanının genişliği nedeniyle toplumsal sorumluluğu olan bireylerin vereceği kararlar ve uygulamaları toplumun yakın ve uzak geleceğini çok daha fazla etkilemektedir.

Bireyin kendisini ilgilendiren konularda yaptıkları veya yapmadıkları öncelikle kendisini bağlar. Olumlu sonuçlar aldığı uygulamaları sonrasında, çevresine de faydalı olacağından mutlu olacaktır, tersine bir durumda ise doğacak olan olumsuz sonuç öncelikle kendisini mutsuz edecektir. Yani etkisi daha sınırlı olacaktır. Oysa toplumsal sorumluluğu olan bireylerin yani devletin yerel ve merkezi yönetim kademelerinde yer alan yöneticilerini alacağı kararlar ve uygulamaları o toplumun sosyal, ekonomik, kültürel yaşam biçimlerini etkileyeceği gibi; coğrafi değerleri, savunma özellikleri, uluslar arası ilişkileri, ekolojik ve jeolojik durumları başta olmak üzere pek çok yeni durumlar yaratabilir. Yaratılacak bu durumlar olumlu olursa, ülkenin tüm toplum kesimlerinin sosyal refah düzeyinin artmasına katkı sağlarsa, elbette bu sonuç o ülkenin bütün bireylerini mutlu edecektir.Ancak tersi olursa ülkenin kalkınması adına heba edilen zaman, heba edilen kaynaklar ve ülke halkının geleceğinin ipotek altına alınması, yöneticilerin “ aldatılmışız, kandırılmışız, özür dileriz, milletim bizi affetsin” gibi söylemlerle telafi edilemez. Edilmesi de mümkün değildir. Bu nedenle ülke yönetiminden sorumlu olanlar, uygulamaya koyacakları kararlar konusunda, “ ince eleyip sık dokumaları” gerekir. Bu konularda toplumsal muvafakatın, ortak aklın, bilimsel ve ekonomik verilerin gerekleri yapılmalı siyasi istikbal ve ihtirasın esiri olunmamalıdır. Maalesef ülkemizin yakın geçmişinde siyasi istikbal ve ihtiraslar uğruna uygulamaya konulan pek çok yatırım vardır. Bunlardan biri hepimizin bildiği ve herhalde bunu yapanlar hakkında hiç de iyi niyet temennisinde bulunmadığımız, hayırla yadetmediğimiz Akhisar Sigara Fabrikası yatırımıdır. Soruyorum; pek çok seçim döneminin oy avlama kapanı olarak kullanılan, bir tek paket sigara üretmeden yani ülke ekonomisine bir kuruş katkı sağlamadan, milyonlarca lirayı heba edip, lojmanlarının her sene tamiratları, boya badanaları yapıldığı halde bir tek aile tarafından bile kullanılmadan eskiyip giden sadece bir grup işçinin emekli olmasına yardımcı olan Akhisar Sigara Fabrikası yatırımı için hangi Akhisarlı olumlu bir görüş ortaya koyar, iyi ki yapılmış der?

Ülkenin tüm kaynaklarını “ tüyü bitmedik yetim hakkı   “ olarak görmek sorumluluğunda olmak zorunda olan ülke yöneticileri “ ben “ değil  “biz “ ortak paydasında buluşmak zorundadır. Gerek siyasal tarihimiz sorgulandığında, gerek dinimizin sosyal hayat ve yönetim uygulamaları değerlendirildiğinde şu gerçek ortaya çıkmaktadır:  Ne zaman “ben” dediysek , yönettiklerimizi bir birey olarak değil de bir sürü olarak görüp, kendimizi çoban olarak konumlandırdıysak, yönettiğimiz toplumun geleceğini tehlikeye sokmuşuz; ne zaman “biz” dediysek, görüş alışverişinde bulunup, ortak aklı ön plana çıkarıp uygulamaya koymuşsak, toplumumuzun sosyal refah düzeyini yükseltmiş ve aydınlık yarınların tohumlarını bugünden atmışızdır.