22 Kasım 2024
  • Manisa19°C
  • İzmir19°C

ÇITAK;"1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜNDE SAVAŞLARIN ORTASINDA BARIŞI HAYKIRALIM" DEDİ

Eğitim-Sen, Akhisar İlçe temsilcilik başkanı Ceyhun Çıtak ve yönetim kurulu ve üyelerinin katılımıyla saat 18.00’te Şehit Teğmen Tahir Ün Caddesi Öğretmenevi önünde "Dünya Barış Günü ve Eğitimde yaşanan sorunlarla ilgili basın açıklaması yaptı

Çıtak;"1 Eylül Dünya Barış Gününde Savaşların Ortasında Barışı Haykıralım" Dedi

01 Eylül 2014 Pazartesi 18:57

Bu haber toplam 4214 defa okunmuştur

Çıtak;"1 Eylül Dünya Barış Gününde Savaşların Ortasında Barışı Haykıralım" Dedi
Akhisar Haber Ajansı -AHA

Eğitim-Sen, Akhisar İlçe temsilcilik başkanı Ceyhun Çıtak ve yönetim kurulu ve üyelerinin katılımıyla saat 18.00’te Şehit Teğmen Tahir Ün Caddesi Öğretmenevi önünde "Dünya Barış Günü ve Eğitimde yaşanan sorunlarla ilgili basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını Eğitim-Sen Akhisar temsilci başkanı Ceyhun Çıtak okudu.

Ceyhun Çıtak'ın okuduğu basın açıklamasının tam metni;

                                              Basına ve Kamuoyuna

Bu gün 1 Eylül Dünya Barış Günü, Savaşların Ortasında Barışı Haykıralım! Savaş üzerine yazılan onca kitap, şiir, türkü varken savaşı kazanmak için geliştirilen yığınla strateji, formül ve teori arasında barış diye haykırabilmek cesaret işidir. Gücünü silahtan değil; fikirlerinden alanlar tarihte iz bırakacaktır. Silahların gölgesinde büyüyenler olarak bizlerin barış üzerinde düşünmeye ve onu yaşamaya ihtiyacımız var. Barışı unutursak eğer özgürlük, eşitlik ve demokrasi kavramları her zaman eksik olacaktır. savaşta bir taraf olmakla kurulan cümleler bizi yeni bir geleceğe taşımayacak. Çünkü barışın kazanıp kaybedeni olamaz; barış bütün dillerin, kültürlerin, halkların ve inançların birlikte yaşamayı öğrenme sürecidir. Hepimizin hem öğrenci ve hem de öğretmen olmayı aynı anda başarabildiği noktada barışın tarihi yazılır.

Barışı savunmak insanın insan gibi yaşamasını savunmaktır. Barışı savunmak umudumuzu bilincimizle besleyerek savaşa karşı mücadeleyi yükseltmektir. Eğitim Sen olarak şimdiye dek olduğu gibi barışı savunmaya devam edeceğiz.

Yeni bir eğitim öğretim yılına başlarken Eğitimde Bütün Kapılar Kaosa Açılıyor!

Kamu hizmetlerinin piyasanın ihtiyaçları doğrultusunda dönüşümünün en önemli basamaklarından biri olan eğitimde yeniden yapılandırma ve muhafazakarlaştırma uygulamaları, hem Hükümet hem de MEB tarafından çıkarılan yasa ve yönetmelikler, eğitimde yaşanan sorunlara yenilerinin eklenmesine neden olmuştur. MEB tarafından son dönemde yapılan bazı değişiklikler ve uygulamalarla yüz binlerce öğrenci ve veli mağdur edilmiştir. Örneğin TEOG sonrasında 40 bin öğrenci zorunlu olarak imam hatiplere, 94 bin öğrenci meslek liselerine kaydedilmiştir. 20 bin öğrencinin ise hiçbir okula, kaydı yapılmamıştır. Okulöncesi eğitimde ise tanı gün uygulamasına son verilip “ikili eğitime” geçilerek hem öğrenciler hem de veliler zor durumda bırakılmıştır.

Devlet okulları kaynak sorunu yaşarken özel okullara kaynak aktarılması kabul edilemez 

Hükümet 2014-2015 eğitim-öğretim yılında öğrencileri özel okullara yönlendirmek amacıyla özel okula gidecek 250 bin öğrenciye, toplamda 800 milyon TL “destek” verileceğini açıklamıştır. Son 12 yıldır, her fırsatta özel okullar yönelik teşvik politikaları geliştirmek için olmadık yollür denenmiştir. Bugüne kadar özel okullara vergi teşvikleri ve çeşitli kalemlerde indirimler yapılmış, devlet okullarının en temel talepleri dikkate alınmazken, özel okulların istekleri hükümet ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından anında yerine getirilmiştir. Halktan toplanan vergiler, yine halk için harcanmalı, kamu kaynakları özel okullara hiçbir şekilde aktarılmamalıdır. Bu anlamda Eğitim Sen’in yıllardır savunduğu ve eğitim hakkının temel ayaklarını oluşturan kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim talebi gerçekleşmediği sürece, ne eğitimin niteliğini yükseltmek ne de eğitimde yaşanan sorunlara kalıcı çözümler üretmek mümkün değildir.

Eğitim yöneticilerinin görevlendirilmesi süreci tasfiye ve kadrolaşma hareketine dönüşmüştür

Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmesine İlişkin Yönetmelik’te belirtilen puanlama sistemi, MEB’in eğitim yöneticilerini belirlerken işi şansa bırakmak istemediğini göstermiştir. Eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde tamamı siyasal kadrolardan oluşan üst düzey yöneticilere yüzde 60, sınırlı sayıda okul bileşenlerine ise yüzde 40 puanlama imkanı verilerek, eğitim yöneticisi olarak görevlendirileceklerin 75 puan alması şartı getirilmiştir. Eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde mülakat ya da “sözlü sınav” yöntemi üzerinden yeni bir siyasal kadrolaşma hareketi başlatılmıştır. Türkiye’de nerede olursa olsun “mülakat” ya da “sözlü sınav” kelimelerinin tek karşılığının “torpil” olduğunu ilkokul çağındaki çocuklar bile bilmektedir. Daha önce girdikleri sınavlarla müdür olan çok sayıda okul müdürü , MEB’de görev alan ve tamamına yakını “siyasal kadro” olarak atanan üst düzey yöneticilerin verdiği puanlarla değerlendirilmiş, eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde siyasi referans ve sendikal aidiyetler doğrudan belirleyici hale gelmiştir. Ülke genelinde 16 bin okul müdürün den 8 bini, Akhisar özelinde ise 36 okul müdürün den 22 si bürokratik soykırıma uğramıştır. Eğitimin bütün kademelerinde yöneticiler belirlenirken, hiç kimse siyasi görüş, kimlik, mezhep, inanç ya da sendika farklılığı nedeniyle fiilen cezalandırılmamalı, değerlendirme ölçütleri tamamen objektif ve bilimsel kriterlere dayanarak belirlenmelidir. Eğitim yöneticilerin belirlenmesi surecinde siyasi ya da sendikal referanslar değil, liyakat ilkesi temel alınmalıdır. Eğitim Sen in eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde hiçbir baskı ve yönlendirmeye izin verilmemesi, her okulun kendi yöneticisini, o okuldaki eğitim bileşenlerinin katılacağı demokratik seçimlerle kendisinin seçmesi yönündeki önerisinin ne kadar hakli ve doğru olduğu bugün daha iyi görülmektedir.

Torba yasa ile getirilen rotasyon ve sözlü sınav kabul edilemez

Öncelikli gündemlerimizden birisi de mecliste görüşmeleri yarim kalan, önümüzdeki günlerde görüşülecek olan öğretmenlere rotasyon getiren torba yasa düzenlemesidir. Torba yasa tasarısının 98 Maddesinde yer alan düzenleme ile bir suredir kamuoyunda tartışılan öğretmenlere il içi ve il dişi rotasyon (zorunlu yer değiştirme) uygulaması eğitimde yeni bir kaosun habercisidir. Eğitimde rotasyon tartışmaları ve aday öğretmenlerin sözlü sınav ile kadroya geçirilmek istenmesi, MEB in okul müdürlerinin ardından, öğretmenlere yönelik olarak da büyük ve kapsamlı bir operasyona hazırlandığını göstermektedir.  Eğitimde performans uygulaması fiilen başlatılmış, siyasi kadrolaşma girişimleri okul müdürlerinden başlayarak yukarıdan aşağıya doğru adım adım uygulanmaya çalışılmaktadır. Böylece eğitimde tıpkı baskıcı otoriter rejimlerde olduğu gibi, fiilen “hükümet memurluğu”, “hükümet öğretmenliği” uygulamaları hayata geçirilmek istenmektedir. Milli Eğitim Bakanlığının öğretmenlere il içi ve il dişi rotasyon uygulaması halinde tarihte Kavimler Göçünden sonra en büyük yer değiştirme hareketinin yaşanması kaçınılmazdır. Milli Eğitim Bakanlığının görevi, eğitimde 4+4+4 dayatmasında olduğu gibi, attığı her adımda, eğitim emekçilerini mağdur etmek değil, onların yaşadığı sorunlara kalicı çözümler üretmek, taleplerini dikkate almaktır.

Hükümet ve Milli Eğitim Bakanlığı şunu çok iyi bilmelidir ki, boynumuza geçirilmek istenen zincirin farkındayız. Eğitim Sen olarak hükümet ve MEB in gerek toplumsal yaşamda, gerekse eğitimde hayata geçirmeye çalıştığı dayatmacı, anti-demokratik ve bilim dişi politika ve uygulamalar karşısında sessiz kalmayacağımız, demokratik tepkimizi her platformda göstermeye devam edeceğimiz bilinmelidir. Demokrasi platformu bileşenlerine ve tüm katılımcılara basın açıklamamıza katılımlarından dolayı teşekkür ederiz

                                                      AKHİSAR EĞİTİM SEN TEMSİLCILİĞİ

 

 

 

 

Çıtak;
Çıtak;
Çıtak;
Çıtak;
Çıtak;
Çıtak;
Çıtak;
Çıtak;
Çıtak;
Çıtak;
Çıtak;
Çıtak;
Çıtak;
Çıtak;
Çıtak;
Çıtak;
Çıtak;
Çıtak;

Yorumlar