27 Aralık 2024
  • Manisa10°C
  • İzmir11°C

DEPREMDEN DAHA AZ ZARAR GÖRMEK MÜMKÜN!

Özel Akhisar Hastanesi’nde görev yapan Uzm. Psikolog Fatih Eyi son günlerde sıkça konuşulan “Deprem” konusu ile ilgili görüşlerini belirtti.

Depremden daha az zarar görmek mümkün!

06 Şubat 2020 Perşembe 12:11

Bu haber toplam 5461 defa okunmuştur

Depremden daha az zarar görmek mümkün!
Haber Merkezi

 Özel Akhisar Hastanesi’nde görev yapan Uzm. Psikolog Fatih Eyi son günlerde sıkça konuşulan “Deprem” konusu ile ilgili görüşlerini belirtti. Uzm. Psikolog Fatih Eyi depremden daha az zarar görmenin mümkün olduğunu belirtti.

 Deprem, sadece bir fiziksel yıkım değil aynı zamanda hayatımızı derinden sarsan ve ciddi psikolojik etkiler yaratan bir felakettir. Bir dakika öncesi ile bir dakika sonrasında sahip olduğunuz tüm koşulların radikal biçimde değiştiği bir durumdur. Bedensel bütünlüğümüze yönelik bu tehlike ortaya çıktığı anda vücudumuz  “Ya Savaş ya da Kaç’’ yanıtı yaratır. O anda vücudumuzda birçok fizyolojik değişiklik oluşur. Kalp ritmimiz hızlanır, soluklanma hızımız artar, kas gerginliği, uyuşma hissi, korku, şaşkınlık, titreme ve terleme gibi birçok belirti ortaya çıkar.

 Tüm bunlar günlük yaşamın olağan bir parçası değildir, sıra dışı bir durum olması nedeniyle “normal” bir insanın hemen uyum göstermesi ve erken dönemde günlük akışına hemen devam edebilmesi o kadar da kolay değildir. Daha önce çok sarsıcı bir travma ile karşılaşmamış birisi için, dünya genel olarak güvenli ve iyi şeylerle karşılaşacağımız bir yer gibi gelir. Oysaki depremle birlikte fark ettiğimiz yeni gerçekliğe zihnimiz hemen uyum gösteremez. Bu çelişki duygusal dengesizliği de beraberinde getirir.

 Travma sonrası stres bozukluğunda travma yaratan olay sürekli zihinde tekrar tekrar yaşanır, travma ile ilgili hatırlatıcı uyaranlardan sürekli bir kaçınma gerçekleşir. Tehdit ortadan kalksa da kişide duygusal küntleşme, uyuyamama, öfke, huzursuzluk, özgüven azalması, kontrol hissinin yitirilmesi, öz yeterlilikte azalma, çaresizlik ve suçluluk duyguları çok sık gözlemlenir.

 İnsanların travma ile baş etmelerine yardımcı olabilecek standart bir yöntem yoktur. Bireyin kişiliğine, yaşam biçimine, yaşına uygun şekilde hayata uygulanabilir yöntemlerin oluşturulmasına gerek duyulur. Örneğin henüz 5 yaşındaki yavrumuz ile 40 yaşındaki bir bireye yapılacak müdahale programı farklılık gösterir. Çocuklar travmayı anlamlandırmakta, yaşadıklarını anlatabilme ve duygularını ifade edebilmekte yetişkinlerden daha fazla zorlanırlar. Yetişkin bir insanda kontrol hissinin yeniden oluşması hayat ile ilgili örtük varsayımlarının gözden geçirilmesi ile mümkünken, çocukta durum daha somut ele alınmalıdır.

 Çözümlenemeyen bir travmanın etkisi çocuğun ileriki yıllarda özgüvenini, bilişsel gelişimini, yaşına uygun davranıp davranmamasını, okul başarısını, sağlıklı aile ve arkadaşlık ilişkileri kurmasını kötü etkileyebilir.

 Deprem felaketinin sıkça gerçekleştiği ülkemizde, insanların bilinçlendirilmesi, bedensel ve fizyolojik değişimler hakkında kendilerine ve çevresindekilere yardım edebilecek şekilde eğitilmesi, gerektiğinde profesyonel yardım alabilmeleri binaların sağlam bir şekilde yapılması kadar önem taşımaktadır. Depremden daha az zarar görmek mümkün!

Yorumlar