EĞİTİM-İŞ MANİSA BÖLGE TOPLANTISINI AKHİSAR'DA YAPTI
Eğitim-İş Manisa Bölge toplantısını Akhisar'da, Öğretmenevinde yaptı. "Kadına Şiddet ve İç Güvenlik Yasası" ile ilgili yapılan toplantıya Eğitim-İş Akhisar İlçe temsilciliği ev sahipliği yaptı.
21 Şubat 2015 Cumartesi 14:30
Eğitim-İş Manisa Bölge Toplantısını Akhisar'da Yaptı
Akhisar haber Ajansı-AHA
Eğitim-İş Manisa Bölge toplantısını Akhisar'da, Öğretmenevinde yaptı. "Kadına Şiddet ve İç Güvenlik Yasası" ile ilgili yapılan toplantıya Eğitim-İş Akhisar İlçe temsilciliği ev sahipliği yaptı. Manisa İl Şube Başkanı Cem Ok ve 17 İlçe temsilci başkanlarının katıldığı toplantının sonunda Eğitim-İş Akhisar İlçe temsilcisi Başkanı Ali İlhan Basın açıklamasını okudu.
Ali İlhan'ın okuduğu basın açıklaması metni:
BASINA VE KAMUOYUNA
Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın ve onlar ne derse biat eden bakanlarının hemen her gün kadını itibarsızlaştıran, aşağılayan ifadelerine hep birlikte tanık oluyoruz.
AKP’nin “Yeni Türkiye”si; kadını sadece aile içinde var etmeye çalışan, kahkahasını yasaklayan, hamile iken eve kapatmayı uygun gören, bir kişinin annesinin diz kapağından dahi tahrik olabileceğini utanmadan söyleyen, kaç çocuk ve nasıl doğuracağına karar veren, 6 yaşındaki kız çocuğuyla evlenmeyi fetva verir gibi açıklayabilen, kızlı erkekli okumayı tahrik edici bulan ve yasaklamaya kalkan, nasıl giyineceği konusunda hükümler koyabilen bir anlayışı topluma dayatmayı, yaşamda uygulanabilir kılmayı kendine görev edinmiştir. Öğrenci evlerinde kızlı erkekli kalınıyor yalanları ile ülkemizin geleceğini inşa eden üniversite öğrencilerimize gerici zihniyetin topluma karşı yaratmaya çalıştığı algıyı görmekteyiz. Ülkemizde ne yazık ki kadına şiddet gündelik hayatın bir parçası haline gelmiş özellikle son 13 yılda kadın cinayetleri katlanarak artmıştır. Bu süre zarfında kadına yönelik şiddet % 1400’lere çıkmış, buna karşın, kadın cinayetlerinden yakalanıp yargılananların ancak 3’te biri cezalandırılmıştır. Yapılması gereken; hiç vakit kaybetmeden koruma kanununu hayata geçirmek, şiddet gören kadınların korunmasındaki bürokratik engellerin tamamını kaldırmak, kadın katillerine asla indirim uygulamamak, hafifletici sebep aranmadan caydırıcı cezalar verilmesini sağlamaktır.
Tarsus’ta yaşanan vahşetle; ailesinin, arkadaşlarının, öğretmenlerinin elinden hunharca alınan Özgecan’ınımızın katili ve bu canavarlığı yaratanlar, toplumu ve eğitim sistemimizi her geçen gün gericileştiren siyasi politikalardır. Yaşam alanlarımızın tüm dinamiklerini hurafeler üzerine kuran, eğitimi gerici anlayışa teslim eden bu politikalardan derhal geri dönülmelidir.
Eğitim-İş olarak; Özgecan Aslan'a tecavüz edip, yakan genç yaşta aramızdan alan katillerin Türk Ceza Kanunu’nun en ağır hükmü ile cezalandırılmasını istiyoruz. Bir daha Özgecan’larımızın elimizden alınmaması için Adalet Bakanlığı’nı, İç İşleri Bakanlığı’nı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nı, TBMM Genel Sekreterliği’ni, TBMM’de görevli tüm milletvekillerini acilen sorumluluk almaya davet ediyoruz.
Geçtiğimiz günlerde ABD’nin Kuzey Carolina eyaletinde öldürülen üç genç için ABD başkanı Barack Obama’ya “Biz siyasiler ülkemizde işlenen cinayetlerden sorumluyuz. Halk bize oy verirken benim can güvenliğimi sağlayacaksın diye oy veriyor” şeklinde seslenen Recep Tayyip Erdoğan, kendi ülkesinde yaşanan bu cinayetle ilgili siyasi sorumluluğunu yerine getirmelidir.
Yüreğimizde unutulmaz yara açan, geleceğe umutla bakan masum gözleriyle hafızamıza yerleşen Özgecan’ımızı vahşice katleden canileri yaratan ve çocuklarınıza çığlık atmayı öğretin diyerek dalga geçen anlayışla, bu katliamları önlemeyen sistemle, kadın cinayetlerine karşı kör olan adalet sistemi ile mücadelemiz devam edecektir.
Ailesine, yakınlarına ve arkadaşlarına başsağlığı diliyor Özgecan için ADALET istiyoruz.
Ayrıca son günlerde ülke gündeminin en tepesinde yer alan ve toplumsal olaylarda polisin yetkilerini artıran, içinde sıkıyönetim dönemlerini aratmayan düzenlemelerin bulunduğu “iç güvenlik paketi” olarak da adlandırılan Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmektedir. Dün gerçekleşen kapalı oturumda, 5 muhalefet milletvekilini yaralayan AKP’li milletvekilleri, faşizme giden yolda taşların nasıl döşendiğini gözler önüne sermiştir.
Yasalaşması durumunda, AKP iktidarının fiili polis devleti uygulamalarını kurumsallaştıracak olan paket, 12 Eylül dönemi faşizminin tekrar yaşanmasına yol açacaktır. Kişi hak ve özgürlüklerine, özel hayatın gizliliğine, hukukun üstünlüğü ilkesine yönelik pek çok müdahale içeren ve bu haliyle anayasaya açıkça aykırı olan paket, AKP’nin iktidarını koruma amacına hizmet edecektir. Özellikle Gezi olayları ve 17 Aralık operasyonunun ardından toplumsal muhalefeti bastırmak amacıyla faşizan uygulamalarda sınır tanımayan ve vatandaşları potansiyel suçlu gören AKP, şimdi bu uygulamalarına yasal kılıf yaratma peşindedir. Paketle birlikte, temel hak ve özgürlüklerimizin arasında yer alan, Anayasamızın 34. maddesinde de güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ortadan kaldırılacak, bu tür eylemler terör eylemi, bu eyleme katılanlar da terörist olarak değerlendirilecektir. Polisin silah kullanma yetkisi genişletilerek, gaz ve kimyasal madde kullanma yetkisi verilerek, orantısız güç kullanma yasal hale getirilecek, yaşam güvencemiz kalmayacaktır.
Yine polise ve mülki amirlere tanınan gözaltı ve arama kararı verme, soruşturma yapabilme yetkisiyle birlikte savcılar devre dışı bırakılacak, makul şüphe ile gözaltına alınan kişilerin seslerini avukatlarına, savcılara ve hakimlere duyurması engellenecektir.
Tek adam olma amacından asla vazgeçmeyen ve önüne çıkan bütün engelleri ortadan kaldırmak, toplumsal tepkileri sindirmek isteyen Erdoğan ve AKP’si otoriter bir devlet yapılanması için tüm kolluk güçlerini emri altına almaktadır. Jandarmanın, İçişleri Bakanı ve valilerin denetimine sokulması, valilere OHAL yetkisi verilmesi bunun göstergesidir.
Kısacası paket, meşruluğunu yitiren AKP hükümetinin iktidarını korumak adına korku toplumu oluşturma hedefine yöneliktir. Vatandaşlarını potansiyel suçlu gören, kolluk güçlerini vatandaşlarını değil iktidarını korumak için kullanan baskıcı, otoriter rejimler yıkılmaya mahkumdur. AKP hükümeti ancak faşist diktatörlüklerde görülen bu düzenlemeyi derhal geri çekmelidir. Eğitim-İş olarak siyasi iktidarın demokrasiyi hedef alan faşist uygulamalarına karşı haklarımızı savunmaktan, gerçek demokrasi için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz.
EĞİTİM İŞ MERKEZ YÖNETİM KURULU
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2003 Akhisar Haber