25 Aralık 2024
  • Manisa9°C
  • İzmir9°C

EROL BOŞNAK AKHİSAR LİFE’IN KONUĞU OLDU

Akhisar’ın yaşayan yüzü sloganıyla okuyucularıyla buluşan Akhisar Life Dergisi 6. Sayısında konuk ettiği Erol Boşnak ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdi.

Erol Boşnak Akhisar Life’ın Konuğu Oldu

22 Mayıs 2016 Pazar 19:07

Bu haber toplam 4417 defa okunmuştur

Erol Boşnak Akhisar Life’ın Konuğu Oldu
Haber Merkezi

Akhisar’ın yaşayan yüzü sloganıyla okuyucularıyla buluşan Akhisar Life Dergisi 6. Sayısında konuk ettiği Erol Boşnak ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdi.

Akhisar Life Dergisinin Şubat – Mart sayısında yer alan röportaj;

Erol Boşnak

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

1961 Akhisar doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Akhisar'da tamamladım. Ankara Gazi Üniversitesi iktisat bölümü mezunuyum. Burada şunu ifade etmeden geçmek istemiyorum. Çok ilginçtir Akhisar'da okuduğum ilkokulda lise de şuan yok kapatıldı. Mesela devrim ilkokulu mezunuyum şu an yok Ali Şefik ortaokulu mezunuyum yok ismi değişti Akhisar Lisesi'nden mezunum ama şuan da bu okulda yok. A.İ.T.İ.A (Ankara Akademi)girdim Gazi üniversitesi oldu. Geçmişimiz yok. Herhâlde bu bizim ülkemizde kurumsallaşamamamızdan kaynaklanan bir sorun diye düşünüyorum. 1987 yılında evlendim 1 oğlum ve 1 kızım var. İş hayatım 1984 yılında Akhisar'da serbest muhasebeci, Mali müşavir olarak başladı. 1986 yılında bir arkadaşımla büro açtık. 1996 yılından beri inşaat işleri, kooperatif işleri ile ilgileniyorum. Şuana kadar Akhisar’da 3 tane site inşa ettim. (Atatürk , Reşat bey  ve Medar mahallesinde.) 1993 yılında ilk sigorta şirketimizi kurduk. Farklı iş dallarında faaliyetim oldu. Ama en çok mali müşavirlik, sigorta ve inşaat üzerinde çalıştım.

Akhisar’da birçok sosyal projelere de destek verdim. Kurulduğundan beri Manisa Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlikler Odasının üyesiyim. Atatürk düşünce Derneğinin, Kızılay derneğinin, Balkan Göçmenleri Derneğinin üyesiyim. 1999 dan dan beri de Akhisar ticaret ve sanayii odası meclis üyesiyim. 1999’dan bu yana 3 dönem boyunca Ticaret Odasında yönetimde görev aldım.

Son olarak geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz çok değerli iş adamı Murat Kabasakal için de ailesine başsağlığı diliyorum. Murat Kabasakal için Akhisar’dan rüzgâr gibi geçtiğini düşünüyorum. Uzun yıllar Akhisar’da girişimcilik örneğini en iyi yansıtan bir örnek kişi olarak anılacağını düşünüyorum. Zamansız bir gidiş oldu…

Akhisar Ticaret Odası’nda ne kadar süredir görev alıyorsunuz?

1999’dan bu yana tam 4 dönemdir ATSO meclisindeyim.1999 ve 2013 döneminde aynı zamanda yönetim kurulu üyeliğinde bulundum. 2013 Mayıs ayında kendi ekibimiz ile yönetime talip olduk. Fakat Mecliste çoğunluk sağlayamadık.

Ticaret Odası’nın çalışmalarından memnun musunuz? Ticaret Odasının aktif olduğunu Akhisar’a bir şeyler kazandırdığınızı düşünüyor musunuz?

Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası gibi kurumlar sürekli olarak  ne iş yapıyor gibi sürekli bir eleştiri alıyorlar. Genellikle para alma şeklinde değerlendiriliyor. Fakat Ticaret ve Sanayi Odası en dar anlamda şirket bilgilerinin takip edildiği düzenlendiği bir yerdir. Mesleki olarak yaşanan sorunların tespit edilmesi ve bunların çözümü için siyasi iktidar nezdinde kulis yapması gereken bir kurumdur. Üyelerinin tek başına gittiklerinde çözemedikleri sorunları kurum olarak çözmeyi amaçlayan bir kurumdur. Üyelerinin ufuklarını açacak eğitimleri sağlayan imalat ve ticaretini kolaylaştıracak çözümler bulmada yardım ve yönlendirici olan bir kurumdur. En azından ben böyle olması gerektiğini düşünüyorum.  Ticaret ve Sanayi Odası’nın başarılı olması demek Akhisar’a aynı zamanda daha iyi hizmetlerin gelmesi de demektir. Bu anlamda bu kurumun başarılı olması önemlidir. Yalnız şunu belirtmek isterim: Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası son seçiminden bu yana Akhisar’ın sosyal gündeminde yoktur. Benim gözlemim bu şekilde. Daha önceki dönemlerde Ticaret ve Sanayi Odası Akhisar’ın gündeminde daha fazla yer alıyordu, üyelerinin yanında daha sağlam bir duruşu vardı. Olumlu işlevi ile Sürekli gündemdeydi. Ben şuan da gündemde Ticaret ve Sanayi odasını göremiyorum.

Bizim bir projemiz vardı gerçekleştirmek istediğimiz bunu söylemeden geçmek istemiyorum. Biliyorsunuz biz sit alanı içinde eski bir ev almıştık ve bu evi ve evin arka tarafındaki boş arsayı kültür evi olarak kullanılmak üzere restore etmek istiyorduk. Burayı Akhisarlı iş adamlarına ve genç Akhisarlılara sosyal faaliyetlerini gerçekleştirebilecekleri bir alan yapmak istiyorduk. O bölgenin turizme kazandırılması hedef buydu. Fakat bu hizmet devam ettirilemedi, bunun eksikliğini hissediyoruz. Bu proje ile ilgili edindiğimiz son bilgi projelerin İstanbul’dan bir firma tarafından hazırlandığı yönünde. Ama hangi aşamada olduğuna dair bir bilgimiz yok.

Ticaret Odası’nın başarılı olup olmadığını seçimler geldiğinde üyelerimiz değerlendirecektir diye düşünüyorum.

İsim olarak Akhisar’da biliniyorsunuz, fakat göz önünde değilsiniz, başarınızın sırrı geri planda kalmak mı yoksa medyada yer almayı mı sevmiyorsunuz?

Ben aslında geri planda kaldığımı düşünmüyorum. Olması gerektiği kadar ön planda olduğumu düşünüyorum. Ben işimin gerektirdiklerini yapıyorum. Olmam gerektiği gibi olduğuma inanıyorum. Başarımın sırrına gelince mücadeleci bir yönüm var, mücadele etmeyi seviyorum. Düşmekten korkmuyorum çünkü kalkabileceğime inanıyorum. Sıkıntıya düştüğüm zamanlarda gerek sosyal alanlarımda olsun, gerek iş yaşamımda olsun bunu etrafımdaki dostlarımla paylaşırım. Arkadaşlarıma sıkıntılarımı anlatır, onlardan fikir almayı çok severim. Çünkü sıkıntıda olan insan olayı hiçbir zaman tam anlamıyla göremeyebilir, gözden kaçırdığı şeyler olabilir. İşte bu noktada dışarıdaki gözler çok önemli, farklı bakış açıları benim için çok önemlidir. Bu yüzden sıkıntıda olan insanların dertlerini sıkıntılarını kendi başlarına çözmek yerine dostlarıyla paylaşmalarını tavsiye ederim.

Bir dönem siyasette yer aldınız, ama son zamanlarda bildiğim kadarıyla siyasetten uzaklaştınız. Bunun bir sebebi var mı? Tekrar siyasette aktif olmayı düşünür müsünüz?

Evet, siyasette şuan da aktif bir görevim yok.. Tekrar siyaset böyle bir düşüncem şuan da yok. Ama tabi hayat ne getirir bilemem. Bazen biz plan, proje yapmadan sular kendine göre akabiliyor. Bu yüzden ben şuan da geleceğe yönelik net bir şey söylemek istemiyorum.

Mali müşavirlik kendi başına zor bir meslek ama siz bununla yetinmeyip sigortacılık işine girmeye nasıl karar verdiniz?

Sigortacılıkta Akhisar’daki en eski acentelerden olduğuma inanıyorum. Mali müşavirlikte ortak olduğum arkadaşım vardı Levent Tümsekçalı ,işyeri unvanımız Güneş muhasebeydi bizim.  Vakıflar bankasının programında bir arkadaşımız vardı. O arkadaşımız madem güneş muhasebeniz var, Güneş Sigorta’nın

Acenteliğini de size verelim demişti. Olaylar bu şekilde gelişti diyebilirim. Mali müşavirlik, muhasebe ve sigorta işlemleri birbirine yakın işler olduğu için zorluk çekmedik. Bu şekilde bu mesleğe de başlamış olduk. Şuan da Alyans, Sompo, Güneş’in acenteleriyiz. Akhisar’da en yoğun şekilde çalıştığımız sigorta tarım sigortalarıdır. 2008 den beri aktif olarak yapıyoruz. Bu konuda iyi bir noktaya geldiğimize inanıyorum. Bu işte çok sevdiğim bir söz vardır. ‘İhtiyaç duyulduğunda satın alınamayacak tek şey sigortadır.’ Sigortaya ne zaman ihtiyaç duyarsınız hasar anında işte o zaman Sigortayı almak mümkün değildir. Onun için riskten önce Değerlerimizi sigortalamalıyız.

Sigortacılık aynı zamanda insanlara yardımcı olmak demektir. Örneğin, Çok yakın bir arkadaşımın evini biraz benim telkinlerimle sigorta yapmıştık. Biz yaptıktan 1 hafta sonra evini su bastı. Biz sigorta işleminden 150 TL gibi bir prim alırken onun yaklaşık 3000-3500 civarında bir hasarını ödedik. Sigortacılığa insanlar önyargılı yaklaşıyorlar. Sigortacılık; insanların yaşayabileceği olası zararlardan insanları mağdur etmeden zararlarını karşılamaya yönelik yapılan bir işlemdir. İnsanlar 2 yıl sigorta yaptırdıktan sonra 3. Yıl, Ben bu 2 yıl da sigortadan bir şey almadım deyip yaptırmak istemiyorlar. Halbuki sigortadan para almamaları onlar için çok daha iyi bir şey, çünkü tazminat almaları bir felaketle karşılaşmaları, bir kaza, bir olay yaşamaları demektir. Sigortanı yaptıracaksın, ama muhtaç olmayacaksın, muhtaç olduğun zaman da o eksikliğini sigorta ile karşılayıp yaşamını devam ettireceksin. Sigorta bir önlem almadır. Tabiki kötü şeyler yaşamak istemeyiz, ama maalesef kötü şeyler başımıza gelebilir, bu dönemleri de en az zararla atlatabilmek için sigorta yaptırmalıyız.

Sigortacılıkta ilk başladığınız dönem ile şimdiki dönem arasında ne gibi farklılıklar var?

İlk başladığımız dönemlerde daktilo ve tükenmez kalem ile poliçeleri elimizle yazardık. Ay sonu rejistroları bölgeye götürür onlara teslim ederdik. Mesela ayın 3’ünde sigorta yapıyoruz, ama ayın sonunda teslim edebiliyoruz, tabii bu geçen sürede hasar meydana gelebiliyor. Bunlar da sıkıntı yaratan durumlardı. Tabii şimdiki dönemimizde internet üzerinde online işlemler ile çok daha hızlı ve kolay sigorta yapabiliyoruz. Bu da yanıltıcı sigorta yapılmaların önüne geçildi. Çünkü sigorta yaptığınız gün dakikasına kadar her şeyiniz kayıtlarda oluyor.

Şimdiki dönemlerde sigortanın kıymeti daha çok biliniyor. Önceden bu kadar önem verilmezdi. Örneğin; trafik sigortasını insanlar çok gereksiz bulurdu, ama şimdi ne kadar önemli ve gerekli olduğu biliniyor. Günümüzde trafik sigortalarının çok pahalı olduğu konuşuluyor. Trafik sigortaları arabanın markası, modeli, kullandığı kişinin özellikleri, arabanın geçmişteki durumu vb. özelliklere göre sigorta maliyeti belirleniyor. Bir de insanlar bazen kasko ile sigortayı karıştırabiliyor. Kasko ’da kişinin kendisine ait olan arabanın hasarı karşılanıyor. Trafik sigortasında ise kusurlu olan tarafın, diğer kusur bulunmayan aracın hasarını, tedavi ve ölüm tazminatlarını karşılamaya yöneliktir. Ölümlü kazalarda trafik sigortasının önemi daha da çok anlaşılıyor. Kusurlu taraf çarpma neticesinde ölüme sebep oluyorsa yüksek miktarlara ulaşan tazminatlar karşı tarafa ödenmektedir.

Ölümlü kazalar internet ortamında haberi yapıldıktan sonra; bazı sigorta şirketleri kusurlu tarafı arayıp sigortadan bu parayı alabileceklerini söylüyorlar. Hem kusurlu olup hem sigortadan para almak mümkün müdür? 

 Aslında bu sorumluluk sigortası olan trafik sigortalarının bana göre işlevine aykırı bir durum. Ama bazı mahkemelerin bu konuda kusurluda olsa yanındakilerin vefatına neden olduysa ölenlere tazminat hükmettiğini biliyorum.  

Peki insanlar bu ısrarla arayan sigorta firmalarına güvenmeliler mi güvenmemeliler mi?

Bence güvenmenin dışında vatandaş bu tür sorunları avukatlarıyla konuşup yasal yollarla halledebilirler. BU şekilde işlemin daha güvenli ve daha sağlıklı olacağına inanıyorum.

Sağlık sigortaları ile ilgili kısa bir bilgilendirme yapabilir misiniz?

 Gelişen sağlık sektöründeki fiyatlandırmalar, sağlık sektöründeki erişilemez fiyatlar bunlar karşısında sigorta şirketlerinde özel sağlık sigortaları şeklinde bir branş oluşmasına neden oldu.  Bizim Güneş Sigortanın şuan güncel olan tamamlayıcı bir sağlık sigortası denen bir ürünü var. Bu şu anlama geliyor. Normal sağlık sigortaları hiçbir sosyal güvencesi olmayan ya da sosyal güvencedeki sağlık yardımlarına ihtiyaç duymadan her şeyi sağlık sigortası ile karşılamayı hedefler. Ama tamamlayıcı sağlık sigortası ise sosyal güvenlik şemsiyesi altındaki kişilerin SGK’nın ödediği sağlık yardımlarının yetmediği noktada devreye girer. Örneğin, SGK anlaşmalı bir hastaneye gittiniz. Bu hastanede sizden SGK’nın karşıladığı ücretlerin üstüne fark ücretler alınmaktadır. İşte bu fark ücretleri karşılayabilmek adına tamamlayıcı sağlık sigortaları vardır. Bu fark ücretleri ile tamamlayıcı sigorta işlemleri karşılaştırıldığında sigorta işlemlerinin daha ekonomik olduğunu söyleyebilirim. Bütün vatandaşlarımızın rahatça satın alabilecekleri bir projedir.

Sizce halk olarak sigorta konusunda ne kadar bilinçliyiz? Sigorta ile ilgili bilinçli bir toplum olabilmek için neler yapılmalıdır?

Sigorta konusunda gerçekten bilinçsiz olduğumuzu düşünüyorum. Sigorta yaklaşımlarında kar mantığı güdülmektedir. İnsanlarımız sigorta için harcanan paranın boşa harcandığını düşünüyorlar. Hâlbuki sigortanın amacı; olası istenmeyen durumlarda insanların hayatlarını istenmeyen kötü durumdan maddi olarak çok fazla etkilenmeden normal bir şekilde hayatlarını devam ettirmelerini sağlamaktır. Sigorta çözüm olan bir yaklaşımdır. Sigorta, görsel basın, basın yayın araçları ile meslek örgütlerinin insanlara sigortanın önemini ve gerekliliğini anlatması ile bilinçli bir toplum oluşturulmalıdır. İnsanlarımız sigorta yaptırdığı ve kendi hayatlarında gözlemledikçe bu sigortanın yaygınlaşabileceğini düşünüyorum. Burada en büyük rol devletimizdedir. Örneğin; eskiden tarım sigortaları çiftçilerimiz tarafından bilinmiyordu. Ama gerek televizyonlar, gerek yazılı basın, gerekse İlçe tarımda çalışan ziraat mühendislerimiz, ziraat odalarımızın çabalarıyla bugün devlet destekli tarım sigortalarımız nerdeyse en küçük köylerimize kadar ulaştı. Bu da üreticilerimizin hasarlar karşısında kaybedeceklerinin bir kısmını karşılayabileceklerini bilmesiyle oldu. Özellikle Dere koy, Ballıca, Mecidiye gibi köylerde hatırı sayılır sigortalılarımız vardır. Zaman zaman meydana gelen hasarlardan sigortadan 60 bin 70 bin TL gibi hasar alan üreticilerimiz mevcut. Kısaca sigorta olanaklarının gelişmesi devlet, sivil toplum ve meslek örgütlerinin çabaları ile olacaktır diye düşünüyorum.

Erol Boşnak normal hayatında nasıl biridir? Nasıl bir iş adamıdır? Çabuk sinirlenir mi?

Mümkün olduğu kadar sabırlı davranmaya çalıştığımı düşünüyorum. Çabuk sinirlendiğimi düşünmüyorum. İstişareye inanan bir yapım var ve bunu gerek sosyal hayatım gerek iş hayatımda kullanırım. Çalışanlarımla diyaloglarım genelde iyidir. 

Kurulu bir işiniz, düzeniniz var. Nereye kadar gitmeyi düşünüyorsunuz? Hedefleriniz neler?

Şu andaki durumumun makul olduğunu düşünüyorum. Fakat bunu bir üst seviyeye çıkarmak, çalışan personel sayımı daha da çok arttırmak şimdilik arzu ettiğim bir durumdur. Sivil toplum örgütlerinde çabalarım biliniyor, buralarda çıtayı biraz daha yükseltmekte hedeflerim arasında.

Bir iş adamı olarak Akhisar’da gördüğünüz eksiklikler neler? Ben olsaydım şunu yapardım dediğiniz bir şey var mı ?

Akhisar ile ilgili gelişmediğine dair çok yakınmalar var. Ama benim gördüğüm kadarıyla Akhisar Türkiye’de gelişen kentlerden bir tanesi, daha da ileriye gitmeye aday bir kent. Akhisar’ın şanslı bir şehir olduğunu düşünüyorum. İzmir-İstanbul yolu üzerinde olması, demiryolunun olması, organize sanayinin olması, zeytin gibi ekonomik değeri yüksek olan bir tarım ürününe sahip olması, Akhisar spor gibi süper ligde oynayan bir markaya ve içinden ulusal marka olmuş işletmelere sahip olması vb. tüm bunları bir araya getirdiğimizde Akhisar’ın şanslı ve gelişmeye aday bir kent olduğunu görüyorum. Tabi mesela geliştirebilmek adına söylüyorum; organize sanayinin geliştirilmeye büyümeye ihtiyacı var,onbin kişinin istihdam edildiği bir organize sanayii benim düşüm . Çevre yolunun bir an önce yapılmasına ihtiyaç var, şuan da çalışmaları süren demiryollarının şehrin dışına alınmasına ihtiyaç var, kent merkezinde trafik sorunun çözümlenmesine ihtiyaç var. Üniversitenin gelişmesine ihtiyaç var.  Tüm bunlar için Akhisar’daki sivil toplum örgütlerinin özellikle Ticaret ve Sanayi Odası’nın biraz daha aktif olması gerektiğini düşünüyorum.

Akhisar hoşgörünün hakim olduğu bir şehir. Her türlü düşüncenizi rahat bir şekilde ifade edebildiğiniz bir şehir. Barış ve istikrar konusunda sarsıntı geçirdiğimiz bir dönemde, Akhisar’ın bu denli hoşgörülü olması insana huzur veriyor. Dolayısıyla Akhisar’ın geleceğinin birçok insanın karamsar bakmasına karşılık, daha iyi ve daha güzel yaşanılası bir şehir olacağına inanıyorum.

İnşaat sektörünün içinde birisi olarak, Akhisar’da ki inşaat sektörünü nasıl yorumlarsınız?

Akhisar’da şuan da yoğun bir konutlaşma, büyük projeler var. Görebildiğim kadarıyla toplamı binler ile ifade edilen projeler var. Akhisar bunu kaldırır mı bana göre kaldırır ama bence bu Akhisar’a özgü bir olay değil, Türkiye’nin ekonomik şartlarına bağlı bir olay. Şu an biraz yüksek olsa da Bankalarda konut kredilerinin aşağıya çekilmesinin de bunda çok etkisi var. Konut sektörünün bu kadar gelişmesinin nedenlerinden bir tanesi de kırdan kentlere olan yığılma bununla birlikte Geniş aile yaşamından çekirdek aileye geçmemiz. Dolayısıyla bu konut ihtiyacını patlattı. . İnşaat sektörü de buna bağlı olarak gelişiyor. Tabi işin diğer yönüde siyasi iktidarın ülke ekonomisinin gelişmesinde inşaatı gözde sektör olarak görmesi ve bu yönde yönlendirmede bulunması

Ev yapımları Akhisar’da çok hızlı oluyor, yani başlamasıyla bitmesi bir oluyor. Bu kadar hızlı konutlaşmaya gidilirken, ev inşaat yapımında bütün prosedürlere uyuluyor mu, denetimler yapılıyor mu?

Kesinlikle. Şöyle bir bilgi vermek istiyorum. 1999 Gölcük depreminden önce yapılan inşaatlar ile 1999’dan sonra yapılan inşaatlar arasında çok fark var diyebilirim. Türkiye çapında var olan yapı-denetim olduktan sonra Türkiye’de yapılan tüm inşaatlara güvenebilirsiniz. Temelin açılmasından betonun atılmasına kadar; kullanılan demirin betonun denetimi yapılır. Standartlara uymayan hiçbir şey yapılmaz, kullanılmaz. Tabi bu yapı-denetim ile birlikte ekonomik olarak inşaat sektöründe biraz maliyetler artıyor. Ama insan sağlığı, insan güvenliği açısından bakıldığında bu maliyetin bence hiçbir önemi yoktur.

 Farklı farklı yapılan sigortalar var. Bunları biraz açar mısınız? 

Yaşamdaki her şey sigortanın konusudur. Şu anda bulunduğumuz mekân ya da iş yeri fark etmez yangına, su basmasına, hırsız girmesine, doğal afetlere, depremlere vb. her şekilde sigorta yapılabiliyor. Konutların da aynı şekilde sigortaları yapılmaktadır. Sigorta hayatımızı kolaylaştırır, daha rahat ve güvenli olmamızı sağlar.

İyi doğru ve güzel olan her şeyin yanındayız ama yanlışlar olduğunda uyarıcı olacağız. Olması gereken de budur.

img_9266.jpgimg_9318.jpgimg_9418.jpg

Yorumlar