26 Aralık 2024
  • Manisa7°C
  • İzmir9°C

FERDİ DEREN’İN KONUĞU KENAN MOLLA OLDU

Keyfi Sefa Dergisinde yer alan Ferdi Deren ile Berber Koltuğu sohbetleri yazı dizisinin bu sayıdaki konuğu Akhisar Haber Ajansı imtiyaz sahibi Kenan Molla oldu.

Ferdi Deren’in konuğu Kenan Molla oldu

22 Kasım 2016 Salı 11:06

Bu haber toplam 4749 defa okunmuştur

Ferdi Deren’in konuğu Kenan Molla oldu
Akhisar Haber Ajansı-AHA

Keyfi Sefa Dergisinde yer alan Ferdi Deren ile Berber Koltuğu sohbetleri yazı dizisinin bu sayıdaki konuğu Akhisar Haber Ajansı imtiyaz sahibi Kenan Molla oldu. 

FERDİ DEREN BERBER KOLTUĞU SOHBETLERİ; KENAN MOLLA

Bu kez de Ferdi Deren Berber Koltuğu Sohbetleri özel sayfamızda Kenan Molla’ya merhaba diyoruz. Kenan Molla, Akhisar basınında yıllarını devirmiş bir muhabir ve fotoğrafçı… Akhisar basınının ışıldayan yüzünde böyle bir üstatla gelenekten bugüne harmanladığımız sohbette, bu mesleğe özgü küçük ipuçları yakaladık. 24 Temmuz Basın Bayramı’nı unutmadığımız ve o güne yakışır bir isimle yaptığımız bu sohbette karanlık oda, dijital fotoğrafçılık, sosyal medyanın fotoğrafçılığa etkisi ve Akhisar Haber’in ilk ortaya çıkışını Kenan Molla’dan dinledik.

-Kısaca kendinizden bahseder misiniz? Bu arada biraz da fotoğrafçılık geçmişinize de değinin.

6 Mart 1958 yılında Akhisar’da dünyaya geldim. İlkokulu Ülkü İlköğretimde bitirdikten sonra Ali Şefik Ortaokulu’nda okudum. 1971 yılında da Foto Venüs’te fotoğrafçılığa başladım. Burada geçirdiğim altı buçuk yıl içerisinde çıraklıktan kalfalığa yükseldim. 1980 yılı asker dönüşünde de bu mesleğe devam ettim.

-Ardından basın sektörüyle taçlandırdığınız fotoğrafçılık uzun yıllar sizinle beraberdi. Peki, basın sektörüyle tanışmanız nasıl oldu?

1981 yılında kısa bir süre içerisinde muhabirlikle tanıştım. Yeni Asır Gazetesinde görev yapan Ali Kayadibi’nin gayretiyle de Tercüman adlı gazetede Akhisar muhabirliğine başlamış oldum. Bu görevim 1986 yılına kadar devam etti. 1986 yılı içerisinde Yeni Asır gazetesiyle de anlaşarak Akhisar muhabirliğini yürütmeye başladım. Daha sonra Tercüman Gazetesi kapanınca sadece Yeni Asır Gazetesi Akhisar şubesinde muhabirlik görevini yerine getirmeye devam ettim. 1992 yılında buna Anadolu Ajansı muhabirliğini ekledik. 20 yıl bu görevi üstlendikten sonra 2012 yılında bıraktım. Ancak Yeni Asır Gazetesi içerisindeki görevim hala devam ediyor.

-Fotoğrafçılık süreciniz geçmişle bağlantılı olarak nelerden beslendi?

Birçok ayrıntıyı stüdyoda düzenliyorduk. Sıklıkla siyah – beyaz üzerine çalıştığımız ve ışık düzlemine hassasiyetle yaklaştığımız bir dönemdi. Aküden ışık yapıp, karanlık odada aküyle fotoğraf baskısı yaptığım anları hiç unutmuyorum. Karanlık oda sabahtan akşama çıkmadığımız ve türlü hikâyeleri biriktirdiğimiz bir okul gibiydi. Bilgilerimizin ve sabrımızın sınandığı ve odak noktasını fotoğraf sanatına olan sevgiden alan yegâne bir güzelliğe sahiptik. O dönemler çektiğimiz kareleri doğrudan görme şansına sahip değildik. O kareyi hissetmeye çalıştığım, sezgilerimi bilgilerimle güçlendirmeye çalıştığım risk faktörü beni zorluyordu. Artık teknolojinin hızla geliştiği ve herkesin elinde akıllı telefonlarla çekimler gerçekleştirdiği şu zamandan büyük farklarımız vardır. Şu an her fotoğraf daha anlık uzamda değerlendirilse de gerçek anlık deneyimler eskiye uzanmakta. Anlık dediğimiz olgu aslında günümüzde gündelik deneyimlerle daha fazla örtüşüyor. Elinde fotoğraf makinası olan nadir insanlardandık. Bu bizi kendimize özel hissettiriyordu. Zamansal ve teknik açıdan değerlendirildiğinde zor şartlara sahip olmak bu sanata olan ilgimi daha heyecanlı hale getiriyordu. Bana hatırlattığı duyguların içinde daha sürprizlere açık bir sanat dalını beraberinde getirdiğidir.

-Tüm bunların üzerine fotoğrafçı bir ailenin damadı olmak nasıl bir duygu?

Fotoğrafhanede çalışırken Foto Venüs’ün sahibinin kızı Nilgün Yöneyci ile 1980 yılında askerlik dönüşü evlendik. Ailede birçok kişi hayatını fotoğrafçılıkla idame ettiriyor. Biriyle evlendiğinizde o ailenin de içerisinde bulunan diğer üyelerle eş zamanlı olarak birbirinizi geliştiriyorsunuz. Fotoğraf da bunun için biçilmiş kaftan olabilir.

-Günümüzde fotoğrafçılık daha çok dijital olarak icra edilmeye başladı. Bu konu hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Geleneksel ya da konvansiyonel fotoğraf, fotoğraf sanatının temelidir. Günümüzde en önemli fotoğraf ve sinema okullarında bile bu sanatı öğretmek için karanlık oda yöntemi kullanılır. Görüntünün ortaya çıkışı temel olarak iyi algılanmalıdır. Kadraj duygusunun gelişebilmesi biraz da karanlık odaya bağlıdır. Analog ya da dijital sistemlerin de kendilerine göre artıları ve eksilerinin olması gayet doğaldır. Esas olan ortaya çıkan ürünse burada dikkat edilecek husus bu ürünü ortaya çıkarma konusunda amacımıza hizmet edebilecek en iyi yöntemi bulabilmektir. Bu yöntem geleneksel ya da dijital olanaklarla daha doğrudur gibi bir keskin viraja girmemiz mümkün değildir. Ancak analog yöntemin meşakkatini yaşamış biri olarak onun bize kattığı daha farklı heyecanlarımız söz konusuydu. Kadrajımızla daha acımasızca yüzleşmek zorunda kaldığımız, diyaframla barışmak adına daha özel çabalar ve zamanlarla yoğrulduğumuz dönemlerden çıktık ve bugünlere geldik.  Ancak yine de dijital teknoloji yadsıyabileceğimiz bir teknoloji değildir. Fotoğraf dediğimiz kavram teknolojinin ürünü olan uğraşı ya da sanat dalıdır. Bu noktadan baktığımızda fotoğrafın doğuşundan günümüze kadar teknoloji fotoğrafın içinde olmuştur. Dijitalleşmenin fotoğraftan başka bir mecraya evrilmesinin söz konusu olduğunu ve gittikçe fotoğrafın ruhundan uzaklaşıldığını da eklemek istiyorum. Bu negatif bir gösterge olarak sayılmamalı. Fotoğraf genel başlığı altında dijital fotoğraf ayrımı yapılması daha doğru olur. Günümüzde sosyal medyanın çok farklı yönleriyle karşılaşıyoruz. Bir tanesi fotoğraf üretimine çok daha yatkın hale bürünürken diğeri gündelik anıların ya da kişisel egoların tatmini düzeyinde daha yüzeysel kalmış durumda görünüyor.

-Sosyal medyada da herkes fotoğrafçı olduğunu iddia ediyor ve profesyonelle amatör ayrımı gittikçe zorlaşıyor. Bu konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

Herkes fotoğrafçıyım denildiğine göre de, birçok insanın isminin sonunda İngilizce ifadeyle “photography” kelimesi var. Bunca insanın yoğun olarak fotoğrafa yönelmesinin sebebi teknolojik gelişimdir. Sosyal medya ve bazı yazılımların bize bahşettiği olanaklarla görüntüleri daha çekici bir şekilde işlemeye çalışıyoruz. Teknoloji sayesinde ortaya çıkan bir buket renk cümbüşü insanların dikkatini çekse de bunun plastik sanatlar açısından bir kıymeti yoktur. Sosyal medya doğru kullanıldığında üretilen iyi ve kaliteli işleri de takip edebileceğimiz bir adrestir. Dünyada çok başarılı insanlar var. Düzgün işler üretebilen insanlar da söz konusu. Elbette gün içerisinde deneyimlediği birçok kareyi fotoğraflayanlar buna dâhil edilemez.

-Fotoğrafçılıktan emekli olmanıza rağmen, basın sektöründe muhabirliğe devam ediyorsunuz. Fotoğrafçılığı neden devam ettirmediniz?

Büken ve Buse isminde ve bankacılık sektöründe çalışan iki kızım var. Fotoğrafçılığa ilgi duyan hatta fotoğraf gözü ve kadraj estetiği gelişmiş kızlara sahip olduğum için çok şanslıyım. Ancak bu mesleği gelenek haline getirmek isteselerdi dükkân asla kapanmazdı. Yeni objektifler, gelişen teknoloji ve doğal anların buluşması her zaman heyecan vericidir. Şimdi de bu teknolojileri severek takip etmeye çalışırdım. Ancak bir yerden sonra tüm bunlara tek başına yetişmem olanaksızdı.

 -Akhisar Haber serüveni ne zaman ve nasıl başladı?

Fotoğrafçılıktan emekliye ayrıldım. Benden sonra fotoğrafçılığı idame ettirecek kimse olmadığı ve bu iş biraz da ekip işi olduğu için fotoğrafçılığa devam etmeme kararı aldım. Açıkçası bir süre sonra muhabirlik yönüm daha ağır bastı. Yeni Asır Gazetesi ve Anadolu Ajansı muhabirliği yaptığım bir dönemde Barış Gezici ile irtibattaydık. 13 Aralık 2003 yılında Barış, Akhisar Haber’i kurdu. Bir araya geldiğimizde de haberlerimizi yayınlamaya başladık. Bu site takipçileri bakımından da her geçen gün büyümeye başladı. Akhisar Haber, Manisa ve Akhisar’da kurulan ilk internet haber sitesi olarak da büyük dikkat çekmektedir. Akhisar’da haberciliğin dijitale aktarılmasıyla güzel bir popülarite yakalandığını ve halkın yaşadığı yerele dair iyi bir güncel hafıza kazandığını düşünüyorum. Böyle bir oluşumda yer almak bana mutluluk veriyor.

ferdi-deren-1.jpgferdi-deren-2.jpgferdi-deren-3.jpgkmo_4900.jpgkmo_4915.jpgkmo_4920.jpgkmo_4923.jpg

Yorumlar