GÖNÜL
Bahadır Yenişehirlioğlu
26 Mayıs 2015 Salı 18:27
GÖNÜL
Zamanın birinde büyük bir sarayı bulunan hükümdar salonunun duvar süslemelerini yaptırmak için devrin en güçlü sanatkârlarını bir araya getirir. Çinliler ile Rum ressamlar salonu ortadan perdeyle ikiye ayırırlar ve birbirlerinin çalışmalarını görmezler.
Çinli ressamlar durmadan boya ister ve kendi bölümlerini muhteşem resimlerle donatırlar. Bu sırada Rum ressamlar kendi duvarlarını iyice temizleyip durmadan cilalayıp parlatırlar. Verilen süre bitince, hükümdar önce Çinli ressamların eserini görür, çok beğenir.
Sıra Rum ressamların eserini görmeye gelince, onlar önce aradaki perdeyi kaldırırlar. Tek kelimeyle muhteşemdir. Çinli ustaların yaptığı nakışlar, resimler olduğu gibi, iyice parlatılmış duvara aksetmektedir. Üstelik bu yansıma sırasında daha bir derinlik ve gizem kazanmış olur Çinli ressamların resimleri. Sonunda büyük ödül Rum ressamlarına verilir.
Gönlü parlatmanın en güzel yolu da gönlü, hizmet aşkı ile yanarak temizlemekten geçer.
Bütün peygamberler zulmün zifiri karanlığına bir güneş gibi doğdu. İnsanlara insanlıklarını yeniden hatırlattı. Merhameti unutmuş vicdanları tedavi etti. Peygamberimiz kurak çöllere dönmüş gönülleri yeniden ihya için, rahmet esintileriyle adeta bir ilkbahar mevsimi getirdi.
Merhameti,muhabbeti ve şefkati yeniden ihya etti.
Değer, sözlüklerde, arzu edilen, ilgi duyulup peşinde koşulan, ayar ölçüsü olarak kullanılan şey anlamlarına gelir.
Değer, ihtiyaç duyan, isteyen, amaç edinen bir varlık olarak insanın eşyayla veya diğer insanlarla gerçekleştirdiği ilişkilerde ortaya çıkar.
Merhamet,şefkat ve özveri bu ilişkinin değerini artıran en önemli hususlardır. Organize olmak, bunu kurumsallaştırmak ve muhtaç olanı ayaklarının üzerine duracak hale getirmeye gayret etmek birey ve devlet olarak yapılacak gayretli çalışmaların sonucu olarak başarı kazanabilir.
Burada efendimizin takip ettiği metotlar en gelişmiş ve zirve noktadaki uygulamalardır. Bu ilişkilerle şekillenen disiplinlerde; dinden ekonomiye, psikolojiden sosyolojiye kadar değişik alanlarda yaygın biçimde kullanılır.
İnsan, dünyayla olan ilişkilerinde, hayat ve eylemlerinin bütünlüğünün korunmasında mevcut değerleri esas alır.Bu değerler değişmiş, bozulmuş, çürümüş ve aşınmış ise işte o zaman büyük bir felaket kapıyı çalmış demektir
Her türlü amaç ve hedef, ilişki ve çıkar, tutku ve istek, güç ve iktidar, sevgi ve nefret, inanma ve inkar, sadakat ve doğruluk bir değeri ifade eder ve nereden referans aldığına göre değişiklik gösterir ve anlam kazanır yada kaybeder.
Karşılaştığımız her hadisede; “Şimdi Peygamber Efendimiz olsa nasıl davranırdı? Diyerek hizmet ve yardım konusunda kendimize sormalı ve en güzel örnekleri kendimize örnek almalıyız.Zira o bir merhamet peygamberidir ve merhametinin zirvesinde örneklerle yolumuzu aydınlatmıştır.
Ulaşılmayana ulaşmak, bilmeyene göstermek, karnını doyuracak imkandan mahrum olanı doyurmak, açıkta kalana barınma imkanı sağlamak ,hastayı tedavi etmek/ettirmek,zorda kalana anında yetişmek ve sıcak elini uzatmak çok önemli ve altı çizilmesi gereken önemli hizmetlerdir.
Yardımlaşmanın toplumsal yaşamda en yaygın biçimi, yaşamını sürdürmek için zorunlu şeylere sahip olmayan ve bunları karşılayacak güç veya imkandan da yoksun olan kişilerin ihtiyacını karşılama biçiminde açığa çıkmaktadır.
Biz kardeşlerimizin duasına muhtacız. Belki hiç görmediğimiz, hiç tanımadığımız kardeşlerimizden gelecek dualara. Onların yüzlerindeki tebessümü, yüreklerindeki teşekkürü bize başka hiçbir şey kazandıramaz. Aydınlığın yolunu bu açacaktır kim bilir...
Zehir zıkkım bir nefes gibi gelişir bazen olaylar, bozan, çürüten, lime lime döken bir isyan kime fayda sağlar ki?
Kimseye.
Eziyet kendinedir, hüsran kendinedir, acı kendinedir, eziyet kendinedir şayet yardımlaşmıyorsan,yardıma ihtiyacı olana koşmuyorsan. Acı çok acı.
Gönüllere ulaşmak sihirlidir. Sihir dediğin şeyin özünde de hizmet vardır. İnsan ancak hizmet ederek keşfini tamamlayabilir. Gönüllere dokunmadan ne keşfetmek ne de keşfedilmek mümkündür. Muhabbetle hizmet eden insan kendisini keşfettiğinde, gerçek keşfi tamamlamış demektir. Bu keşfi tamamlayan sonrasında her sırrın anahtarını keşfeder.
Öyle bir hizmet büyüt ki sarsın muhabbetle, geceyi, günü, ayazı, soğuğu, zehir zemberek soluğu.
Böylelikle gök kubbenin kapılarını açar insan.
YASAL UYARI:Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Akhisar Haber Ajansı - AHA'ya aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazı sadece Akhisar Haber Ajansı tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2003 Akhisar Haber