25 Kasım 2024
  • Manisa9°C
  • İzmir8°C

KISIR KÖLE (KADIN2)

Mesut Avcı

16 Mart 2018 Cuma 18:55

Kısır köle (Kadın2)
 

Kerpiç evler. Sokağa bakan duvarlar, penceresiz, samanlı kil balçıkla sıvalı, temel kısmı çivit boyalı. Kargı tavanlı odaların pencere ve kapıları avluya bakıyor.Avluda hayat (revak), yaşam yeri. Avlunun etrafı görülmeyecek yükseklikte cam kırıklı duvar. Avluyu ahşap kapı sokağa bağlıyor. Avluda tulumba veya kuyu, uzağında kapısı eğreti, Hela. Avlunun kuytu yerinde içinde saç ayağı bulunan duvar ocağı(şömine).
 

 Eski Yunan evleri, esnaf evleri Hanaylı, üst katları dışa açılan cumbalı pencereli. Pencerenin duvar kalınlığında (Niş)seramik saksılarda cam güzelinin yaprakları mayışmış, dışarıya bakan mahallenin güzellerini kamufle ediyor. Sokaktan geçen çapkınlar ancak kıkırdamaları duyabiliyor.

Esas görmeler Cuma günleri kadınlara açılan Paşa Hamamında oluyordu. Taze kızlar, peştamallarının içinde utanır tavırlarıyla görücüye çıkıyorlardı. Dünürcü ve oğlan anası hedefte buluşunca.

 Ailenin geçmişi araştırılır. Yola çıkılır.
 

Yola böyle çıkılmıştı. Dünürcüler birkaç defa gelmiş, gitmiş. Sıra mahallenin sözü geçenlerine gelmiş, Allah’ın emriyle istenmiş. Olumlu cevap alınınca hazırlıklar başlamış. Söz nişan, seleler gidip gelmiş, kına gecesinde kına ile yarım altın avuç içine konup türkülerle gelin ağlatılıp eli kadife keseyle sarılmış. Bir hafta önceden gelinin çeyizleri yeni evine dualarla getirilip pervaza koca çivi çakılmış, kız evinin yardımıyla beyaz badanalı kireç kokan odalara çeyiz yerleştirilmiş. Komşuların görüşüne sunulmuş.

Düğünden önce, kafa kağıtları alınıp belediyede ikişer şahitle nikahlar kıyılmış, eve imam çağırılıp ,"Vekilin olayım mı? “ile imam nikahı mehiri, on gram altına bağlanmıştı.

 

 Düğün günü oğlan evinin sokağı kapatılıp, masalar ve sandalyeler misafirlerini bekler. Çaycı, takımlarını hazırlar, çay hazırdır. Davula tokmak vurulup, zurna üflenince şenlik başlar. Misafirler eski gazetelere sarılı hediyelerini getirir, uygun yerlere otururlar. Gençler harmandalı oyunuyla coşarlar. Bazı masalarda Aslan sütü masa altından sahneye çıkar. Mezeyle, Aslan sütü beyinde tahribatlarını yapar. Heyt!  Deyip yalpaya yalpalaya Harmandalıyı oynarken, düğün yakınları kağıt paraları havaya saçar, davulcunun yamağı, aceleyle paraları toplar. Konuklar, keşkek, etli nohut, pirinç pilavı, cacık ve baklavaları yerken, davul eşliğinde damat da tıraşını olur. Berberinde bahşişi verilip damat arkadaşlarıyla halay çeker.
 

Öğleye doğru süslenmiş fayton arabası önde davul zurna ve bayrak eşliğinde yavaş yavaş gelin evine doğru yola çıkılır.
 

Boynu bükük kız evi gelenleri karşılar. Faytonun bir kapısına çarşaflar gerilir, damat içeriye girip yüzü, kırmızı  duvaklı gelini alır. Gelin, kocasının koltuğunda misafirler görmeden beraberce dualarla arabaya biner. Gelin yeni evine ulaştırılır. Damat arkadaşlarıyla ince saz eşliğinde yakın sokaklarda dolaştırılır. Akşam damat abdest alır, yatsı namazına camiye gider. Sonuçta, sırtına yumruklarla gelin odasına ulaşır.
 

Böyle başlamıştı.
 

Kaynana mutluydu. Damat mutluydu. Cicim ayları gelgitlerle neşeyle geçmiş. Bir yıllık evlilik kutlanmış, gelinin merak edilen karnında değişiklik yoktu. Acaba? Günler geçiyor, aybaşları aksamıyor. Kaynana somurtmada. Kısır kız mı aldık? Soyumuz kesilecek mi? Telaş kız evini de sarmıştı. Geç kalmadan önlem almalıydı. Öncelikle nazar için okutmalıydı. Arkasından kurşun döktürmeliydi. Nefesi derin hocalara, ocaklara gidilmeliydi. Gidildi. Göbekte değişiklik yok. Kaynana ve yakınları "Kesinlikle tutmuyor, rahîmi yağlı. “Gelin de üzülüyor .Mutlu yaşamında karabasanlar esiyor. Ne yapılsa hayır demiyor. Son çare yağları eritmek. Önce taş yağı(gaz) içiriyorlar, sonuç yok. Çok bilmiş kadınlar, toprak çömleği kızdırıp, kupa tutar gibi, gelinin karnına yaklaştırıp duaları sıralıyorlar "Anam yandım!" Taze gelinin karnı pembeleşiyor. Geçer kızım deyip bırakıyorlar. Kızımız yemekten kesiliyor midesi şişiyor. Sıkıntılar içinde, bağırsakları büzüştüğünden bir hafta içinde kısır gelin damgasıyla..........