23 Kasım 2024
  • Manisa22°C
  • İzmir19°C

MEKKE’NİN FETHİ’NE YOĞUN İLGİ

Akhisar Belediyesi ve Akhisar Anadolu Gençlik Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği “Mekke’nin Fethi” konulu program Akhisar Belediyesi Hüsnü Kahraman Kültür Parkı içerisinde bulunan Gölet Büyük Salonda gerçekleştirildi.

Mekke’nin Fethi’ne Yoğun İlgi

02 Ocak 2015 Cuma 09:35

Bu haber toplam 3786 defa okunmuştur

Mekke’nin Fethi’ne Yoğun İlgi
Haber Merkezi

Akhisar Belediyesi ve Akhisar Anadolu Gençlik Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği “Mekke’nin Fethi” konulu program Akhisar Belediyesi Hüsnü Kahraman Kültür Parkı içerisinde bulunan Gölet Büyük Salonda gerçekleştirildi. Geceye, Konuşması ile Eğitimci yazar Mustafa Eraz, Ezgi sanatçısı Bünyamin Fındıkçı, Okuduğu etkileyici ezan ile M.Ali Özyaka, Şair Enes Aktürk , Hafız  Ali Doru, Akhisar Anadolu Gençlik Oratoryosu ve  okudukları  şiirlerle Ortaokul öğrencileri  renk  kattılar. Havanın soğuk ve karlı olmasına rağmen katılım oldukça yoğun oldu. Program sonunda, Anadolu Gençliğin düzenlediği Bilgi yarışmasında dereceye girenlere hediyeleri taktim edildi. Konuk katılımcılara plaket töreni yapıldı. 

Eğitimci yazar Mustafa Eraz yaptığı konuşmada;

“Saygıdeğer Hanımefendiler, Beyefendiler

Ve Geleceğimizi emanet  ettiğimiz,  geleceğimizin teminatı  olan sevgili gençler,

Bu  gece,   Yeryüzünün  En emin  insanı, en emin  komutanı  ve en emin lider ve devlet adamı,  Allah’ın  yeryüzündeki  tüm insanlara rehber olarak gönderdiği son peygamber  Hz. Muhammed  Aleyhisselam’ın  ve emrindeki  10 bin  inanmış  mücahidin, Allah’a  atfedilmiş ve   günde 1,5 milyar  insanın yüzünü  döndüğü  Emin Belde Mekke’nin  Fethinin , 1384. yıl dönümünü  kutlamaktayız. 

   1384. yıl önce bugün, 3. leri Allah olan iki kişi, Hz. Muhammed ve O’nun sadık dostu  Hz Ebu Bekr’ in, çıkmak zorunda bırakıldıkları  şehre,  10 bin inanmış ve adanmış sahabeyle geri dönüşlerinin yıl dönümü.

    Bildiğiniz gibi, yeryüzünde Allah’a  atfedilen  ve  kullara  kul olmaktan kurtulmak  ve ancak Allah’a  kul olmak  için yapılan  ilk  bina  olma ayrıcalığına sahip   Kâbe’nin bulunduğu şehir  Mekke, 1 Ocak 630 tarihinde fethedilmiştir.  Anadolu  Gençlik Derneğimiz  öncülüğünde,  geleneksel olarak düzenlenen fetih kutlamaları  bu  gece  ülkemiz genelinde her  il ve ilçede, ve  yurt  dışındaki temsilciliklerimizde  eş zamanlı olarak   kutlanmaktadır.

 Anadolu  Gençlik , daha ruhlar aleminde, yalnızca  Allah’a Kul olmaya söz vermiş yiğitlerin oluşturduğu bir topluluktur.   Gücünü,  estirilen rüzgarlardan değil, inancından  ve azminden alan gençlerin oluşturduğu bir topluluktur.  Bu bağlamda,  Anadolu  Gençlik;  kendine, insanlara ve çevreye karşı  sorumluluklarının farkında;   tarihine, yaşadığı çağa ve yarınlara duyarlı..   ,sözde değil özde   inançlı bir nesil yetiştirmenin gayretinde olan,  köklü  bir kuruluştur.

Özgürlüğü, adalet ve refahı  sadece bir ırkın ya da bir bölgenin hakkı olarak görüp, kendinden olmayanı ötekileştiren ve tahakküm altına almaya çalışan her türlü düşünceye karşıyız.

 Anadolu Gençlik olarak;

Tutarlılığı olmayan siyasi anlayışları,

Vicdanları karartacak boyutlara ulaşan eğlence tutkusunu,

Sömürü üzerine kurulmuş zenginliği,

Ahlaktan yoksun bilgiyi,

Paylaşmayı zarar kabul eden ekonomik anlayışları,

İnsan oluşu önemsemeyen bilim ve teknolojiyi,

Haksızlara karşı sus pus olan bir din anlayışını ,

Toplumun bozulmasında ve milletlerin yok oluşunda en etkili faktörler olarak görüyoruz.

   Kıymetli misafirlerimiz;    İslam,  başlı başına bir dindir.  İslam kültürü ise kendine özgü bir medeniyettir.   Dinimiz , batı daki din anlayışlarından  farklıdır.  İslam, rengiyle, tavrıyla, hareketiyle, düşünce yapısıyla, giyimi, kuşamı ve hayatının her safhasıyla kendine has bir medeniyet meydana getirmiştir.  Ancak üzülerek ifade ediyorumki, Müslümanların, dinlerine karşı olan gevşekliklerinden dolayı, maalesef son 200 yıldır Müslüman devletler, Avrupalı Sömürgeci ülkelerin elinde paçavraya dönmüştür.

   Batılı Sömürgeciler,  Müslüman halkların, kendilerini yöneten İdarecilerine sıkı sıkıya bağlı kalma geleneğini, bir sömürü metodu haline getirmişler, hileli seçim, ya da kanlı  darbelerle, Müslüman ülkelerin   yönetimlerine, kendileri  gibi düşünenleri, kendileri gibi davrananları   yerleştirmişlerdir. Bunun  sonucunda, birbirlerine husumet besleme ve katletmenin içine düşürülmüşlerdir. Öbür taraftan Yine aynı sömürgeciler,   toprak, maden ve ekonomik değeri olan ne varsa yağmalarken, Müslüman halklara, diyalog ve hoşgörü pazarlamışlar ve pazarlamaktadırlar.

   Alemlere rahmet olarak gönderilen  Peygamberimiz Hz. Muhammed Aleyhisselamı, çizdikleri karikatürlerle aşağılarken, bunu fikir ve düşünce özgürlüğü olarak savunup, bize hoşgörülü olmamızı tavsiye etmektedirler. Çıkardıkları  kitaplarda, yine peygamberimiz ve onun temiz,pak, mutahhar ailesine,  çirkin iftiralar atmak suretiyle kampanya başlatırlarken, bize hoşgörülü olmamızı telkin etmektedirler. Avrupadaki Camilerimizin camlarını, kapılarını kırıp, giriş kapılarına domuz  kelleleri bırakırlarken, yine bize, sus pus olmayı, hoşgörülü olmayı tavsiye etmek suretiyle  tepki verme direncimizi ortadan kaldırmışlardır.

   Peygamber efendimizin hayatını biraz olsun okuyup inceleyenler, Peygamberimizin İslami tebliğ metodunda bu tür olaylar karşısında, sus pus olduğunu göremezler. Bir  müslümanın zulüm karşısındaki tavrının, susmak olmayacağını, eliyle olmazsa, diliyle, oda mümkün değilse kalben buğzetmesi gerektiğini, ama mutlaka tepki vermesi gerektiğini bilirler.

  Haksızlık ve zulüm karşısında susmanın,  dilsiz şeytan olmakla eş olduğunu bilirler. Ve yine bilirler ki, bıçak  gırtlağa dayandığında verilen tepki ,tepki olmaktan çıkar, hiçbir işe yaramaz.  Son nefeste yapılan tövbenin, muteber olmadığı gibi.

   Kıymetli misafirlerimiz;   az önce izlediğimiz sinevizyondan gördüğümüz gibi,  dünyanın geldiği bu noktada,  yeni fetihlere ihtiyaç vardır.  Bu Fetih,  ümmet olma şuuru köreltilmiş, elindeki parçayı, bütünün kendisi zannettirilmiş,  birbirine düşürülmüş Müslüman halkların,  eskiden olduğu gibi  yeniden, ortak bir yapı  altında birleşerek    adil bir paylaşıma  giden yolları  açmasıyla mümkün olacaktır. Dünyadaki akan kanın sebebi, kaynakların kıt olması değil, az olması değil, kaynakların adil paylaşılmamasından kaynaklanmaktadır. Güçlüyüm diyenlerin, yeryüzü ve yeraltı kaynaklarından, zayıf olanlara pay  ayırmamasından kaynaklanmaktadır. Zira Allah , Er-rezzak’tır. Nimetleri bolca verendir. Hazinesi geniş olandır ve  Mutlak Adil olandır. Tekrar etmek  gerekirse,  Müslüman halkların ve yönetimlerin, önceden olduğu gibi  yeniden, ortak bir yapılanma altında birleşerek,   adil bir paylaşıma  giden yolları  açmaları  bu sarmaldan kurtuluşun tek yoludur.

 Daha önceki programımızda da ifade ettiğimiz gibi önemine binaen tekrar etmek gerekir ki,  Tarihe,  Yüzyıl savaşları  olarak geçen,  Fransa  ile İngiltere gibi iki  Avrupa ülkesi  arasındaki  süren savaşlardan   sonra,    Almanya ve Fransa’nın,  İngiltere ile  yine Almanya’nın, uzun yıllar boyunca birbirleriyle savaşmalarının ardından, bu savaşlara bir perde çekip  Avrupa birliği  çatısı altında birleşebildikleri  gibi, bugün  birbirine  kırdırılan  Müslüman ülkelerin masum  halklarının, İslam birliğini oluşturmaları pekala mümkündür. Bu birliği tesis etmek, Avrupa  birliğine  girmek için sarf edilen çabalardan daha  kolay, daha ucuz ve daha  kalıcı  olacaktır. Çünkü bu İslam ülkeleri ile Osmanlı döneminde dini, kültürel, sosyal ve ticari ilişkiler,  inanç ve eylem birliği  kurulmuştu.

  Neyazık ki bugün, Bizi birbirimize düşürerek birliğimizi bozan haçlı mantığı, kendi aralarındaki birliği kurup güçlendirmenin çalışması içinde adım adım ilerlemektedirler. Bu bağlamda, geçtiğimiz ay, ülkemize, davet edilmek suretiyle gelen Papa Fransis  ve onun sözcüleri, İki Hristiyan mezhep arasında 1000 yıldır süregelen  kini ve öfkeyi bırakıp, birlik olma mücadelesi verdiklerini  beyan etmekteyken, biz  Müslümanlar olarak, aramızı düzeltmenin yollarını bulmak yerine , ayrılığı körükleyecek yolları aramanın, haklının değil güçlünün yanında olmanın gafleti içine düşürülmüşüz.

  Hristiyan Avrupa, kendi arasında bu birliğin temellerini onarırken,  bize düşen görev, kavga  eden Müslüman  ülkelerin halkları arasında arabuluculuk yapmaktır.Bu görev, Allah’ın,  Kur’andaki ayetlerinden bir emirdir. Bu görevi  yöneticiler başta olmak üzere yapmadığımızda ise,  Allah’ımız , bizi uyararak bu fitne ateşinin bize de ulaşacağı haberini vermektedir.

  Kıymetli misafirlerimiz;     Bu  hatırlatmalardan sonra,   bu geceki programımızın,   yüreklerimizi  ve akıllarımızı  Fethetmesini  ümit ediyor , hayatın  bir an kadar,  kısacık  olduğunu, boşa vakit harcamamamız gerektiğini  ve Allah’ın gönderdiği dine sıkı sıkı bağlanmamız  gerektiğini  hatırlatıyoruz.

 Sözlerime Necip Fazıldan  bir şiirle son vermek istiyorum.

Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!

 Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!

Mehmed'im, sevinin ,başlar yüksekte!

 Ölsek de sevinin, eve dönsek de!

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

Yarın elbet bizim, elbet bizimdir!

Gün doğmuş , gün batmış ,ebed bizimdir  

 Katılımlarınızdan dolayı siz kıymetli misafirlerimize Temsilciliğimiz  adına  teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyor,  Allah’a emanet olun diyorum “ dedi.

Mekke’nin Fethi’ne Yoğun İlgi
Mekke’nin Fethi’ne Yoğun İlgi
Mekke’nin Fethi’ne Yoğun İlgi
Mekke’nin Fethi’ne Yoğun İlgi
Mekke’nin Fethi’ne Yoğun İlgi
Mekke’nin Fethi’ne Yoğun İlgi
Mekke’nin Fethi’ne Yoğun İlgi
Mekke’nin Fethi’ne Yoğun İlgi
Mekke’nin Fethi’ne Yoğun İlgi
Mekke’nin Fethi’ne Yoğun İlgi
Mekke’nin Fethi’ne Yoğun İlgi
Mekke’nin Fethi’ne Yoğun İlgi
Mekke’nin Fethi’ne Yoğun İlgi
Mekke’nin Fethi’ne Yoğun İlgi
Mekke’nin Fethi’ne Yoğun İlgi
Mekke’nin Fethi’ne Yoğun İlgi
Mekke’nin Fethi’ne Yoğun İlgi

Yorumlar