23 Kasım 2024
  • Manisa18°C
  • İzmir19°C

ÖLEN MADENCİLERİN YAKINLARI KONUŞTU

Soma'daki maden faciasına ilişkin davanın 31. oturumunda, ölen madencilerin yakınları, ilk kez mahkeme huzurunda konuştu.

Ölen Madencilerin Yakınları Konuştu

22 Aralık 2015 Salı 01:30

Bu haber toplam 3168 defa okunmuştur

Soma'daki maden faciasına ilişkin davanın 31. oturumunda, ölen madencilerin yakınları, ilk kez mahkeme huzurunda konuştu.

Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, öğle arasının ardından, önceki duruşmalarda mağdur sıfatıyla ifade veren 4. bant şaltercisi Ramazan Demir'e, aynı bölgedeki bant ekibinde çalışanların ifadeleriyle anlattıkları tutmaması üzerine, soru sorulmasıyla devam edildi.

Olaydan önce bölgede dinamit atımı sırasında bant ekibinin yanlarında olmadığı ve olayın ardından bant tamburuna su tuttuğu iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunan Demir, beyanında ısrar ettiğini söyledi.

Demir, internetten duruşmadaki tanık ve mağdurların ifadelerini takip ettiğini belirterek, "Okuduğum ifadelere göre, beni 30 kişi kurtarmış. Dinamit atımından sonra 4. bant, 3 kez şaltere basmama rağmen çalışmadı. 3. denemenin ardından yoğun duman geldi. Ben, kendi imkanlarımla temiz hava alanına 3-4 metre kalaya kadar çıktım. Yardım istedim, temiz hava alanından gelip çıkardılar" diye konuştu.

Sanık avukatlarından Kadir Çekin'in, Ramazan Demir'e "İfadesi alınanlar arasında, arkadaşları yanında ölenlerden dahi psikolojik tedavi görmeyenler var. Siz 10-15 dakika dumana maruz kalıp kurtarılmanıza rağmen olayda sorumluluk duyduğunuz için mi psikolojik tedavi görüyorsunuz" sorusu, salondakilerin tepkisini çekti.

Çekin'in sorusu, mağdur avukatlarının itirazı üzerine, reddedildi.

Mahkeme başkanı Aytaç Ballı, Ramazan Demir'in ifadesinin alınmasının ardından, yarın iki tanığın daha dinleneceğini belirterek, böylece talimatla ifadesi alınan tanık ve mağdurlar arasında mahkemece belirlenenlerin mahkeme huzurunda ifadelerinin alınmasının tamamlanacağını kaydetti.

Ballı, bunun dışındaki tanık ve mağdurlar arasında iki taraf avukatlarınca dinlenilmesini istenenler ile ölen madenci yakınlarından mahkeme huzurunda konuşmak isteyenlerin arasından isimlerin belirlenmesi amacıyla duruşmaya 45 dakika ara verdi.

"Sorun olduğunu bile bile insanları katlettiler"

Aranın ardından, ilk olarak ölen madenci Ergün Sidal'ın babası Durmuş Sidal söz aldı.

Madencilikten emekli Durmuş Sidal, kazanın meydana geldiği ocağa ilk kazma vuranlardan biri olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Oğlum çok baskı olduğunu anlatıyordu. Fazla kömür çıkınca prim, dayıbaşlarının da aralarında bulunduğu madenciler arasında paylaşılıyordu. Çocuğum gözünü açamıyor, yemek yiyemiyordu. 'Yakında felaket olacak' diyordu. O kadar insanı yeraltına koyarsan, hava dayanmaz. Çocuğu babasını göremedi, dedeydim, baba oldum. Sorun olduğunu bile bile insanları katlettiler. Şimdi kapatmaya çalışıyorlar. Acımızın, davamızın peşindeyiz. Hukuka güveniyoruz. Başka Ergünler olmasın diye davaya katılıyorum. İnsan hayatı bu kadar ucuz değil."

"Gaz, sıcaklık, ihmal yok da bu insanlar niye öldü"

Anlatımı sırasında gözyaşlarını tutamayan Figen Demircan da 3 ay sonra emekli olacak eşi Dursun'un, son zamanlarda sıcaklık ve izdihamdan şikayet ettiğini, üretim baskısı nedeniyle yemek yemeye bile fırsat bulamadığını aktardı.

Sürekli gazdan şikayet edip başı ağrıyan eşinin, olaydan 4 gün önce de gazdan zehirlenip tedavi gördüğünü dile getiren Demircan, "Eşim, sıcak nedeniyle son zamanlarda farelerin bile madeni terk ettiğini söylüyordu. Gaz, sıcaklık, ihmal yok da bu insanlar niye öldü" ifadesini kullandı.

"Karar, madenlerde çocuklarımızın ölmemesine yarayacak"

Gülsüm Çolak da oğlu Uğur Çolak'ın "Bu ocak bana mezar olacak" dediğine değinerek, "Akıllı görüp baş kaldırdıklarını düşündüklerini S panosuna çalışmaya gönderiyorlardı. Tutuklu sanık teknik müdür İsmail Adalı, (Ben buranın Allah'ıyım) diyerek hakaret edermiş. Ne hayatını ne babalığını yaşayabildi, oğlum 26 yaşında öldü. Çocuğumun çocukları için şikayetçiyiz. Alacağınız karar, gelecekte madenlerde çocuklarımızın ölmemesine yarayacak" diye konuştu.

Maden birinci ama...

Oğlu Yahya'yı kaybeden Seyit Hüseyin Aybak da Soma Kömürleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan'ın "ocağın imkanlarıyla dünya birincisi olduğu" sözlerini hatırlatarak, şöyle konuştu:

"Doğru, birinci ama 301 madencinin öldüğü tek ocak olarak. Kendisi bir kez ocağa inip işçilerle soğan ekmek yese, 'Yetki verdiğim insanlar, bunları nasıl da kötü kullanmışlar' derdi. Ben de kazadan 7-8 ay öncesine kadar aynı ocakta çalıştım. Teknik müdür İsmail Adalı geldiği zaman herkes alarma geçerdi. Şalterciydik, bant bir dakika bile dursa savunma alırlardı. 25 yılı aşkın madenlerde çalıştım, bant istediği kadar boşa dönsün, yangın çıkmaz."

Tutuksuz sanıkları kastederek, "Amir değil, hepsi malcıydı. Hepsi başımızda, 'Haydi' diyerek dururlardı" ifadesini kullanan Aybak, sanıkları görünce moralinin bozulması dolayısıyla söyleyeceklerinin bir kısmını unuttuğunu söyledi.

"301 kişinin sırtından maaş alıyorlar"

Gülten Kavas da eşi Ali'nin işe başlamasının dördüncü gününde yaşamını yitirdiğine işaret ederek, "İşe yeni başlayanların, ilk önce yer üstünde, sonra da Celal Bayar Üniversitesinde eğitim aldığını söylüyorlar. Eşimin kemiklerini mezardan getirsinler de Celal Bayar Üniversitesine götürsünler" dedi.

Soma Kömürleri AŞ'nin muhasebecisinin, kendisine şikayetçi olmaması durumunda ne isterse verme teklifinde bulunduğunu iddia eden Kavas, sanıkların bazılarının aynı firmadan maaş almaya devam etmesiyle ilgili, "301 kişi öldü de 301 kişinin sırtından şimdi de 4 milyar maaş alıyorlar" ifadelerini kullandı.

Serap Güneş de kardeşi Serkan'ın sağlık memuru olarak yer altındaki revirde görev yaptığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Kardeşim, sargı malzemelerinden ağrı kesiciye, kendi imkanlarıyla ilaç alıp götürüyordu. Çünkü bir işçiye bir hap verilebiliyordu. Madem hiç kusur yok, kardeşim gaz maskesini de kullanmayı bilir, tüm gereken tedavi imkanlarına da sahipti, peki niye 13-14 kişiyle revirde can verdi?"

Personel yetersizliğinden bir sağlıkçı gelmeyince kardeşinin iki vardiya üst üste çalıştığını öne süren Güneş, işletme müdürü Akın Çelik'in de 5 dakika erken çıkmasını gerekçe gösterip kardeşine tokat attığını aktardı.

Kazada hem oğlu hem damadını kaybeden Alaattin Güngör de oğlunun madenin sıcaklığı dolayısıyla "Biz ölürsek, grizu patlamasından öleceğiz" dediğini aktardı. 

Ölen madenci yakınları Recep Coşkun, Mehmet Kilci ve Bircan Yıldırım da şikayetçi olduklarını bildirdi.

Madenci yakınlarının anlatımları sırasında, mahkeme salonundakiler gözyaşlarına hakim olmakta güçlük çekti.

Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, duruşmaya yarına kadar ara verdi.

Olay

Manisa'nın Soma ilçesi Eynez mevkisinde Soma Kömürleri AŞ tarafından işletilen ocakta 13 Mayıs 2014'te, saat 15.00 sıralarında başlayan yangında, 420 metre derinlikte ve 3,5 kilometre uzunluğundaki galeriler dumanla dolmuş, faciada 301 madenci ölmüş, 162 işçi sağ kurtarılmıştı.

Olayla ilgili soruşturma sonucunda açılan davada tutuklu 8 sanık, "olası kastla öldürme" suçundan 301 kez 20 yıldan 25 yıla, "neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama" suçundan da 162 kez 2 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istemiyle yargılanıyor. 

Tutuksuz 38 sanık hakkında ise "taksirle birden fazla kişinin ölümüyle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapis isteniyor. Bunlardan 25'i hakkında da bu suçları "bilinçli taksirle" işledikleri gerekçesiyle aynı aralıktaki ceza süresinin, üçte birden yarısına kadar artırılarak uygulanması talep ediliyor.

Yorumlar