RAHMET VE MAĞFİRET MEVSİMİ ÜÇ AYLARA GİRERKEN

Rahmet ve Mağfiret Mevsimi Üç Aylara Girerken

Kan ve gözyaşlarının hiç eksik olmadığı, mazlum ve masumların feryatlarının semalarda yankılandığı bir dönemde, dünyanın misafirleri olan insanlara tekrar özüne dönmesi için bir çağrı, yeniden doğan bir güneş gibi eşsiz fırsat olan rahmet ve mağfiret mevsimi üç aylara yaklaşıyoruz. Bu güzel mevsime bizleri eriştiren Rabbimize hamd, O’nun kutlu elçisi Hz. Muhammed Mustafa’ya salat ve selam olsun.

11 Ocak Perşembe akşamı Regaib gecesiyle üç aylara girmiş olacağız. Peygamber efendimizin üç aylara girerken dilinden şu dualar eksik olmazmış. “Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını bizim için bereketli kıl, bizleri sağlık ve afiyet içinde Ramazan ayına kavuştur.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 259)

Üç aylar İslam alemi için özel bir yeri olan ve peş peşe gelen üç mübarek ayı ifade etmektedir. Bu aylar; Recep, Şaban ve Ramazan aylarıdır. Üç ayların gelişiyle manevi bir hava kuşatır her yeri. Çünkü bu aylar içinde birbirinden kıymetli dört mübarek geceyi barındırması münasebetiyle diğer aylardan farklıdır. Bunlardan iki tanesi Recep ayının içindedir. Recep ayının ilk cuma gecesi olan Regaib Kandiliyle başlar bu kutlu geceler. Daha sonra Recep ayının 27. Gecesinde Miraç Kandili’yle manevi olarak miracı yaşar mümin gönüller. Akabinde Şaban ayının 15. Gecesi Berat Kandilidir. Üç ayların sonuncusu olan Ramazan ayının 27. Gecesinde idrak edilen Kadir Gecesiyle bu manevi atmosfer zirveye ulaşır. Bu geceler dua geceleridir. Zira sevgili peygamberimiz (a.s) bu gecelerde yapılan duaların geri çevrilmeyeceğini haber verir bizlere. “Beş gece vardır ki onlarda yapılan dualar geriye çevrilmez. Bunlar Recep’in ilk Cuma gecesi, Şaban’ın ortasında bulunan Berat gecesi, Cuma gecesi, Ramazan ve Kurban Bayramı geceleridir.” (Câmiu''s-Sağir, c. III, s. 454)

Üç ayların ilki olan Recep ayı gerek İslam öncesi dönemde gerek İslam sonrası dönemde kutsal ve savaşmanın haram olduğu aylardan kabul edilmiştir. Recep ayından başka savaşmanın haram olduğu üç ay daha vardır. Her fırsatta birbiriyle savaşan, kan dökmekten geri durmayan cahiliye Arapları, bu haram aylar geldiğinde savaşa ve kavgaya son verirler her yerde barış ve huzur hakim olurdu.

 Yüce Allah bu aylarla adeta tüm insanlığa bir çağrıda bulunmakta ve şöyle seslenmektedir: Ey insan kendine gel aslına dön. Senin özünde iyilik var senin özünde rahmet var, şefkat var. İhtiraslarını bırakman için sana bir fırsat daha veriyorum.

Üç aylar imanımızı tazeleme, yaratılış gayemizi tefekkür etme adına eşsiz bir fırsattır. Müslüman bu ayların gelişiyle günahlardan vaz geçmeli ve Allah’ın “Ey iman edenler! Allah’a samimiyetle tövbe edin!” (Tahrîm, 66/ 8) emrine uyarak tevbe edip imanını tazelemeli bu aylara temiz bir kalple girmelidir. Kur’an-ı Kerim’de ifade edildiği şekliyle “Düşünmez misiniz?” (En’am, 6/50) ilahi buyruğuna kayıtsız kalmamalı ve ben niçin yaratıldım? Bu dünyada var oluş amacım ne? Bu dünyadan sonraki hayatta beni neler bekliyor? sorularına cevap bulmaya çalışmalıdır.

Aynı şekilde bu ayların ibadet ve taatle değerlendirilmesi büyük öneme sahiptir. Çünkü bir sonraki üç aylara kavuşup kavuşamayacağımız meçhuldür. Bu sebeple bu aylarda imkanlar ölçüsünde nafile oruç tutulmalı, varsa ihmal edilen ibadetler yerine getirilmeli, günahlar ve yanlışlar terk edilerek hayatımıza iyilik ve güzellikleri hakim kılmak için çaba sarf edilmelidir. Bu aylarda asla ihmal edilmemesi gereken şeylerden biri de nefis muhasebesidir. Üç aylar, günümüzün yoğun ve karmaşık hayat akışı içinde kaybolup giden ve öze dönüşü ihmal edenler için bir nefis muhasebesi, bir öz denetim yapma fırsatıdır. “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz.” (Tirmizî, “Kıyame”, 25) derken kutlu Nebi; nefis muhasebesi yapmaya davet eder insanı.

Yüce Rabbim bizleri sağlık ve afiyet içinde bu kutlu mevsimi ihya edenlerden eylesin. Peygamberimizin buyurduğu gibi Recep ve Şaban ayını bizler için bereketli eyleyip sağlık ve afiyet içinde Ramazan ayına kavuşmayı nasip etsin. Tüm İslam aleminin  Regaib Kandili şimdiden mübarek olsun.