28 Aralık 2024
  • Manisa4°C
  • İzmir6°C

SUS! SENİN AKLIN ERMEZ

Mahmut Tolon

22 Nisan 2009 Çarşamba 20:28

Sus! Senin aklın ermez

 

Park lambalarını kıran çocuklar ve sessiz kalan vatandaşlar.

 

Diğerlerinin hakkına saygı göstermeyi öğrenmek zorunda olan yurttaşlarız. Yani kısaca „güç bende“  havasına kapılan bir polis memuru,  geçen sene İstanbulda olduğu gibi kendi kafasına göre mini etek giymek yasak diye  mini etek giyen bir kıza tekme atma hürriyetine sahip değildir.

 

Ama sokak lambasını kıran yeniyetme hıyar'a bunun  toplumun hakkına zarar verme olduğunu anlatacak kadar da yürekli ve bilgili olmak zorunda her yurttaş.

 

Bilgiden yana sandığımız kadar büyük bir eksik yok bizim toplumumuzda,  olan eksik te düzgün bir yönetim ile bugünün tv ve bilgisayar gibi imkanlarıyla  kısa zamanda giderilebilir.

 

Ama yürek konusunda anlamlı eksikliğimiz var, buradan bir sır ifşa edeyim. Kafası karışınca veya güven hissi içinde olunca, inanılmaz cesur insanlarız biz ama vatandaş olarak da yüzyılların verdiği tecrübe ile olabildiğince ürkek bir toplumuz.

 

Ben de tam bunu anlatmak istiyorum İngiltere'de son istila 1066 da olmuş  bizde ise o zamandan beri kaç istila oldu ve Cumhuriyetten beri kaç darbe oldu derken.

 

Oturup bu lambaları kıran çocuklara sukunetle, sabırla, sevgi ile tekrar tekrar anlatmak gerek o lambayı kırarak sadece kendi  bindiği dalı kestiğini. O da zaten bir nevi yardım çağrısı olarak veya toplumdaki haddini sınamak için kırıyor o lambaları.

 

Ama eğer çocuk hep „sen“ ise büyük hep „siz“ ise, sonra iş hayatında müdür hep siz ,

memur hep sen ise.  Subay siz ve asker sen ise, hasta sen ve doktor hep siz ise bu çocuk nasıl sorumluluk almayı öğrenecek? Nasıl özgüveni gelişecek?

 

Hele hele sonra bakan bey siz ve vatandaş ananı al da git ise? Yavaş yavaş bu birikimleri yaşladıkları doğa ve kültürel yoğunlaşmayı tamamlamış toplumlardan almak zorundayız ve buna ihtiyacımız olduğunu da kabul etmeyi. Almanya'da 16 yaşından büyük çırağa bile sen demek yasaktır. Kanun ile!

 

Okullarda Lise'ye geçen öğrenciye öğretmen siz demek zorundadır. İki taraflı sen demek iki tarafın da rızası ile olur ötesi ise laubaliliktir, densizliktir veya haddini bilmezliktir. Tabii ki çocuk bence 21 yaşına kadar çocukluk yapar ve bence 30 yaşına kadar tam olgunluğa ermemiştir insan yavrusu olarak ama 14-16 yaşlarında sorumluluk  almaya alıştırmaz isek nasıl almayı öğrenecek ilerde?  Sus! senin aklın ermez diyerek mi?

 

İngiltere'de ise artık sen ve siz farkı epey bir yüzyıldır kalkmıştır. Eğer birey hakkına saygı ve toplum hakkına sahip çıkmak fikirleri bireylerde yerleştiyse de sen, siz, sayın bakanım, sayın genel müdürüm, örtmenim örtmenim riyasına da,  bu tür afra tafraya gerek te yoktur esasında. 

 

İnsan hakikaten birşeyler öğrendiği insana „benim hocamdır“ diye iltifat edebilir arada otomatikleşmeden. Bu küresel ısınmadan da, onun küçük bir tezaühürü olan bazılarının kendilerince sorumluluk alarak teğet geçtiğini söylediği küresel ekonomik krizden de sonunda bizler ancak daha az kibir ve daha çok ahlak ile çıkacağız başka yolumuz da yok zaten.

 

Bireye hak ve sorumluluk vermek gerek. Kanunları işler hale getirmek ve bilmin gereklerine göre daha adil olarak sürekli düzenlemek!

 

Hintli olsun, Çinli olsun, Türk, Kürt, Amerikalı veya Kanadalı olsun, her insanın tek çocuk yapma hakkı vardır daha fazlası ortak malın ihlalidir derken de bunu kastediyorum.  Bu konularda bilgi sahibi olmak ve kafa yormak türümüzün geleceği için elzemdir sadece bazı bilim heyecanı içinde olanların uğraşı değil.

 

Arabalarını patinaj çekerek kullanan hıyaran da fiyaka budalalıklarından, hem gürültü kirliliği ile, fazla benzin yakarak, hem de trafik terörü estirerek ortak hakka saygısızlık etmektedirler, lambayı taşla kıran yeniyetme de! Kendi çıkarımız için  yaza söyleye bu konuları  işlemek zorundayız.