TANIK

TANIK

Hayatta neden bir başkasına ihtiyaç duyarız? Sosyal ilişkiler içerisinde olma zorunluluğumuz hangi hissiyatımızın bize armağanı? Sevme ihtiyacı, sevilme ihtiyacı, kabul görme ihtiyacı, paylaşma ihtiyacı… Tüm bu ihtiyaçları sayabiliriz. Liste uzar gider. Ve yine tüm bu hislerimiz başkaları ile temasta bulunmamızı gerekli kılar. Ancak benim öncelediğim başka bir ihtiyaç var: Tanık edinme ihtiyacı.

Gelip geçeceğimiz hayat yolculuğumuzda yaşadığımıza kanıt olacak tanıklara ihtiyacımız var.  Var olduğumuzu ispat etmenin tek yolu bu tanıklar. Zamanımız dolduğunda yerimizi duvarda asılı çerçevenin içine hapsolmuş fotoğrafımız aldığında daha önce bizim de burada olduğumuzu anlatacak kişilere ihtiyacımız var. Belki de bu ihtiyaç sebebiyle aile kurmaya önem veriyoruz. Ailemiz yaşadığımız her anın en büyük tanığı sonuçta. Her iyi günümüzün ya da her çalkantılı anımızın ardında ona tanıklık eden ailemiz var. Neticede yıllar sonra yaşadıklarımızı anlatacak canlı şahitlerimiz olacak onlar.

Kısaca insan, yaşadığının birileri tarafından fark edilmesine gereksinim duyar. Bu farkedilme tanıklar vasıtasıyla anlam kazanır. Dolayısıyla hayatına tanık edinmek isteyen insan, diğer insanlarla sosyal ilişki içerisine girer. Ve yine bu sebeple tek başına yaşama fırsatını kendi eliyle geri çevirir. Böylece insanın hayatta var olduğunun, bu yoldan geçtiğinin fark edilmesine olan ihtiyacı onu sosyalleştiren en önemli unsurlardan biri olarak ortaya çıkar. Sonraki nesillere varlığını aktarmanın yollarından biri de yine bu tanık edinme durumu olur.

Hayatınıza tanıklık edecek güzel insanların sayısının artması ümidiyle..