23 Kasım 2024
  • Manisa19°C
  • İzmir19°C

TIBBIYELİ HİKMET, TIBBİYELİLERİN ONURUDUR

Tuncay Şen

18 Temmuz 2017 Salı 14:34

Tıbbıyeli hikmet, tıbbiyelilerin onurudur

Çarlık Rusyası 1860 lı yıllarda “Çerkez Soykırımına” girişir. Bir milyondan fazla Çerkez ve Abhazın bir kısmı katledilir, bir kısmı da Osmanlı topraklarına sürülür. İşte tarihimize ileride “Tıbbıyeli Hikmet” olarak geçecek ailede sürgün yiyip, Abhazya’dan Trabzon”a gelerek yerleşen ailedir. Hikmet’in. Babası büyüyünce posta ve telgraf memuru olarak Balıkesir’e atanır. Posta memuru Hakkı Beyin 1901 yılında oğlu Hikmet dünyaya gelir.

Tıbbiyeli Hikmet dünyanın en keskin dönemecine yaklaşırken doğmuş, 1945’de dünyanın en keskin 2. Dönemecinde öldü. Bir paylaşım savaşının ortasında büyüdü.. 2. Paylaşım savaşı sonunda öldü..

14 mart 1919’da İstanbul işgal altındayken, ve gece gündüz vatanseverler düşman askerleri tarafından öldürülürken, bir grup arkadaşıyla, fakülte binasına koca bir Türk bayrağı astı..O bir öğrenci lideriydi

 Yayımlanan “Amasya Genelgesi” gereği Eylül ayında Sivas’ta bir kongre yapılması kararı alınır ve bu kongreye katılacaklar davet edilir. Sivas Kongresine İstanbul tıbbiyelileri adına üç kontenjan tanınmıştır ve belirlenecek isimlerin Sivas’a gelmesi istenir.
  Tıbbıyeli öğrenciler bu önemli toplantıya temsilci göndermek için çalışmalara başlarlar aralarında  para toplarlar. Öğrencilerden toplanan para ancak bir öğrencinin masraflarına yetmektedir ve bir tercih yapmak zorundadırlar. Tıbbıyeli öğrenciler yaptıkları değerlendirmeler sonucunda şanlı 14 Mart direnişinin mimarı Hikmet Bey’i Sivas’a göndermeye karar verirler. Hikmet Bey alınan karar gereği Sivas’a gitme hazırlıkları yapmaktadır. Hikmet Bey, Sivas Kongresi’ndeki delegelere ve ayrıca Anadolu’ya dağıtılmak üzere, İzmir’in işgalini konu alan “İzmir Faciaları” isimli 1000 adet basılmış bir kitabı yanında götürecektir.

17 Mart 1919 da bizzat Hikmet Bey tarafından kaleme alınan şu cümleler çok önemlidir:

Kuşluk vakti penceremin önünde, karanfil ve zakkum çiçeklerinin arasında turkuaz renkli akıp giden boğaza bakmaktayım. Bugün İstanbul’dan ayrılmaktayım. Tıbbıye eğitimimi hürriyet içinde tamamlamak için mutlaka geri döneceğim. Bekle beni İstanbul!”

İşte Tıbbıyeli Hikmet’in İstanbul’daki son gecesinde kaleme aldıkları ve düşünceleri. “Bekle beni İstanbul “ diyerek İstanbul dan Anadolu’ya geçer ve “Kutsal İsyana” katılır.

Vatan topraklarının kurtarılması için kongreler düzenlenmesi kararı alınmıştı ve Tıbbiyeli Hikmet 1919’da yurdun dört bir yanından gelen, 38 delegeden biridir.

 Bu kongrede ki görüşleri ile öne çıktı Sivas Kongresinin kaderini belirledi.

‘Milli Mücadele için oluşturulan bütün derneklerin “Rumeli ve Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adıyla, bir çatı altında toplanmasını öneren kişidir. O kadarla da kalmamış; ABD veya İngiltere’nin güdümüne girmeyi savunan “mandacıların” cesaretle karşısına
dikilmiştir. Mustafa Kemal Paşa’ya şunları söylemiştir:
 ”Paşam, temsilcisi olduğum Tıbbiyeliler beni buraya İstiklal davamızı başarmak için gönderdiler. “Mandayı” kabul edemem… Bunu kabul edecek olanları şiddetle reddederiz. Örneğin “manda” düşüncesini siz bile kabul etseniz, sizi de reddederiz. Mustafa Kemal’i vatan kurtarıcısı değil, vatan batırıcısı olarak ilan eder; şiddetle karşı koyarız!”

Bu sözlere Mustafa Kemal:
“Azınlıkta kalsak bile, mandayı kabul etmeyeceğiz” “PAROLAMIZ TEKTİR: YA İSTİKLAL YA ÖLÜM !” diye yanıtladı.
 Tıbbiyeli ilk meclis sıralarında görev aldı.. Büyük Taarruzda kendisi gibi bir çok üniversiteliyle birlikte düşmanla savaştı..Atatürk onun, Balıkesir İlinden Mebus (Milletvekili) adayı olmasını önerdiğinde; “Hikmet Bey Giresun doğumludur, Balıkesir’e uzaktır” diyerek, savsaklamışlardır.Hikmet Bey sağ olduğu halde, Gazi Paşaya “öldü” diyebilmişlerdir…’
O dönemin kargaşası içinde, ‘uyanık’ bazıları kendi menfaatlerini öne çıkarıp, yerler edinmiş, hiçbir şey beklemeden vatan için sessiz sedasız çalışan birçok kişiyi Ata’dan habersiz tasfiye etmişlerdir.

Mustafa Kemal’e bir toplantıda Söylev ‘in sonundaki o ünlü sözüne ithafen “Koca ülkeyi gençlere nasıl emanet ettiniz Paşam?” diye sorulur.

Mustafa Kemal bu soruya çok  güzel bir cevap verir.

“Ben Milli Mücadeleye çıktığımda ordunun da halini gördüm, saltanatın da. Bir de bağımsızlık ışığı gözünden parlayan Dr. Hikmet’i.” der.

Hikmet Boran ve tıbbiyeli arkadaşı Yusuf Balkan Ankara’da Dr. Adnan (Adıvar) Bey’in başhekimi olduğu Ankara Cebeci Askeri Hastanesi’nde, bakteriyoloji uzmanı Tabip Albay İbrahim Tali (Öngören)’in de bulunduğu laboratuarda aşı yapımında çalıştılar. Bu çalışmalar sırasında, üzerlerinde tifüs aşısının denenmesini gönüllü olarak kabul ederler.  Kurtuluş savaşı sonrası yarım kalan tıp eğitime döner, okulunu bitirir.

Tıbbiyeli Hikmet kısacık hayatı boyunca durup dinlenmeden vatan için çalıştı.. Vatan için de öldü.. Henüz 44 yaşındaydı. Sarıkamış’taydı. Karda mahsur kalan Mehmetçiklere ulaşmaya çalışmış, ciğerleri dayanamamış, verem yakalanmıştı. Tıbbiyeli Hikmet kurtarılamadı. Mezarı Karaca Ahmet Şehitliğindedir.

Balıkesir Tabipler Odasının girişimleriyle Savaştepe de Ceylan Park’ta büstü dikilmiştir. Bir okula ismi verilmiştir.

Ünlü spiker Orhan Boran (1928-2012) oğludur. Torunu da doktor olmuştur.

Oğlu Orhan Boran Babasının Sivas Kongre delegesi olduğunu uzun yıllar sonra başka birinden öğrenmiştir. Dr. Hikmet Boran Bey, milli mücadelede yaptıklarından ve oynadığı önemli rolden, her

Kuva-yı Milliyeci gibi kendisine pay çıkarmamış, yaptıkları ile övünmemiş ve bu konuda hiç bir şey söylememişti. Bu insanlar vatan için yaptıkları bu görevi kendilerine çıkar sağlamak için kullanmayarak, bu kutsal görevin hazzını yüreklerinde muhafaza etmiştir.

  14 Mart Tıp Bayramları balo salonlarında değil, onun yaptığı gibi vatan işgaline karşı düşmana bayrak dikerek kutlanmalı! Çünkü 14 Mart, emperyalizme direnen Türk doktorlarının bayramıdır.

Dr.Tuncay Şen

drtuncaysen@gmail.com

KAYNAK

1.Vatan ve Sıhhat , "Tıbbiyenin Yurtseverliği" Editörler: Dr. Eren AKÇİÇEK - Dr. Fevzi ÇAKMAK

2.Prof. Dr. Metin Özata, “ Atatürk ve Tıbbiyeliler”, Umay Yayınları, Mayıs 2007.

3. “Tıbbiyelilerin Milli Mücadele ve Cumhuriyetin Kuruluşuna katkıları” Prof.Dr. İbrahim Bozkırlı

01-057.jpg02-034.jpg3-037.jpg04-022.jpg05-011.jpg

Yorumlar