Nerede kalmıştık?
Yurdumuzda yaklaşık 90 bin kilometrekarelik bir alana sahip olan Ege Bölgemiz, yüzölçümü itibarıyla yurdumuz topraklarının %11’ini kapsamaktadır. Ülke tarımında Ege Bölgesi’nin çok özel ve önemli bir yeri vardır. Antik çağdan günümüze zeytin, incir ve üzüm diyarı olan; mitolojik tarihin doğa ile iç içe geçtiği Ege toprakları, geçmişte olduğu gibi bu günde yöre halkına bereket dağıtmaya devam edeceğine inanıyoruz.
Geçenki yazımızda kaldığımız yerden devam edelim.
Akhisar ve bölgelerinde tütünden boşalan tarlalarımıza zeytin fidanları ektik ve bugün bu fidanlar 35/40 yaşlarına geldiler, yetişkin zeytin ağaçları olarak verimli zeytinlikleri oluşturdular. Hızla çoğalan zeytin ağacı dikimleriyle bu zamana kadar yaklaşık 15 milyon zeytin ağacı sayısına ulaştık, Akhisar’ımızın ‘Zeytinin Başkenti’ olmasını başardık.
Hâl böyle olduğu halde, tütünden boşalan binlerce dekar tarlalara zeytinden başka yıllık ekip biçilen başka ürünler alternatif olabilir miydi? Ya da öyle mi olmalıydı?
Geçen haftaki yazımızda tam da burada kalmıştık.
Zeytinden önce Akhisar tarımını biliyorsunuz…
Şehrimizle özdeşmiş tütün ekimi ve üretimi bölgemizin o yıllarda lokomotif ürünüydü. Dolayısıyla da tüm bölge çiftçisinin yegâne geçim kaynağıydı. Öyle ki, düğün alışverişleri tütün vadeli olur hatta buna mukabil düğüncü mağazaları bile vardı. Düğün yapacak aileler, evlenecek çocuklarının tüm eşyalarını tütün vadelerine göre alırlar bütün hesaplarını buna göre yaparlardı.
Tabii tütün bitti bunlar da geldi geçti.
Ege Bölgesi’ndeki verimli topraklarıyla haklı bir övgüye sahip Akhisar ve bu övgüdeki en büyük paya sahip bölge çiftçilerimiz; kendi girişimleriyle, kendi imkânlarıyla yeni tarım politikalarını oluşturup tarımda adeta reform gerçekleştirmiş, ülkemizin en büyük ve sayıca en fazla zeytinliklerini oluşturmayı başarmışlardır. Çiftçilerimiz bu haklı gurur ile ne kadar övünseler azdır.
Aynı zeytin üreticileri; hasat zamanı yerel zeytin tüccarlarınca kendi hesaplarına göre oluşturdukları yeni sezon fiyatlarından memnun olmadıkları ve hatta sinirlenip kendi ağaçlarını köklemeye varan açıklamalarını da zaman zaman duyduğumuz oldu.
Yeri gelmişken, ülkemizde hep zeytinin başkenti olarak lanse ettiğimiz Akhisar’da zeytin borsasını oluşturabilecek, taze zeytin hasatında taban ve tavan fiyatını belirleyebilecek yetkili bir kurum ya da bir kuruluşumuz dahi yok. Bölgemiz zeytin üreticileri her yeni hasat sezonunda bunun ağır sancılarını çekiyorlar. Ülkemizde en büyük zeytin üretim ve çeşitliliğine sahip üreticilerimiz bu hususta maalesef kendilerini sahipsiz ve yalnız hissediyorlar.
Sayın okurlarım bakın önümüzde bir ‘Marmara Birlik’ örneği var.
Ama ne hikmetse Akhisarlı zeytin üreticilerimiz böyle bir birliği henüz oluşturamadılar; un var, şeker var, irmik var ama helva maalesef karılamıyor!
Aslında çok da uzağa gitmeden buradan bu hususa binaen bir şeyi sizinle paylaşmam lazım.
AKHİSAR’A ZEYTİN BİRLİK KOOPERATİFİ
2019 yılı yaz ortaları…
Zeytin birlik kooperatif kurulumuyla ilgili olarak ben ve Akhisar’ın önde gelen bazı esnaf arkadaşlar ile, 18. Dönem Manisa Milletvekilimiz Sayın Mehmet Yenişehirlioğlu ağabeylerimizle ‘Birlik Kooperatifi’ kurulumu için bir araya geldik.
Akhisar Birlik Zeytin Kooperatifi istişare toplantılarında geçici yönetim kurulumuzu oluşturduk. Ben, bu birliğe başkan seçildim. Lakin ilerleyen zamanlarda yapmak istediğimiz resmi müracaatları daha tamamlamadan ilçemizde bize desteklerine güvenebileceğimiz bazı resmî, özel kurum ve kuruluşlardan maalesef hiçbir destek göremedik. Çaldığımız kapılar açılmadı, sesimize kulak veren de olmadı.
İşin ilginç yanı; oluşturmaya çalıştığımız birlik kooperatifimiz için bölgemizin önde gelen zeytin üreticilerinden gerekli desteği alamadık çünkü geçmişte bu hususta yaşanmış bu hayal kırıklıklarını öne sürerek bizlere omuz vermeye yanaşmadılar. Gel zaman git zaman, bu çalışmalarımızı bireysel olarak sürdürüp bir sonuca varabilmemizin olanaksız olduğunu anladık. Bu birlik adına oluşturduğumuz yönetim kurulunu, büyük bir üzüntü ve hayal kırıklığıyla lağvetmek zorunda kalmıştık.
Temennimiz, Güzel Akhisar’ımızın çok kıymetli zeytin üreticilerinin kaderi bu olmamalı, inşallah en kısa zamanda mutlu bir sonuca ulaşılır yakın zamanda.
Öte yandan;
Kooperatif kurulum çalışmalarına organize olabilmemiz için, her istişare toplantılarımızda yanımızda olan ve bize olan desteğini hiçbir surette esirgemeyen, bu hususlarda bazı konularda bize yol gösteren Sayın Mehmet Yenişehirlioğlu ağabeyimize buradan minnet duygularımı, teşekkürlerimi sunuyorum.
ZEYTİN ÜRETİCİLERİ TÜKETİCİ KOOPERATİFİ KURALIM !
Akhisar’da bir zeytin üreticiler birliğini henüz oluşturamadık fakat zeytin üreticileri tüketici kooperatifini kurabiliriz.
Eskiden bir "ÕMTŪK " vardı Akhisar’da.
Kaliteyi ucuza alıyorduk. O tarz bir alışveriş mağazaları açılabilir hatta bu tarzda zeytin ve mamulleri, şarküteri ürünleri ağırlıklı olarak zincir marketler dahi kurulabilir.
Zeytin üretiminde çok büyük bir üretici potansiyeline sahip bölgemizin üyeleri eğer isterlerse bunu başarabilirler peki ya neden olmasın?
Bunu da bir sonraki yazımızda daha kapsamlı bir şekilde ele alalım.
HİNT KENEVİRİ ÜRETİMİNİ BÖLGEMİZE KAZANDIRABİLİRDİK!
Tütün sonrası tarlalarımıza zeytin fidanları ekmeseydik mevsimlik daha başka ne ekebilirdik ?
Hint keneviri mesela…
Şimdi bu da nereden çıktı diyenleri duyar gibiyim…
Ama bu yazıyı sabırla ve özenle okursanız bana hak vereceğinizden eminim.
Hint keneviri bilindiği üzere ekimi devletin iznine bağlı.
Bunun haricinde hiç kimse kafasına göre hint keneviri ekemez; izne tabi olmayan ekimler suçtur, ağır cezaya tabidir.
Kullanım alanı 25 binin üzerinde bulunan kenevir, ham madde olarak işlenen en eski bitkilerden biri olarak biliniyor. En yaygın olarak kullanıldığı alanlar başlıca; gıda, içecek, kozmetik, ilaç, tekstil ve kâğıt sanayii oluşturuyor. Dişi kenevirde bulunan THC maddesi uyuşturucu olarak kullanıldığını belirten bitki bilim insanları, bunu önüne geçmek içinde kenevir ekiminin yasak olması gerektiğinde hem fikirler, bizler de bu konuda onlarla hem fikiriz.
Ülkemizde ekimi izinli olsa da sonlandırılmış olan kenevir, yeniden ülkemiz tarım bitkileri gündemine girdi. 4 ayda yetişebilen, çevreci, verimi yüksek bu bitkinin izinli ekimiyle birçok sektörümüzü ithalattan kurtaracağı (11/01/2019) yılında bazı ulusal gazetelerimize haber kaynağı oldu.
Ayrıca, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğr. Üyesi. Doç. Dr. Selim Aytaç' da, kenevir bünyesinde uyuşturucu olmayan çeşitleri bulunduğunun da açıklamasını yapmıştı.
Yeri gelmişken bende bir şey daha ilave edeyim,
Bu tür hint kenevirinin ekili olduğu alanlarda, çevresine yaydığı kendisine has aroma kokusuyla etrafına hiçbir zararlı haşerelerin dahi sokulamadıkları tespit edilmiş.
Bu ne demek olur, bölgemizde kenevir ekim izni olursa zeytinliklerde kimyasal ilaçlara belki de son verebilir demek! Tabi bu, devletimizin yetkili kurumlarının bilecekleri işler ama Manisa’ya da hint keneviri ekim izni çıkarsa bölgemiz tarımı için çok iyi olur diye düşünüyorum.
Uyuşturucu yapımında kullanılmayan hint keneviri dört ay gibi kısa bir zamanda yetişebiliyor olmasının yanı sıra, bir dönümlük hasatıyla; yine dört dönüm (dekar) orman ağaçlarından üretilen kağıda eşdeğer oranda kâğıt üretilebiliyor.
Dört dekar ormanı kesme onun yerine bir dekar hint keneviri ek !
Hem çok mantıklı hem de çok sevindirici.
Sevgili okurlar,
Ben de işte tam buraya güçlü bir vurgu yapmak maksadıyla izinli yasal hint keneviri ekiminin ülkemiz ormanları içinde bir kurtuluş olduğunu düşünüyorum.
Kenevirin, ülke ormanlarımızın korunması açısından, kâğıt sektörüne çok çok büyük bir alternatif olduğu da çok açık. Böylece, ormanlarımızı korumuş olacağız bu da bize bol oksijen, temiz hava yağmur ve su olarak geri dönecek.
Bundan böyle, mevcut zeytinliklerimiz de ya da yıllık hasatını yaptığımız tarla bitkilerinde susuz tarıma uygun koşullarda üretim yapabilmenin çarelerini aramak zorunda kalabiliriz.
Yurdumuzun tüm tarım alanlarında, yeraltı suları hızla derinlere çekilmektedir. Bu, gerek yağışların azlığından gerek bilinçsiz sulamalardan kaynaklı olsa da, bizleri ileriki yıllarda bir kuraklığın beklediği çok açık bunu hepimiz biliyoruz.
Salma sulamalı ve çok bol su isteyen bitki yetiştiriciliklerini gözden geçirmeli ya da alternatif endüstriyel ürün arayışlarına girebiliriz. Ama ne olursa olsun su kaynaklarımızı idareli kullanmalı arazilerimizde ki gereksiz sulama ve su kayıplarının önüne geçmeliyiz.
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi 2919/2020 yılı raporuna göre,
Türkiye zeytin üretiminde iklim değişikliğinin olumsuz etkileri neticesinde, geçen yıla göre, zeytinde %11, zeytinyağında ise, %20 nispetinde bir kaybın olduğunun tahmin edildiğini açıkladı.
Yine aynı raporda, ürün kayıp miktarının zeytinde 145 bin ton, zeytinyağında, 35 bin ton civarında olduğu belirtildi.
Konseyin açıklamış olduğu bu veriler, bize kuraklığın bir sonuçları olduğunun da bir göstergesidir.
Güzel düşünelim güzel olsun.
Haftaya bir başka ‘’HADİN ZEYTİN TOPLAYALIM’’ köşemizde buluşalım…
Sevgilerimle sağlıcakla kalın.
Hūrriyet Şevki TALAY