ÖTEBERİ
Göktepe’nin yamaçlarında tahtacılar günlük işlerini severek yaparlardı. Tahtacılar; çalışkan, üretken ve misafirperver bir halk topluluğudur. Tahtacılar, genel olarak Ege ve Akdeniz bölgelerinin ormanlık yörelerinde yaşayan ve günümüzde ağaç işçiliğiyle uğraşan Alevi Türkmenlerdir. Cumhuriyetin ilanından sonra konar-göçer yaşam tarzından yerleşik hayata geçmeye başlamışlardır. Yerleşik düzende eğitime önem verilmesinde etkilenmişler ve çeşitli meslek dallarında da iş bularak çalışmaya başlamışlardır. Bugün orman işlerinde çalışanların sayısı oldukça azalmıştır. Türk Dil Kurumuna göre ‘’ağaç kesen, tahta biçen ve kereste işleriyle uğraşan kimse’’ anlamına gelen Tahtacı ve bir meslek adı olan tahtacılık kendine has işlevi ve inançlarıyla toplum içinde saygınlığını, sevgisini korumaktadır. Tahtacılar, çok sevecen, aileye ve inancına bağlı kişilerdir. Halk bilimi araştırmacısı- yazar Celal Necati Üçyıldız’da Tahtacı Alevilerindendir. Yazmış olduğu ‘’Ay Işığında Gidenler’’ adlı romanında tahtacı yaşamından kesitler vardır.
Yatağan’da ve Meyistan’da yaşayan tahtacılar, 1960-1980’li yıllarda Göktepe- Yumaklı denilen mevkide Yatağan Orman İşletme Müdürlüğünden aldıkları istihkak bölgesinde kesim yaparlardı. Daha sonra başka sahalarda da iş yaptıklarını biliyoruz. Ailecek çalışırlar. Aileler kışın zor şartlarında çalışmazlardı. Bahar ayları gelince işe başlarlar. Okula giden çocuklarını büyüklerin yanına bırakarak okulların tatili sonrası tekrar yanlarına alırlardı. Çocuklarda çalışarak aile ekonomisine katkıda bulunurlar. Tahtacılar, ormanların yaşaması ve çoğalması için çabalayan, katkıda bulunan kişilerdir. Yeşile basmanın günah olduğunu bilen insanlardır. Bir ağacı keserlerken çok üzülürler ve dua ederler. Eğer kesilecek ağaç sayısı biraz fazla ise horoz keserler. Niyaz ettikten sonra kurdukları tezgâh üzerinde el bıçkısı ve hızarlarla tahtaları biçerler. O dönemlerde tek geçim kaynakları orman işçiliğiydi.
Yumaklı’da kesim işinde çalışan tahtacı Hasan Amca, eşi Fatma’ya dönerek ‘’ Fatma yarın Yatağan’a gideceğim, hem istihkak paramızı alacağım hem de çocuklara üst baş alırım. Ne dersin?’’
-Ben de geleyim Hasan’ım çocukları özledim, hem Elif’e de fistanlık alırız.
Ertesi günü erkenden kalkarlar ve yola koyulurlar. Orman İşletme Müdürlüğünden hak ettikleri istihkak paralarını aldıktan sonra çarşı merkezinde alışverişlerini yaparlar. Ali’ye bir bot, Elif’e elbise ve en küçük kızı Döndü’ye de bir oyuncak bebek alınır. Manav ve fırın işini de hallettikten sonra Hasan berber Cemil’de saç sakal tıraşını olur, aşçı Mehtiusta’da yemeğini yer ve en son olarak ta çocukları ve büyükleri için veresiye yazdırdığı Mehmet Kızıl’ın bakkal dükkânına borcunu ödemek için gider.
-Ooo hoş geldin Hasan Emmi, nasılsın? Eyi misin bakeyim.
- Hoş buldum Memed, paramızı alıp borçlarımızı ödemek için Fatma yengenle birlikte geldik, çocukları da özlemiştik zaten, yorgunluktan ölyoz valla, az senin orda dinlenem bakeyim, bu arada bizim hesabı da çıkar, üç ay oldu ödeyemedik, para anca elimize geçti.
-Hasan Emmi paranın lafımı olur, ödenir gider, sana bir yorgunluk kahvesi söyleyeyim, nasıl içersin?
-Sağol Memed. Okkalı sade bir Türk kahvesi içeyim, kara kaplı defterini açtın mı?
- Açtım Hasan Emmi.
- Ne kadar hepsi?
- 1235 lira Hasan Emmi?
-Ne! Ulan zaten 3000 lira aldım, çoğunu sana mı vercem?
- Hasan Emmi, ortalık pahalı gari, artık hayat eskisi gibi değil.
- Allah! Allah! Ne lan bu? Kalem kalem dök bakeyim listeyi bigörem.
-Bak bu deterjan kısmı sabun, persil, tursil, kolonya, şampuan, burası peynir, helva, kola, toz şeker, un, pirinç, fasulye, nohut, çay, bulgur, püskevit ve bunlarda öteberi.
-Tamam Memed, her bir şeyi anladım da bu öteberi dediğin nedir ki?
-Öteberi işte.
-Öteberi ne işte ben de onu soruyorum sana?
- Kırık, kırpık, kopuk işte ne varsa aldı çocuklar.
- Alsınlar helal olsun da, sen bana şu öteberiyi tam olarak anlatbi bakem. En alttaki rakamı öteberiyle çizip kapatmışsın. Anlamadım işin bu tarafını.
-Hasan Emmi, öteberi; fındık, fıstık, çerez, çekirdek, kraker, balon, top, sakız, çikolata, bon bon şeker ve buna benzer tatlı tuzlu şeyler işte.
-Ulan Memed beni yine can evimden vurdun, çocuklarım için feda olsun. Al paranı bizim oğlan.
-Sağ ol Hasan Emmi, Allah bereket versin.
- Memed bereketini gör de, bir daha öteberinin ne olduğunu kalem kelem yaz bilelim. Öteberiye kurban gitmeyelim. Bu öteberi işine pek gözüm tutmadı benim. Hadi eyvallah!