Roman Tadında Sohbet
Akhisar Haber Ajansı – AHA
O bir yazar, O bir hukukçu, O bir politikacı… Kimden mi bahsediyoruz. Akhisar’ın son dönemlerde yetiştirdiği ender insanlardan birinden… Yazar Bahadır Yenişehirlioğlu’ndan söz ediyoruz.
Son dönemlerde adından yazdığı romanlarla söz ettiren Akhisar’ın yetiştirdiği ender değerlerden biri olan Yazar Bahadır Yenişehirlioğlu, şizofreni bir ailede geçen ve üç nesil kadının başından geçen olayları anlattığı son romanı Son Hasat, Everest Yayınevi’nden 26 Nisan İzmir TÜYAP Kitap Fuarı’nda, yazarın imza gününde okuyucuları ile buluşacak.
Son derece heyecanlı olduğu gözlenen yazar ‘Beyaz Usta Siyah Çırak’, ‘Kerime’ ve Everest Yayınevi’nden çıkan yeni romanı ‘Son Hasat’ ile yine adından söz ettireceğe benziyor. Son Hasat’ı, edebiyata, sanata ve yazarlığa dair birçok konuyu konuştuk…
Son dönemde adınızı sıkça duyar olduk. Bahadır Yenişehirlioğlu kimdir?
B. YENİŞEHİRLİOĞLU: 1962 Akhisar doğumluyum. Hukuk Fakültesi mezunuyum. Bir dönem siyasetle ilgilendim. Siyaset hayatının deneyimlerini yeterli bulunca noktaladım. Uzun zamandır yazmayı planladığım romanı yazarak edebiyata adım attım. Beyaz Usta Siyah Çırak, Kerime ve son olarak Son Hasat romanlarını yayınladım. Hayatımı halen avukat ve yazar olarak devam ettiriyorum. Evli ve iki çocuk babasıyım.
Bir dönem siyaset yaptığınızdan bahsettiniz. Hatırladığım kadarıyla milletvekili adaylığınız da olmuştu.
B. YENİŞEHİRLİOĞLU: Politikanın zor dönemlerinde Refah Partisi’nden Akhisar’da ilçe başkanlığı görevinde bulundum. Bu süreç içerisinde R. Tayyip Erdoğan yanlısı olarak o’nun ekolünü benimsedim. Başbakanınızın Türkiye genelinde yapmak istediklerini takip ederek siyasi yaşamın içinde oldum. O dönemde ve sonrasında milletvekili adaylıklarım söz konusu oldu. Nasip olmadı, seçilemedim. B.u adaylıklarım da Başbakanımızın isteği üzerine oldu.
Bunlarla birlikte, bir şeyi çok fazla uzatmanın anlamsız olduğunu düşünüyorum ben. Gençlerin önünü açmak için de kendi isteğimle siyasi hayatıma son verdim. Başka kulvarlarda çalışmayı uygun gördüm.
Edebiyata ilginiz olduğu çıkarttığınız üç romandan anlaşılıyor. Ne zaman yazmaya karar verdiniz?
B. YENİŞEHİRLİOĞLU: yazmayı uzun zamandır planlıyordum. Ama iş ve siyasi hayatımdan dolayı bir türlü fırsat bulup bunu gerçekleştirememiştim. Kafamın içindekileri kâğıda dökmeye vakit bulamamıştım. Profesyonelce yaptığım siyasi hayatımı sonlandırınca, arada doğan boşluğu planlayarak yazım hayatımı yönlendirdim. İlk kitabım Meydan Yayınları’ndan çıktı. İlk göz ağrım Beyaz Usta Siyah Çırak oldu. Bunu şimdi İngilizce olarak yurtdışı lansmanını yapmayı planlıyoruz. Yaklaşık bir yıl sonra Kerime’yi çıkarttım. Kerime içerik olarak çok ses getirdi.
Üçüncü baskısını yapan Kerime’de muhafazakar bir ailenin başına gelen trajik olayları anlatıyor. Bu yönüyle okuyucunun ilgisini çeken romanınızın dizi film teklif aldığı doğru mu?
B. YENİŞEHİRLİOĞLU: Doğru. Yapımcı firmayla görüşmelerimiz sürüyor. Ya dizi film yada sinema filmi olarak planlanıyor. Görüşmeler sonuçlandığında daha net bir şeyler söylemek mümkün olacak. Bu konuda tanınmış iki yönetmenle görüştüm. Kerime’yi okuduklarını, romanın çok şey anlattığını, sinema grafik olarak performansının yüksek olduğunu söylediler. Bu uzun bir süreç, birçok romanın diziye ya da sinema filmine dönüştürüldüğü zaman orijinalitesinden uzaklaşıldığını, esnetildiğini, daha farklı hale geldiğini görüyoruz. Ben böyle olmasını istemiyorum. O yüzden görüşmelerimizi sürdürüyoruz. İnşallah sağlıklı bir şekilde karar verip, şekillendireceğiz.
Kerime’den sonra son romanınız Son Hasat’ı yine Everest Yayınları’ndan çıkarttınız. Konusundan söz eder misiniz?
B. YENİŞEHİRLİOĞLU: Son Hasat, mekân olarak Akhisar’da geçen bir roman. Farklı bir çalışma. Son Hasat’ta şiir ve metinler bir arada kullanıldı. Buradaki karakterler üç nesli anlatıyor. Romanda en önemli bölümlerden biri Menemen olayları, Kubilay hadisesidir. Romanda çok yer işgal etmez ama kahramanlardan birinin yaşadığı travma Kubilay’la alakalıdır.
Son Hasat üç kadını anlatıyor. Büyük anneyi, kızını ve torununu. Şizofren bir aileyi anlatıyor.
Romanlarınız ülke genelinde ilgiyle okunuyor. Aynı durum Akhisar için de geçerli mi?
B. YENİŞEHİRLİOĞLU: Akhisarlılar beni avukat Bahadır Yenişehirlioğlu olarak tanıyor. Siyasetçi olarak tanıyor. Türkiye genelinde okuma oranı az. Bir Avrupa gibi değil. Ama giderek gelişiyor. Sanata değer vermek ayrı bir eğitim, ayrı bir kültür gerektiriyor. Akhisar ölçekli bakarsak, bakkala gittiğimde,evden çıktığımda beni gören insanların beni farklı bir kategoriye koyduklarını düşünmüyorum. Ben, onların bildiği tanıdığı biriyim. Türkiye genelinde olduğu gibi romancı kimliğimin algılandığını sanmıyorum. Okuyan Akhisarlı kardeşlerimizden gördüğüm ilgiden memnunum. Bunlar beni teşvik etti.
İşyerinize giderken arkanızdan koşup kitabınızı imzalatmak isteyen oldu mu?
B. YENİŞEHİRLİOĞLU: Çok fazla değil, demek o kadar şöhret olmamışım. Bir keresinde bir hanımefendi kerime romanımı almış. Yolda da beni gördüğünde imzalatmak istemişti. Bunun yanında İstanbul’daki fuara gelen Akhisarlılar ve Akhisar’daki büroma gelen okurlarım kitaplarını imzalatmak istemişlerdi. Bende seve seve isteklerini yerine getirmiştim.
Akhisar’ın tanıtımı için onlarca çalışma yapılıyor. Peki yenel yönetimlerin size bakış açısı, yaklaşımı nasıl. Yeteri kadar sizden faydalanabiliyorlar mı?
B. YENİŞEHİRLİOĞLU: Ben, yerel yöneticilerimizin benimle fazla iletişimde bulunduklarını düşünmüyorum. Bunu anlamış da değilim. Ama dilerdim ki Akhisar’dan çıkmış bir yazar olarak, her fırsatta ulusal bazda Akhisar’ı tanıtma derdinde olan bir yazar olarak, yöneticilerimizden bir organizasyon beklerdim açıkçası. Bunun yapılmamış olmasını anlamış değilim. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin organize ettiği imza günlerine çağrılıyorum ama kendi memleketimde bunu henüz görebilmiş değilim. Bunun da bir paradoks olduğunu düşünüyorum. Sanatın, edebiyatın belli bir noktaya taşınması adına yerel yönetimlerin önemine inanıyorum. Bu noktada daha gayretli olmalarını dilerdim.
Bir kenti tanıtmak sadece tarımsal ürünleri ile mi mümkündür?
B. YENİŞEHİRLİOĞLU: Tabii ki değil. Bir kenti tanıtmak için sadece ekonomisini, turizmini, o kentte yetişen zeytinini, zeytinyağını ya da köftesini tanıtmak adına iyidir. Ama unutmayalım ki, bir kentin uluslararası tanıtılmasında gündeme gelmesindeki en önemli ayak sanattır. Bunun önemsenmesi ve kavranması zaman alacaktır.
