Safi olmak...
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” demiş Mevlâna hazretleri... İki dirhem bir çekirdek olup birbirine takva satma modası... Geçenlerde bir yere gittim. Üç vakit namazı cemaatle kıldık. Aman Allah’ım ne tadili erkân ne tumaninet anlatamazsınız. Kimi yirmi dakikada ancak iftitah tekbiri alıyor. Kimi rükû ve secdeden kalkmak bilmiyor. Ben dört rekât sünnet namazını bitirdim bazıları ancak tekbir getirebildi. Kendimde şüphe etmeye başladım acaba ben çok hızlı mı namazı kılıyorum diye.
Vakti zamanında bir dervişi iftara davet ederler. Derviş orada akşamı da kılar evine döner. Hanımına seslenir: “Hele sofrayı koy da karnımı doyurayım...”
Hanımı “Sen iftara gitmiştin yoksa yemek yetmedi mi?” der. Derviş “Yemek o kadar çeşitli ve boldu ki anlatamam." Hanımı: “O zaman neden karnını doyurmadın?” Derviş: “Yahu oradakiler 'bu derviş ne kadar obur' demesinler diye çok az yedim." Hanımı: “Sen kalk akşam namazını kıl o zamana kadar sofrayı hazırlarım...”
Derviş, “Hanım ben akşam namazını davetli olduğum yerde kıldım” der. Hanımı: “Hayır namazın olmamış kalk tekrar kıl, sen orada az yemek yedin millet ‘bu derviş ne kadar takva sahibi desinler ne kadar güzel namaz kılıyor' desinler diye namazını uzun uzun kıldın. Yani Allah için değil oradaki zevat senin takvanı görmesi için. Hele sen kalk akşam namazını tekrar kıl. Ben sana öyle yemek vereyim” der...
Telefonlarımıza gelen mesajların yüzde doksanı dinî içerikli, ama ortada dinin emir yasakları uygulayan nerede? Camiler boş, sokaklar cümbür cemaat… İnsanlar "el âlem beni nasıl görür nasıl takdir eder" diye düşünüyor... Kendisi eziyet çekse bile onlara hoş görünmek için hayatını idame ettiriyor. Oysa insanın dünyaya gelme amaç ve gayesi Allah’a kulluk etmek ki bu kullukta vahdaniyet şarttır. Ne buyuruluyor: "Cenab-ı Allah o gün sizin malınıza evlat ve itibarınıza bakmaz selim kalbinize bakar, yani riyasız kulluğunuza bakar...”
Orhan Yavuz Ejder/Akhisar-Manisa