Sağlık çalışanları İş bırakma eyleminde
Akhisar Haber Ajansı-AHA
Manisa Sağlık Platformu içinde yer alan Manisa Tabipler Odası, Genel Sağlık-İş ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Akhisar Temsilciliği üyeleri saat 12.30'da Akhisar Mustafa Kirazoğlu Devlet Hastanesi Poliklinikler girişi önünde, 14-15-16 Mart tarihleri arasında İş Bırakma eylemiyle ilgili ortak basın açıklaması yaptı. Akhisar Demokrasi Bileşenleri destek verdi. "Birleşe, Birleşe Kazanacağız", "Direne, Direne Kazanacağız" ve "Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz" sloganları altında 14-15-16 Mart tarihleri arasında iş bırakma eylemi basın açıklamasını Manisa Tabipler Odası Yönetim kurulu üyesi Dr. Bülent Kundak okudu.
Basın açıklaması öncesi Genel İş Sendikası Manisa Şube Başkanı Veli Can Karabacak açıklama yaptı. Veli Can Karabacak;" Saygıdeğer Halkımız, Değerli Basın Emekçileri:
Çok kıymetli sağlık emekçisi sevgili arkadaşlarımız
23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılmasından 9 gün sonra Sağlık Bakanlığı kuruldu. Bu camianın 3. temsilcisi .Türkiye Cumhuriyetinin başbakanlığım yaptı. Türkiye Cumhuriyetinin 4. Başbakan’ı yine bir doktor olan Dr. Refik Saydam’dı. 1946’dı Dr. Behçet Uz tarafından ilan edilen 10 Yıllık Milli Sağlık Planı ile hekimlerin milletvekillerinden 3 kat fazla maaş aldığı günleri gördü bu ülke Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu denli saygınlığı olan bir hizmet kolunun bu gün geldiği nokta .“ Varsın Gidiyorlarsa Gitsinler” olmuştur. Bu durum yıllar içinde sıyası iktidarların, Özellikle AKP iktidarının sağlık çalışanlarını ne denli “değersizleştirdiğinin” en bariz göstergesidir.
Geldiğimiz noktada sağlık çalışanlarının;
• yüzde 75’inden fazlası gündelik yaşamın devamı için borçlanmak. Yüzde15’i ek iş yapmak durumundadır.
• yarısından fazlası elektrik,.doğalgaz vb. altyapı harcamalarında, yüzde 30’undan fazlası gıda ve temizlik harcamalarında, esintiye gitmek zorunda kalmaktadır.
• Yüzde 60’ı yurtdışında çalışmak istemektedir. yüzde 20’si istifa etmeyi düşünmektedir.
• Sağlık çalışanlarının öncelikli istifa gerekçesi yurtdışında çalışmak değil, mevcut koşulların ağırlığıdır.
Korkmuyoruz, Susmuyoruz, Hiçbir Yere Gitmiyoruz.
Yıllardır olduğu gibi, sağlık çalışanlarının onurlu bir yaşam sürebilmesi adına dile getirdiği iyileştirme talepleri, MCP iktidarı tarafından, vaatlerde bulunarak oyalama stratejisi uygulanarak, piyasacı .anlayışın beklentilerine kurban edilmektedir.
14 Mart 2022 tarihinde yapılacağı söylenen açıklanan iyileştirmelerin, sağlık çalışanlarının taleplerini, beklentilerin karşılamaktan çok uzak ve yıllardır uygulanan “değersizleştirme” politikalarının paralelinde olduğunu, Amacın dün olduğu gibi bugün de kamuoyunu yanıltmak sağlık çalışanlarını kamuoyu ile karşı karşıya getirme pahasına - sağlık çalışanlarının yükselen tepkisini baskılamak olduğunu biliyoruz.
Sadece kendimiz için değil, içinde yaşadığımız toplum için de dile getirdiğimiz taleplerimizle ilgili, farkındalık yaratmak ve taleplerimizin karşılık bulabilmesi, sağlığın ve sağlık emekçilerinin öneminin bir kez daha anlaşılabilmesi içi! bugünden itibaren alanlardayız.
Emek Bizim, Söz Bizim...
Ne istiyoruz?
• Ağır ve kötü çalışma koşullarımızın acilen düzeltilmesini...
• Sağlık emekçilerine şiddet gösterenlere verilecek olan cezaların caydırıcı olması sağlansın. Genel Sağlık-İş tarafından hazırlanan, ve TCK’unda düzenleme yapılmasını öngören Sağlıkta Şiddet Yasa Tasarısı kanunlaştırılmasını.
• Şiddet Uygulayanların, para cezası ile değil, TCK’ya göre işlenen suçun karşılığı olan süre boyunca kamu sağlık kuruluşların da kamu hizmeti verme cezası ile cezalandırılmasını .
• Sabit ödeme / performans ödemesi gibi, sağlık çalışanlarının mağduriyetine sebep olan ve çalışma barışını boz uygulamalara son verilmesini
• Maaş hesaplamasında kullanılan “ taban aylık” TÜİK’in değil, bağımsız araştırma kuruluşlarının belirlediği yoksullu sınırının üzerinde olacak şekilde bar alınarak, kadro derecesine göre maaşlarda kademeli artış yapılmasını...
• Lise Mezunu: 3600; Ön-lisans Mezunu : 4500; Lisans Mezunu: 5400; Pratisyen Hekim: 6300; Uzman Hekim: 7200 olacak şekilde, ister 2008 öncesi ister 2008 sonrası işe başlamış olsun, tüm sağlık emekçilerini kapsayan kademeli ek gösterge artı yapılmasını
• Nöbet ücretlerinin çağdaş ülkelerde olduğu üzere, normal mesai ücretinin 2 katı olacak şekilde ödenmesini.
• Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinin geri çekilmesini. Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri ve Hastanelerinde Birim Performans Katsayısı Uygulanmasına son verilmesini.
• Sağlık emekçilerinin çocuk bakım sorunu için 7 gün, 24 saat kesintisiz hizmet veren bakımevi, kreş ve anaokulu düzenleme hayata geçirilmesini
• Yeterli sayıda sağlık çalışanı istihdam edilerek, personel açığının acilen kapatılmasını
• Tüm sağlık emekçilerine geçmişe etkili olarak yıllık 90 gün yıpranma payı hakkının verilmesini.
• Covid-19 için tüm sağlık çalışanlarına iş kazası meslek hastalığı kapsamında haklar veren özel bir düzenleme yapılmasını.
• Sağlığı piyasalaştıran politikalara son verilmesini ve Atatürk’ün başlattığı ulusal, kamucu ve halkçı sağlık politikaların tekrar hayata geçirilmesini.
Kurtuluş Yok; Tek Başına; Ya Hep Beraber, Ya Hiç Birimiz...
Dostlar
Yüzyıl önce yurdumuz emperyalistler tarafından işgal edildiğinde gitmeyendir, direnen ebedi önderimiz Atatürk’ün mücadele arkadaşı Tıbbiyeli Hikmet Boran’ın yüzyıl sonrası meslektaşları olarak ondan aldığımız mirasa sahip çıkıyoruz. Ve, Gitmeyeceğiz, Direneceğiz.
• Emeğimizin, eğitimimizin karşılığını alana kadar mücadele edeceğiz diyoruz...
Karşılaştıkları tüm güçlüklere rağmen, zor ve onurlu görevi yerine getirmek için fedakarca çalışan tüm sağlık emekçilerinin 14 Mart Tıp Bayramı’nı buruk bir şekilde ama inadına kutluyoruz" dedi.
Dr. Bülent Kundak okuduğu basın açıklamasının tam metni;
HAKLARIMIZ, EMEĞİMİZ VE SAĞLIK HAKKIMIZ İÇİN SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ OLARAK ÜRETİMDEN GELEN GÜCÜMÜZLE MART AYINDA MÜCADELEYİ BÜYÜTÜYOR, HİÇBİR YERE GİTMİYORUZ.
Pandeminin başından beri “Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz” diyenlerin mücadele haftasıdır 14 Mart en temel insan hakkı olan “sağlık hakkı” için halkın sağlığı, emeğimin hakkı diyenlerin haftasıdır 14 Mart. Pandemi öncesinde olduğu gibi Tıp Bayramının 103. Yıldönümünde de; Sağlık hizmetinin metalaştırılarak alınıp satılan bir mala dönüştürülmesine, hastaya müşteri denilmesine ve sağlık bütçesinin özel sermayeye akıtılmasına, Sağlık kurumlarının şirketleşmesine, halkın sağlığının paraya tahvil edilmesine, Performans -güvencesizlik- şiddet kıskacı ile faturanın kendilerine kesilmesine, uzun çalışma saatleri, iş yükü, mobbing ve angarya gibi modern kölelik çalışma koşullarına isyan edenlerin, karşı duranların mücadele haftasıdır 14 Mart, önlenebilir bir hastalık nedeniyle, 553 çalışma arkadaşını yitiren “yaşam hakkı” yok sayılanların haftasıdır 14 Mart, Pandeminin başında kahraman ilan edilip alkışlatılan, sonrasında değersizleştirilenlerin haftasıdır 14 Mart.
Toplu sözleşmelerle mali, sosyal, özlük hakları iyileştirilmeyen, çalışma koşulları daha da ağırlaştırılan, iş barışı bozulanların haftasıdır 14 Mart, enflasyonun, verginin yükünün altında ezdirilen, sadaka gibi zamlara muhtaç edildikçe yoksullaşanların; insanca yaşayacak meslek riskini karşılayacak, emekliliğe yansıyacak yoksulluk sınırının üstünde OECD ülkeleri standartlarında temel ücret diye iş bırakanların, eylem örgütleyenlerin haftasıdır 14 Mart.
36 saat nöbet tuttuktan sonra evine giderken araç başında uyuyakalan Rümeysa Şen’in kutlayamadığı Tıp Bayramıdır 14 Mart, Melike ve Mustafa gibi angaryaya, psikolojik şiddete, değersizleştirmeye daha fazla dayanamayıp intihara sürüklenen hekimlerin, hemşirelerin, anestezi teknikerlerinin yardım çığlığıdır 14 Mart, Hasta yakınının saldırılarına karşı birlikte bariyer oluşturan ekibin haftasıdır 14 Mart, sağlık ekibinin ekip ruhunu, ortak mücadelesini ve dayanışmasını bozmaya çalışanlara inat, bir olanların, birlik olanların haftasıdır 14 Mart.
Önce insan, sonra sağlık emekçisi olan, emeğinin hakkını alamayan, şiddetin her türlüsüne maruz kalan, 24 saat yüreği ağzında, yükü sırtında, liyakatı iki dudak arasında, güvenliği takdiri ilahiye havale 112’cinin haftasıdır 14 Mart. Atama bekleyen yüz binlerce sağlık meslek mensubu varken atama yapmayan, OECD ülkelerinin istihdam ortalamalarını yakalamak yerine Sahra ülkelerinin istihdam ortalamalarını yakalamak için çaba harcayan sağlık yöneticilerin iş yükü ve angaryayla tükettiği, ülke dışına göç ettirdiği sağlık emekçilerinin haftasıdır 14 Mart. Mali, idari ve bilimsel özerkliği Sağlık Bakanlığı tarafından adeta kuşatılmış, İflasın eşiğine getirilen üniversite hastanelerinde borç batağından çıkmak için, hakları olan Covid-19 ek ödemelerini bile borç ödemek için kullanan yöneticilere karşı, meslek etiği, bilimsel, özerk nitelikli eğitim için mücadele edenlerin haftasıdır 14 Mart.
Nöbete giderken bırakacak yeri olmayan çocuklarını komşusuna emanet edip, nöbet ertesinde çıkan yangında onların yanmış bedenlerinin kokusunu sineye çeken sağlık emekçisi Fatma hemşire ve eşinin dinmeyen evlat acısıdır 14 Mart. Biz sağlık ve sosyal hizmet emekçileri, artık en temel insani hakkımız olan yaşam hakkımızı dahi koruyamayan sağlık politikacılarına, acil sorunlarımızın çözümü için derhal harekete geçmelerini yoksa sağlık sisteminin onarılamaz yaralar alacağını uyarı grevlerimizle defalarca hatırlattık. Bizleri dinlemek, çözüm üretmek yerine Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü,25.02.2022 tarihli bir görüş yazısıyla sağlık emekçilerinin haklı taleplerini ve mücadelesini bastırma, sınırlandırma çabasına girmiş, gözdağı vermeye çalışmıştır.En son icraat olarak Cumhurbaşkanı tarafından hekimlerin emeğini, niteliğini, değerini ve kamusal sağlık hizmetlerini hiçe sayan “gidiyorsa gitsinler” söylemiyle adeta sarsıldık ama şaşırmadık. İşte, sendikal hakları, insan hak ve hürriyetlerini yok sayan bu yönetim anlayışı tam da sorunlarımızın esas nedenidir ve Tıp Bayramı da bu nedenle de bayram olarak kutlanamamaktadır.14 Mart Sağlık Haftasını “Bayram” olarak kutlayabilmek için bu yıl 14-15 Mart “Grev” haftamızdır. Aşağıda yer alan taleplerimiz; halkımızın nitelikli ve kamusal sağlık hizmeti alması için gerekli talepler olup, halkımızın mağdur edilmemesi ve hak ettikleri sağlık hizmetini alabilmeleri için halkın bir parçası olan biz sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin en acil talepleri derhal karşılanmalıdır. Taleplerimiz; Şiddetsiz ve güvenli bir çalışma ortamı için yeni ve etkili “Sağlıkta Şiddet Yasası” çıkarılsın, mobbing ve baskılar son bulsun. Performans, ek ödeme değil, insanca yaşamaya yetecek, yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyacak temel ücret sağlansın.
3600’den 7200 kadar kademeli ek gösterge uygulansın. Fiili hizmet süresi (yıpranma payı) sağlık hizmetlerinde çalışan tüm emekçilere yıllık 90 gün üzerinden tam olarak uygulansın.
OECD ortalamasında kadrolu güvenceli personel istihdamı yapılsın. Taşeron çalışma ortadan kaldırılsın. Toplumsal sağlık için güçlü ve etkin birinci basamak sağlık örgütlenmesi sağlansın. Ceza yönetmeliği kaldırılsın. Özgür ve bilimsel çalışma ortamı için meslek örgütleri üzerindeki baskılara son verilsin. Liyakatsiz atamalara, tip sözleşme dayatmalarına, tıp ve sağlık bilimleri eğitimlerini niteliksizleştiren, altyapısı uygun olmayan tıp fakültelerinin, eczacılık fakültelerinin, diş hekimliği fakültelerinin, hemşirelik fakültelerinin, sağlık bilimleri fakültelerinin ve sağlık meslek yüksekokullarının açılmalarına son verilsin. Covid-19 iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul edilsin. Haklarında kesinleşmiş yargı karar bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçileri derhal göreve başlatılsın. Sağlık hizmeti için ödediğimiz vergiler, katkı katılım payları ve ilave ücretler kaldırılsın Sağlık ve sosyal hizmetlerin planlanmasından sunulmasına kadar emekçiler örgütleri aracılığıyla, halk da merkezde siyasi partiler, yerellerde ise yerel yönetimler, muhtarlıklar, örgütlü yapılar ve siyasi partiler eliyle süreçlere dâhil olsun. Şehir hastanelerine, özel hastanelere aktarılan teşvik ve bütçeler kamu sağlık kurumlarına aktarılsın her işyerine kreş açılsın, sağlık emekçileri çocukları ile işleri arasında tercih yapmak zorunda kalmasın. Kamu sağlık kurumları daha demokratik bir yapıya kavuşturulsun.