Serüven Başlayacak.
Küçük et parçasının serüveni bu aslında.
Yaşadığı küçük,sıcak,güvenli gezegeninin içerisinde ilk kalp atışını beklediği ana kadar hiçbir şey ifade etmeyen et parçası.
Bağlı bulunduğu anasının karnının içerisinde öylece zamanını bekleyerek uyur.
Aslında ne uyku vardır beklenen ne de zaman. O sadece kendisine verilecek olan kutsalın ağırlığı ve onu nasıl taşıyacağının heyecanı ile sadece bir et parçası olarak bekler misyonunu.
Ona verilecek olan öz' ün serencamının heyecanı ile tekmeler anasını. Ruh üfürüldüğünde bu bedene ve başlar bütün hikaye.
Zamansızlığın özün de yer alan, zaman kavramı algısının çok uzağında bu küçük et parçasına İnsanoğlu diye seslenildi aslında,
Menkıbemiz sürgüne gönderecek çoğu zaman bizi,öğrenmek için yaşamı.
Tek kişilik bir serüven. Bunu ancak yaşayarak öğrenebilirim.
Acıyı anlatarak öğretebilir misiniz insanoğluna, ya da sevinci öğrenebilir mi insanoğlu yaşamadan. Zorbadır hayat sen tanımıyorsan kendinden başka hiç kimseyi.
Arz üzerine indirildiğimiz günde başladı bu serüven aslında. Yalın,pür bir hayat, kara büyülere, efsunlara takılıp kalmadı mı? Ak ile karanın savaşımının oynandığı bir meydan değil mi aslında insanoğlunun yaşamı,ve dünyası.
İnsanoğlunu aç, genişlet ve yay bütün arz üzerine, her şeyi göreceksin aslında bütün gerçekliği ile onda,her insan bir dünya aslın da. Gerçekleştir meydan muharebelerini nefsinde, dünya dediğin bu aslın da. Zalim şehir değil ki, zalim olan , sokakları acıya bulayan zalim insan.
Ayaz kesmez insanı, buz gibi donduran insanın duyarsızlığı
Kara ve ak tercihlerin içerisinde, sözlerin seslerin arasında ezelde verdiğin sözün ne kadar yakınında ne kadar uzağında kaldığına bir bak ve tanı kendini.
Söz yaratıldı evrenin öncesinde ve aşk bu muharebenin en güçlü silahı aslında.
Kutsanan, yüceltilen varlık sebebimiz olan aşk tam da bu merkez de. Aşk ile yaratılan İnsanoğlu, serüvenini yaşamadan öğrenemez hiçbir şekilde. Hangimiz baktık sahiden muhabbetin gözlerinin içinden . Hangimiz dokunduk sahiden yüreğin telinden.
Eyy zıvanadan çıkmış hayatlar , gel ne olur arınarak pür bir şahlanışla Hangi ağız aramaz süt emdiği ananın saflığını.
Ne oldu kim mühürledi gönül kapını.
Zor nefes alır, zor nefes verir taşa dönmüşse yürek .
Zaman dediğin ne ki , an değil mi aslında bu hayat, tek perdelik bir oyun belki.
Peki neden o zaman bu kahpelik.
Canı aziz bilmeyen bir dünya yangınında olmamalı ateşe fayda.