Tek Bir Çanta
Tek bir çantaya sığdırılmış hayatlar.
Yerinden koparılmış, koparılmak zorunda kalmış, bomba seslerine daha fazla dayanmaya mecali kalmamış zavallı insanlar.
Aslında cesur dememiz daha doğru.
Cesur insanlar yaşama tutunmaya çalışanlardır. Her şeye rağmen, bütün acılara, örselenmişliklere, şiddete rağmen yaşama tutunmak için çabalayan insanlar cesurdurlar.
Asfalt yolda emekleyen bebek sen tutunmaya çalışıyorsun hayata ve inan çok cesursun.
Bir el çantasına topladığı hayatını, anılarını, geçmişini güvenli topraklara taşıma derdinde kadın sen cesursun.
Yaralı baba, evlatlarına soluk alacağı bir kara parçası derdinde yiğit savaşçı adam sen cesursun.
Korkak olan bizleriz. Kapıları yüzünüze kapayan dikenli tellerle barikatlar kuranlar korkak.
Küresel zorbalar, mazlumları bir bir katlederken bu zulümlere engel olması gereken devletler korkak.
İslam âleminin sefahat yaşayan zengin ülkeleri de “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” hainliği ile zavallılara sırtını dönen arsız, hayâsız liderler korkak.
Korkak olan insanoğlu tam da bu zamanlarda.
Sınırların canı cehenneme.
Kim sahipleniyor bu dünyayı böyle hayâsızca
Kim yaşama hakkını birilerine, kardeşlerine hak görmüyor
Kim daha çok insan ölsün diye asker gönderiyor, savaş uçakları hediye ediyor
Kara petrolün karası soytarı tüccarlar.
Ne çok hak ediyor küfrü
İçimden küfür etmek geliyor, bağıra, bağıra soyuna sopuna
Susuyorum yakışmaz ki bana küfür.
Keşke edebilseydim.
Ağlıyorum sadece.
Derlemek toplamak geliyor içimden bütün karanlıkları, soysuzlukları, acıları,
zehir zıkkım vicdanları.
Zamanı yaralıyor hainlikler. Kara bir düşmanlık Aydınlığın boğazında sarılmış.
Bütün evrenin acı çektiğini düşünüyorum, satılık ruhların suçluluğun da.
Savruluyor puslu sokaklar da insanlık, rüzgârda savrulan paçavra acizliğin de
Can duyurmak istiyor kendini
Derin ayrılıklarla örülü bu şehirde
Sana ve herkese
Bilinmek ve hissetmek
Can, bulunmak istiyor
Tutsak, bu şehirde
Bu beton
Bu ayaz
Bu can yakan yalnızlık
Can dokunmak istiyor
Söze
Sese
Tene
Her şeye.