Türkiye’nin ilk kadın doktoru: Safiye Ali
( 1894-1952)
Yüzyıllar öncesine gidildiğinde kadınların hastabakıcılık, ebelik ya da değişik
özellikte şifacılık yapıyor olmalarına rağmen, doğrudan hekimlik yapmaları, yakın zamanlara kadar mümkün olmamıştır. Sebebi erkeklerdir. Gerçekten de 19. yüzyılın sonuna kadar hemen hemen tüm dünyada, hekimlik erkek mesleği ve uğraşı olarak görüldü. Amerika’da ilk defa, 1847’de Harvard Tıp Fakültesi’ne kayıt yaptırmayı başaran Harriot Hunt, okulu bitirmişse de gerçek bir tıp diploması yerine homeopatik derece diye bir diploma ile mezun edildi. İlk diplomalı kadın tıp doktoru, Elizabeth Blackwell 1849’da, ancak 17 tane okula müracaat edip reddedildikten sonra yeni açılmış küçük bir tıp okulundan mezun olup diploma almayı başarmış.
Gelelim ülkemize..İstanbul’da, özellikle orduya hekim yetiştirmek amacı ile Tıphane-i Amire 14 Mart 1827’de açılmış ve 1867’de de Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye olarak sivil öğrenci de almaya başlıyor,ama kız öğrenci asla kabul etmiyordu. Hatta 1912’de İsviçre Tıp Fakültesi’nden mezun olup Bosna’da doktorluk yapmış bir kadının Osmanlı Devleti’nde çalışıp çalışmayacağına ilişkin müracaatı “Osmanlı Devleti’nde kadınların doktorluk yapmalarının usulden olmadığı” şeklinde cevaplanmıştır.
Bu durumda, kızlar tıp okumak için yurt dışına gitmek zorunda idiler. Bunun ilk iki örneği olarak, 1915 yılında İzmir’den iki genç kızın, Suat Mahmut ve Fatma Saade’nin Cenevre Tıp Fakültesi’ne gidişlerini görürüz. Safiye Ali ise, önce Beşiktaş Rüştiyesi’ni daha sonra da Amerikan inas (Kız) Koleji’ni bitirir Maarif vekaletinin bursu ile Würzburg Julius Maximillians Üniversitesi Tıp Fakültesine gider ve 1921 mayıs ayında başarılı bir tez ile mezun olur. Sonra İstanbul’a döner ve çalışma hakkı almak üzere diplomasının kabulü için büyük çaba sarf eder ve başarır. Sonra da tekrar aynı okuluna dönerek kadın ve çocuk hastalıkları ihtisası yapar ve Dr. Ferdinant Krekeler ile evlenir. Dr.Krekeler, aslında aynı üniversitede göz kliniği başasistanıymış. Ancak, oradaki kariyerini bırakarak Safiye Ali ile İstanbul’a gelir ve “Ferdi Ali” ismi ile hekimlik yapar. Buradaki ilginç olan husus, bu isim, Ferdinant‘ın kısaltılmışı olarak zaten kullanılan Ferdi isminin arkasına, Safiye’nin o zaman sanki soyadı gibi kullanılan babasının adı olan Ali’nin eklenmesi ile elde edilmişti.
Safiye Ali, 1891 yılında İstanbul'da Padişah yaveri bir paşanın kızı olarak dünyaya geldi. Özel eğitiminin yanı sıra Amerikan Kız Koleji'nden mezun olur. Balkan savaşı günlerinde cepheden getirilen pek çok yaralıyı görüp doktor olmaya karar verir. Ancak; onun bu isteğini gerçekleştirmek çok zordur. Çünkü o yıllarda bir kadının tıp öğrenimi görmesi olanaksızdı. Oldukça yetenekli ve başarılı bir kişi olarak dikkatleri çeken Safiye Ali, dönemin Maarif bursu ile Almanya'ya tıp eğitimine gönderilir.Bu ülkede kadın ve çocuk hastalıkları üzerine ihtisas yapan Safiye Ali, Kurtuluş Savaşı'nın sona erdiği günlerde yurda döner ve hemen işe başlar. Kısa sürede Cağaloğlu'nda açtığı klinikte tedaviye başlayan Safıye Ali, o dönemin ünlü doktorlarından Besim Ömer Paşa, Akil Muhtar ve Operatör Emin Bey'den büyük destek görerek süt ve bakımevlerinde çalışır. Diğer erkek meslektaşları olumsuz hal ve hareketleri çalışma alanını sürekli daraltır. Muayenehanesine gelen hastalar istediği ücretin yarısını teklif etmişler, kadın olduğu için. “kadın değil misin yarısı yeter” demişler. Başkanı olduğu dernekte yolsuzluk yaptığını iddia etmişler. Tehdit edilmiş. Sonra da Almanya ya dönmüş. Kansere yakalanmış, memleket hasreti ile vefat etmiş. Türkiye'nin ilk kadın doktoru olmuş fakat erkek meslektaşlarının yüzünden başarı ve azimle devam ettiği mesleğini ülkesinde yapamamış..
Türkiye’nin kız öğrenci kabul eden ilk tıp okulu, Amerikan Kız Koleji Tıp Bölümü, açıldı. Safiye Ali, tıp bölümünde jinekoloji ve obstetrik dersleri vermeye başlamıştı. Bir tıp fakültesinde ilk kadın öğretim üyesi olmuştu.
Safiye Ali, bu kısa öğretim üyeliği serüveninden sonra, bir yandan serbest hekimlik yaparken bir yandan da Kızılay (Hilal-i Ahmer ), Süt Damlası Derneği, Türk Anneler Birliği, Türk Kadın Birliği gibi pek çok farklı sivil toplum kuruluşunda çok etkin görevler alarak Cumhuriyetin kadınlara tanıdığı hakların genişletilmesi, ana ve çocuk sağlığı gibi pek çok konularda görev aldı ve ülkemizi pek çok uluslararası kurum ve kuruluşta, kongrelerde temsil etti, .
Safiye Ali, İstanbul’da doktorluk yaptığı 1923-1928 yılları arasındaki beş yılda muayenehanesinde hasta bakıp para kazanmaktan çok sosyal kurumlarda karşılıksız hizmetler vererek anne-çocuk sağlığına önemli katkılarda bulundu. Çocuk doğurmadı, ama binlerce yoksul, zayıf ve hasta çocuğu anne şefkatiyle muayene ve tedavi edip beslenmelerini sağladı. Süt Damlası’nda süt çocuğunun bakım ve sağlığı hakkında anneleri eğitti, bu yaş gurubundaki çocukları tartarak gelişmelerini kontrol etti, hasta olanları muayene ve tedavi etti. Annelere çocuklarının beslenme ve gelişimi için gereken modern usulleri öğreterek çocuk bakım ve sağlığına unutulmaz hizmetlerde bulundu. Anneler Birliği’nde doğum öncesi zayıf gebelere baktı, muhtaç olanların doğumdan bir iki gün önce hastanelere yetiştirilmesini sağladı. Himaye-i Etfal Cemiyeti Hanımlar Merkezi ile Türk Kadın Birliği’nin çocuk muayenehanelerinde de bir yaşın üstündeki çocukları bilimsel kurallara uygun olarak büyütüp gönüllü annelik yaptı.
Uluslararası kongrelerde, hem mesleğinde iyi yetişmiş bir kadın doktor hem de Cumhuriyet rejiminin atılımlarını simgeleyen kimliği ile ülkesini en iyi şekilde temsil etti.
Bir Osmanlı paşasının kızıydı, fakat Cumhuriyet ilkelerini benimsemiş ilk kadın doktor olarak kadın hareketine katılıp kadınların siyasal haklarını kazanması yolunda çalıştı. Ama ne yazık ki bu müstesna kadının değeri anlaşılamadı. İthamlar ve çeşitli engellemeler yüzünden Süt Damlası’ndan ve Anneler Birliği’nden istifa etmek zorunda kaldı. Bir süre sonra da, “su yatağını bulur” misali Almanya’ya gitti. 58 yıllık ömrünün yarıdan fazlasını öğrenci ve doktor olarak Almanya’da geçiren Safiye Ali, iki vatanında da yardımseverliğiyle, şefkatli ve özverili çalışmalarıyla kendisini sevdirip iz bıraktı. Adı, İstanbul Çekmeköy’de bir Aile Sağlığı Merkezinde yaşıyor. Bir de Esenler de adını taşıyan bir misafirhane vardır.
Ancak bu şehrin, yoksul kadınlarına ve çocuklarına verdiği hizmetin karşılığı olarak, Safiye Ali’ye bir vefa borcu vardır. İstanbul’da yapılması planlanan hastanelerden birine “Safiye Ali Hastanesi” adı verilmelidir. O zaman belki Dortmund’da bir gürgen ağacının gölgesinde yatan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın doktoru Safiye Ali’nin ruhu şad olur.
KAYNAKÇA :
Prof. Dr.Nuran Yıldırım : “Türkiye’nin ilk Kadın Doktoru Safiye Ali.” Tarih Vakfı Yurt yayınları 2012
Kitabı esas alınarak derlenmiştir.
Dr.Tuncay Şen
drtuncaysen@gmail.com