TÜSKOOP-BİR’in 15. yıl sempozyumu sonuçlandı
ANTALYA-SİDE=Halis Uysal
Türkiye Sulama Kooperatifleri Merkez Birliği (Tüskoop-Bir) nin Antalya Side’de düzenlediği, “Arazi Toplulaştırmasının Sulamaya Etkileri” sempozyumu sona erdi. Sempozyumun sonuç bildirgesinde, istenen 28 talebin en önemlisi, “Su Yasası” mutlaka ve kısa zamanda çıkarılsın” oldu.
15. Yıl da sonuç bildirgesinin altına imza atan Genel Başkan Halis Uysal, “Çok verimli bir sempozyum geçti. Uzmanlar ve bürokratlar geniş açıklamalarda bulundular. 5 sayfa tutan sonuç bildirgemizde genel bir değerlendirme, tespitlerimiz ve taleplerimiz başlıkları bulunuyor. Sempozyumumuza katılanlara sonuç bildirgemizi dağıttık. Yurdun dört köşesinden gelen arkadaşlarımız üyelerini sonuç bildirgesi hakkında bilgilendireceklerinden eminim. Bizde genel merkez olarak sonuç bildirgemizi, tüm yetkili birimlere, bakanlıklara, başbakana ve sayın Cumhurbaşkanımıza ileteceğiz.” Dedi.
Sempozyumun sonuç bildirgesi;
Arazi toplulaştırmasının sulamaya etkileri Sempozyumu’nun
SONUÇ BİLDİRGESİ
Sempozyuma katılan 550 sulama kooperatifi ve sulama birliği başkanı ve ortakları ile davetli uzman konuklar,kamu kurumu yöneticileri tarafından yapılan sunumlar ve açıklamalarda aşağıda belirtilen konulara vurgu yapılmıştır
Sempozyumda toplulaştırma ile ilgili yapılan teknik sunum ve tartışmalarda toplulaştırmanın önemi konusunda aşağıdaki sonuçlar ortaya çıkmıştır.
Ülkemizde 1961 yılında başlanan toplulaştırma çalışmaları özellikle 2000’li yılların başından itibaren geniş arazi toplulaştırma çalışmaları olarak hızlanmış ve 5 milyon hektara ulaşmıştır ,
Arazi toplulaştırması, sürdürülebilir tarımın altyapısının sağlanması amacıyla kırsal alana yönelik çalışmaları bütüncül bir yaklaşımla ele alan bir düzenleme aracıdır.
Arazi toplulaştırması ile nüfus artışı, miras, alım-satım, kiracılık, ortakçılık gibi nedenlerle ortaya çıkan arazi parçalığı giderilmekte ve çok parçalı oluşun ortaya çıkardığı tarla sınırı, yol ve su arklarından doğan arazi ve üretim kayıpları azalmaktadır.
Toplulaştırmadan sonra, parseller daha büyük ve düzgün şekilli olduğundan, makinalı tarım daha kolay yapılmakta ve giderlerde önemli oranda azalmalar olmaktadır.
Küçük parseller bir araya getirildiği için, işletme merkezi ile parseller arasındaki uzaklık kısalmakta ve buna bağlı olarak ulaşım giderleri azaldığından, zaman, işçilik ve yakıttan tasarruf sağlanmaktadır.
Toplulaştırma uygulaması ile tarımsal su tüketimi %50 oranına kadar azaltılabilmektedir.
Parsel sayısı azaldığı ve şekilleri düzeldiği için tohum, gübre, ilaç gibi tarımsal girdiler, daha optimal bir düzeyde kullanılmaktadır.
Sulama projelerinin uygulanmasında eski, dağınık ve şekilsiz parsellerin sınırlarına bağlı kalma zorunluluğu olmadığından, yatırım giderlerinde büyük tasarruf sağlanmaktadır.
Her parselin yola ve kanala sınırı olacağından sulama ve ulaşım randımanı artmaktadır. - Parsellerde müştereklikten doğan huzursuzluklar giderilmektedir.
Toplulaştırma iklim değişimi etkisinin azaltılmasında ve iklim değişimine uyum önlemlerinin uygulanmasında da oldukça önemli bir rol oynamaktadır.
Sempozyumumuzda toplulaştırma konusunun yanısıra ülkemizdeki sulama politikaları ve su kullanıcı örgütlerinin sorunları konusunda aşağıdaki konular öne çıkmıştır;
TESBİTLERİMİZ ;
Ülkemiz yarı kurak bir iklim kuşağı içinde yer almaktadır . Son dönemde belirli aralıklarla yaşanan periyodik kuraklıklar iklim değişikliklerinin de etkisiyle daha sık görülmekte olup zirai üretimimiz düşmektedir.
Bu durumda en çok etkilenen çiftçilerimizdir. Çiftçilerimizin bu dönemleri en az zararla atlatabilmesi için alınması gereken önlemlerin başında suyumuzun iyi yönetilmesi ve "su güvenliği"mizin sağlanması gelmektedir.
Toplulaştırma, su ve toprak kaynaklarımızın en verimli şekilde kullanılmasının bir aracıdır. Sulama projesiz toplulaştırma,toplulaştırmasız da sulama projesi olmamalıdır.
Sulama Kooperatifleri diğer su kullanıcı örgütleriyle birlikte tarımsal sulama gibi stratejik bir konuda çok önemli bir görev yürütmektedir. Bu nedenle su kullanıcı örgütlerinin su yönetiminde etkin bir rol alması gerekir.Ancak ülkemizde son dönemde su kullanıcı örgütlerinin yerine yeni arayışların bulunduğu endişe ile izlenmektedir.
Su kullanıcı örgütlerinin yasal ve yapısal sorunları çözülmeden ve kurumsal yapısı hızla daha etkili ve verimli duruma getirilmeden su ve toprak kaynaklarımızı sürdürülebilir olarak yönetemeyiz. Ülkemizdeki sulama birlikleri ve 2500 sulama kooperatifi üretim, isthdam,göçü önleme gibi birçok alanda ülkemizin gelişmesine ve kalkınmasına çok önemli katkılar sağlamaktadır.Bu nedenle sulama kooperatifleri ve sulama birliklerinin yaşadığı sorunlardan bir an önce kurtarılması ve Su Kaynakları Yönetim zincirinde etkili bir şekilde yer alması gerekmektedir.
Sulama kooperatiflerimizin merkez birliği mali kaynak yetersizliği içindedir.Bu durum kooperatiflerimizin daha kurumsal bir yapıya kavuşmasını,daha iyi yönetilmesini ve daha etkin bir şekilde hizmet üretmesini engellemektedir.
Ülkemizde bir geçiş dönemi yaşayan Su Yönetimi katılımcı anlayıştan uzaktır.
2013 yılında yayınlanan " Havza Yönetim Heyetlerinin Teşekkülü, Görevleri, Çalışma Usul ve Esasları Hakkında" ki Tebliğ'de Sulama Kooperatifleri Havza Yönetim Heyetlerinin asil üyesi olarak değil de Havza Yönetim Heyeti Başkanınca "gerek duyulduğu takdirde" çağrılacak bir kuruluş olarak değerlendirilmiştir.
Bunun yanısıra 4 Temmuz 2014'de yayınlanan Ulusal Havza Yönetim Strateji'sinde su kullanıcı örgütlerinden hiç söz edilmemiş olması sadece biz çiftçiler için değil tüm ülkemizin geleceği için endişe vericidir.
TALEPLERİMİZ
Toprak ve Su Kaynakları Yönetimi tek bir kurumsal yapının yetki ve sorumluluğuna verilmeldir.
Sulama hizmetlerinin daha etkin bir kurumsal yapı ile yürütülebilmesi için Toprak ve Sulama Hizmetleri birlikte ele alınmalıdır
Türkiyenin tarımsal altyapı,tarımsal arazi kullanımı ve tarımsal ürün envanteri bir an önce çıkartılmalı ve sürekli güncellenmelidir.
Suyun daha verimli kullanılabilmesi için su iletim şebekelerinde kapalı sisteme ağırlık verilmelidir. Bunun için rehabilitasyon projelerinin uygulanması konusundaki sıkıntılar hızla çözülmelidir.
Arazi toplulaştırma hizmetlerindeki koordinasyon eksikliği giderilmeli toplulaştırmada askı süreleri kısaltılmalı ve arazi toplulaştırmasının 6-7 yıla kadar uzaması engellenmelidir.
ÇKS Belgesi için çiftçi su kullanım örgütlerinden onay alınması zorunlu tutulmalıdır.
Kuraklık yönetimi ve iklim değişimine uyum sağlama konularında su kullanıcı örgütlerinin de yer alacağı “Koordinasyon Kurulu” oluşturulmalıdır.
Birbirlerine rakip olacak şekilde artan kooperatifler yerine kooperatiflerin etkinliklerinin arttırılması gereklidir.
Hazırlanmakta olanYeni Kooperatifler Kanunu Tasarısında Kooperatiflerin Ticaret Odasına şirket olarak kayıt yaptırma zorunluluğu yer almamaldır.
Yeni Kanun tasarısında üst örgütlenme birimleri yetkilendirilmelidir.
Her yıl yapılan Sulama Kooperatiflerinin Bölge Birliği ve Merkez Birliğinin mali ve olağan Genel Kurullarının Tarım Kredi Kooperatifinde de olduğu gibi 4 yılda bir yapılması sağlanmalıdır.
İklim değişiminin su ve toprak kaynakları ile tarımsal üretimimiz üzerine etkisi konusunda alınacak önlemler su kullanıcı örgütlerine iletilmelidir.
Arazi toplulaştırıması ile kapalı sistem sulama projelerinin eşzamanlı yapılmasına önem verilmelidir.
Tarla içi basınçlı sulama sistemleri destekleri sürdürülmelidir.
Ülkemizde tarımsal alanda kullanılan kaçak elektrikten dolayı ortaklarımızın faturalarına yansıyan ilave elektrik ücreti kaldırılmalıdır.
Su kullanıcı örgütlerinin en önemli sorunlarından birisi olan elektrik enerjisi ücretlerinden KDV ve diğer ilave yükler kaldırılmalıdır.
Elektrik enerjisi ücretleri sorununun nihai çözümü su kullanıcı birliklerinin kendi enerjisini kendilerinin üretmesidir. Bunun için ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının teknik , idari ve finansman sağlanması konularda su kullanıcı örgütlerine yol göstermesi gereklidir.
Tarım Kredi Kooperatiflerinin ana sözleşmesinin 8. Maddesinde de olduğu gibi; Kooperatiflerle Bölge Birlikleri Genel Kurullarının verecekleri kararların Merkez Birliğince onaylandığında kesinleşmeli ve Kooperatifler için Merkez Birliğinin bu yetkisini Bölge Birliğine devretme yetkisinin verilmelidir.
Tarım Kredi Kooperatiflerinin ana sözleşmesinin 9. Maddesinde olduğu gibi ; Bölge Birliği çalışma alanı içine alınan kooperatiflerle Bölge Birliklerinin üst kuruluşlara girme zorunluluğunun getirilmelidir.
Türkiye Kooperatifçilik Strateji Belgesinin 3. Bölümünün 3.1 maddesinin açıklamalar bölümünde de kooperatifçilik örgütlenmesinde başarının sağlanabilmesi için zorunlu katılımın sağlanması hususu öngörülmüştür. Üst Birliğe katılımın sağlanması yolunda çalışmalar yapılmalıdır.
Her Kooperatif sınıfı için kendi Bölge Birliğine üye olma zorunluluğu getirilmelidir.
Kamudan alınacak tüm destek ve teşviklerin kooperatiflere Merkez Birliğimiz aracılığıyla kullandırılması için gerekli idari kararlar ivedilikle alınmalıdır.
TBMM'ne sevkedilmek üzere olan SU YASASI TASARISI " nın Madde 11, (3) . Bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesi gereklidir.
(3) Su yönetimi yüksek kurulu toplantılarına konuyla ilgili bakanlar ve kamu görevlileri ile Sulama Birlikleri ve Sulama Kooperatifleri ,özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerin temsilcileri davet edilebilir.
Su Yasası Tasarısının TBMM 'deki görüşmelerinde su kullanıcı örgütlerinin havza yönetim ve su tahsis kurullarında daha etkin yer alması için gerekli değişiklikler yapılmalıdır.
Su Yasa Tasarısının 13. maddesinde Havza Yönetim Kurulunda Sulama Kooperatifleri temsilcisinin yer almadığı görülmektedir.Ancak en önemli ve stratejik su kaynağımız olan yeraltısuyunun tarımda kullanılan miktarının yaklaşık %50’si Yeraltısuyu Kooperatifleri tarafından kullanılmaktadır. Bu durum bile tek başına kooperatiflerin karar mekanizmasında ve Havza Yönetim Kurulunda yer almasını gerekli kılmaktadır.
Bu nedenle yeni Su kanunu Tasarsının “Havza Yönetim Kurulunun Kuruluşu Görev ve Yetkileri “ bölümünde Madde 13 ‘ün ikinci fıkrasına “ ……………..sulama kooperatiflerinden bir temsilciden oluşur “ cümlesi eklenmelidir.
Tarımsal ürünlerimizin dünya standartlarına uygun hale gelmesi ve aracısız pazarlanması ,tüketiciye ulaştırılması için çiftçilerimize su kullanıcı örgütlerine eğitim ve finansman kolaylığı desteği sağlanmalıdır.
Çiftçinin tarımsal girdilerinin çiftçi üzerindeki yükü azaltılmalıdır. Çiftçinin ürününün gerçek ekonomik değerine satılması için gerekli tedbirler alınmalıdır.
Çiftçilerimizin daha da yoksullaşmaması ve ülkemizin iklim değişikliği tehdidi altında açlıkla karşı karşıya kalmaması ve suyumuzun ve toprağımızın verimli kullanılması için bu Sempozyumdaki görüş ve önerilerin dikkate alınmasını talep ediyoruz.
Sulama Kooperatifleri Merkez Birliğimiz tarafından düzenlenen sempozyumdaki görüş ve öneriler doğrultusunda hazırlanan bu SONUÇ BİLDİRGESİNİ başta TBMM 'nin sayın parlamenterleri olmak üzere diğer ilgili tüm kurum ve kuruluşların ve kamuoyunun bilgilerine sunarız
Bu konuda gerekli tüm çalışmaların bir an önce yapılmasını arz ve talep ederiz