Verem Tedavi Edilebilen Bir Hastalıktır
Akhisar Haber Ajansı - AHA
Her yıl Ocak ayının ilk Pazar gününü takip eden hafta Verem Eğitimi ve Propaganda Haftası olarak anılmaktadır. Bu haftaya istinaden Akhisar Verem Savaş Dispanseri Sorumlu Hekimi Dr. Merih Dilbaz hastalık hakkında bilgi verdi.
Akhisar Verem Savaş Dispanseri Sorumlu Hekimi Dr. Merih Dilbaz; bu yıl 06-12 Ocak 2013 tarihleri arasında kutlanan 66. Verem Eğitimi ve Propaganda Haftası’nda Verem diğer adıyla Tüberküloz diye bilinen hastalığın önemi, nasıl bulaştığı, belirtileri ve tedavisi ile ilgili bilgiler paylaştı.
Verem (Tüberküloz) hastalığının Mycobakterium Tuberculosis denilen bir mikroorganizma nedeniyle oluşan bulaşıcı bir hastalık olduğu ve tedavi edilmezse hastalığın ileri evrelerinde ölümle sonuçlanabildiğini söyleyen Dr. Merih Dilbaz, dünya nüfusunun yaklaşık üçte birinin verem mikrobu ile enfekte olduğu ve bu insanların % 10’unun yaşamlarının bir döneminde verem hastası olma ihtimalinin olduğunu bildirdi. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Küresel Tüberkülöz 2012 Raporu’na göre 2011 yılında dünyada 8,7 milyon yeni verem vakası olduğu, 1,4 milyon kişinin de verem nedeniyle hayatını kaybettiği tespit edilmiştir. Ülkemizde ise 10-15 milyon kişinin verem mikrobu ile enfekte olduğu düşünülmekte, her yıl yaklaşık 16 bin verem hastası ortaya çıkmaktadır.2011 yılında verem savaşı dispanserlerine kayıtlı toplam verem hasta sayısı 15.679’dur. Hastalığın nasıl bulaştığı sorusuna ise;” verem basilinin kaynağı, tedavi görmemiş aktif akciğer ve gırtlak (larinks) veremi olan hastalardır. Basil hava yoluyla bulaşır. Hasta insanlardan öksürme ve hapşırma ile ortama yayılan mikrobun solunum yolu ile alınması sonucu bulaşır. Tedavi edilmeyen her hasta yılda 10-15 kişiye hastalığı bulaştırır. Basil kaynağı ile karşılaşma süresi, ortamın genişliği ve havalanması bulaşmada önemlidir. Bulaşma en çok hastanın aile bireylerine ve yakın çalışma arkadaşlarına olur. Tedavi ile basil sayısı çok kısa sürede azalır. Ortalama 2-3 haftada bulaştırıcılık büyük oranda azalır” şeklinde konuştu.
Verem hastalığına yakalanma riskini artıran durumlar şunlardır: Tedavi görmeyen verem hastasıyla aynı evi paylaşanlar, kalabalık ve havalanması iyi olmayan ortamlarda bulunanlar, yoksulluk, sağlıklı ve yeterli beslenemeyenler, HIV –AİDS hastası olanlar, sigara içenler, alkol ve madde bağımlısı olanlar, toplu yaşanan yurt, hastane, cezaevi gibi yerde kalanlar, diabet, kanser vb. hastası olanlar hastalık açısından risklidir. Hastalığın belirtilerine gelince ise; Akciğer tüberkülozunda 2-3 haftadan uzun süren geçmeyen inatçı karakterli öksürük, balgam, öksürükle kan tükürme, göğüs-sırt-yan ağrısı, nefes darlığı, ateş, gece terlemesi, iştahsızlık, halsizlik, kilo kaybı, çocuklarda kilo alamama, diğer organları tutan verem hastalığında ise ilgili organa ait bulgular örneğin lenf bezi tüberkülozunda boyun ve koltuk altı bölgelerinde ele gelen bezeler gibi, eklem tüberkülozunda eklemlerde şişlik ve ağrılar görülmektedir.
Hastalığın tanı ve tedavisi konusunda ise 2-3 haftadan uzun süren geçmeyen öksürük şikâyeti olan herkesin Verem Savaş Dispanserlerine ya da en yakın sağlık kuruluşuna başvurmasını önermekteyiz. Hastalıkla ilgili şikâyetleri olan klinik ve akciğer film bulguları ile şüphelendiğimiz kişinin balgamı mikroskobik incelemeden geçirilir. Balgam incelenmesinde ve balgam kültürü sonucunda tüberküloz basilinin görülmesi ile tanı kesinleşir. Aktif hastalığı olanlarla yakın temasta bulunanlar ve birlikte yaşayanlara PPD Testi yapılır. PPD Testi kişinin tüberküloz basili ile enfekte olup olmadığını gösterir. Ancak hastalığı göstermez. Testin pozitif(+) çıkması hastalık yönünden araştırmayı gerektirir. Bu konudaki değerlendirmeyi ilgili hekim yapar. Verem hastalığının teşhis ve tedavisi Verem Savaş Dispanserlerinde ücretsiz olarak yapılmaktadır. Veremin tedavisi standarttır. Bu standart tedavi hastanede ve dispanserde aynı şekilde düzenlenir. Yeni verem hastalarının tedavisinde, standart tedavide, genellikle 2 ay dört ilaçla ve 4 ay iki ilaçla olmak üzere toplam 6 aylık tedavi uygulanmaktadır. Bazı özel durumlarda tedavi 9-12 hatta 24 aya kadar uzatılabilir. Tedavide verilen ilaçların düzenli içilmesi çok önem taşır çünkü; hastaların bir kısmı tedaviyi terk etmekte ve toplumda basil saçmayı sürdürmektedirler. Hastanın ilaçlarını içtiğinden emin olmak için her doz ilacı bir sağlık personelinin gözetiminde içirtmek en uygun yoldur. Buna doğrudan gözetimli tedavi (DGT) denir. Verem tedavisi uzun süreli ve aksaksız bir tedavi gerektirmektedir. Bu nedenle tüm verem hastalarına Doğrudan Gözetimli Tedavi yapılmakta ve başarılı sonuçlar alınmaktadır. Akhisar Verem Savaş Dispanseri ve bölgemize bağlı Aile Sağlığı Merkezlerinde Doğrudan Gözetimli Tedavi başarı ile uygulanmaktadır.
Tüberküloz tedavisinde ilaçlar eksik ya da düzensiz kullanılırsa hastalık iyileşmez. Tam tersine tedavisi güç bir duruma gelir. Bu duruma dirençli tüberküloz denir. Ülkemizde dirençli verem hastalarının tedavisi Göğüs Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde (Ankara Atatürk, İstanbul Yedikule, İstanbul Süreyyapaşa, İzmir Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastaneleri) ve bazı üniversite hastanelerinde yapılmaktadır” dedi.
Koruyucu ilaç tedavisi hakkında da bilgi veren Dr. Dilbaz: “Koruyucu ilaç tedavisinin amacının, verem hastası ile teması olan kişide enfeksiyon gelişimini ya da tüberküloz enfekte kişide verem hastalığı gelişimini önlemektir. Verem hastasının aile bireyleri ve diğer temaslıları dispanserimizde tetkik edilerek hasta olup olmadıkları araştırılır. Hasta olmayan fakat verem olma riski taşıyan kişilere koruyucu tedavi verilir. Koruyucu ilaç tedavisi tek ilaçla ve 6 ay süreyle verilir. İlaçların düzenli kullanılması ve yeterli sürenin tamamlanması çok önemlidir. Bu tedavinin hastalanmayı % 90’a varan oranda önlediği bilinmektedir” dedi.