Zeytinde VAR yılı
Zeytinde bu yıl var yılı olacak gibi gözüküyor. Bu yazının sonuna doğru yazılanı umuyorum yirmi yıl sonra okul kitaplarında tarih diye öğretecekler. Sadece zeytinde değil tarımın tümünde var ve yok yılları var. Bir ara damlama sulama, yaprak gübresi ile artık yok yıllarının tarihe karışacağını da söyleyenlere nerede ise inandım. Var yılı birkaç senede bir var. Daha fazla yok yılı var. Yok yıllarını ikiye ayırayım. Doğal yok yılı ve ekonomik yok yılı.
Zeytinleri diktim. Oh, her sene artan mahsül ağaçlar büyürken – bir ara sandım ki hep öyle devam edecek. Beşinci yıl falan idi. 3 ton kadar mahsül, keyfim yerinde. Zeytini zeytin tüccarı olan sınıf arkadaşıma sattım. Çek aldım. Masrafı falan karşılamıyor ama elime emekten para geçmiş. Çeki patladı. Telefon, avukat falan iki yılda erimiş parayı alabildim. Aradan 20 yıl kadar geçti. Oğlum artık o işler ile uğraşıyor. Ben emekli, o çiftçi. Bu sefer 20 bin dolarlık çekler. Gene avukat vs. sonunda o da erimiş parasını 4 yılda koparabildi. Eline geçen aldığı tarih itibarı ile 2 bin dolar civarında oldu. Ekonomik yok yılları arasına bir de bizde olan ORMAN KANUNU var. 30 yıl önce devletten aldığın ve imar ettiğin arazine Orman dava açar. Dava yıllar sürer, bu sürede kredi alamazsın tapuya tedbir konulmuştur. Arazine ayrıca sürü girer sen havaya ateş ettin diye sana dava açarlar vs. Avukat bul uğraş gitsin. Bu ekonomik yok yılları düzgün çalışan bir sistemde en aza indirilir. Yok yılları bazen belini kırar, bazen de moralini bozar.
Doğal yok yılları: Bir rüzgar, çiçek dökülür. Bir zamansız don vs. bir önceki yıl aldığın mahsulün yüzde onunu alırsan ŞANSLISIN. Ama tarihe bakınca sadece bir yıl sürecek diye de bir kanun yok. Beş altı yıl da sürebilir ve korkakım on- onbeş yıl da bu yok yılları.
Fransız ihtilalini hatırlıyor musunuz? Esas sebebi yok yılları idi! Eski bir yazımdan alıntı yapayım. 1782’de İzlanda’da Hekla ve Skapter Jokul volkanları patlar; sonra 1783’de Japonya’daki Asama volkanı atmosfere lav ve toz bulutları saçar. Sonra altı kötü mahsul yılı birbirini izler. Sonunda soğuk geçen 1788–89 kışında açlık ve çaresizlik doruk noktasına varır. Gerisi zaten sıradan tarih kitaplarında çeşitli yorumlarla birlikte okuduğu-muz hatta bazılarımızın kahramanlarını adlarıyla hatırladıkları Fransız Devrimi.
.
Aslı tabii volkanlardı ve doğa idi, kötü mahsüller ve açlık. Bu ¨eşitlik, kardeşlik¨falan bizim ondan sonraki ahlaki yorum ve yakıştırmalarımız. Sanmayalım ki Fransız İhtilali’nin nedeni insanların gelişimi ve zekası idi. Açlık ve yokluk olmasaydı ve doğal felaket belki hala monarşilerle yönetiliyor olacaktık.¨
Tarihe bakınca Tambora patlamasından olan yazı olmayan yıl var 1816 da. Tabii yaz olmayınca mahsül falan yok.
Daha geriye gidelim: Krakatoa patlaması 536 yılı. Açlıktan bebeklerini yiyen anneler, Milano’daki zamanın tarihçilerine göre. Yıllarca süren atmosfere yayılan toz. Yıllarca mahsül yok! Sonra vahim bir veba salgını. Bazı tarihçiler Göktürk devletinin doğuşunu bu volkana bağlıyor, bazıları hatta teori olarak temizliği öne çıkaran yepyeni bir dinin ortaya çıkışını. Muhammed peygamber olmadan gıda tüccarı idi anımsarsınız. Yani yok yılı değil yok yılları var. Bu yanardağ 1883 de tekrar patladı!
Persler ve İyonyalılar savaşlarda gidip karşı tarafın zeytinlerini yıkarlarmış 2500 yıl önce. Şimdi ona gerek kalmadı sanki. Yeni bir kanun, kendi zeytinlerimizi kendimiz kökleyiveriyoruz. Buna da beton yok yılı diyebiliriz. Önümüzdeki küresel ısınma yıllarında insanlık benzer yok yılları yaşayacak korkarım.